Maddi tazminatın miktarı; evlilik süresi ve talep eden eşin boşanmadan sonra yeniden evlenme olasılığı tarafların ekonomik durumu; boşanmadaki kusur derece ve yoğunluğu; eşin diğer eşin sosyal güvenlik imkanlarından yararlanma hakkının ortadan kalkması; boşanmayla yaşam standardının düşecek olması; boşanmadan sonra yoksulluk nafakası ve diğer eşin malvarlığından tasfiye ve diğer artış payı alabilme durumu; toplumun genel yapısı ve yaşam koşulları gibi Ölçütler değerlendirilip ve Türk Borçlar Kanununun 50, 51 ve 52. maddeleri de kıyasen uygulanmak suretiyle takdir edilmelidir. Manevi tazminat miktarının takdirinde de; maddi tazminatın belirlenmesindeki ölçütlerle birlikte, Türk Borçlar Kanununun 50,51, 52 ve 58/1 maddelerinin özellikle kusur dağılım ve derecesi boşanmaya neden olan ve eşin kişilik haklarına saldırı teşkil eden olayın saldırıya uğrayan eş de bırakacağı objektif zedelenme etkisi gözönüne alınmalıdır....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacı, davalı ile boşandıklarını, 150 TL yoksulluk nafakasının 200 TL'ye çıkarıldığını, boşanmadan sonra davalının bir markette 6 ay çalıştığını, erkek arkadaşı ile imam nikahı ile evlendiğinin duyulduğunu öne sürerek, yoksulluk nafakasının kaldırılması veya azaltılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı çalışmadığını, geliri olmadığını, resmi ya da gayriresmi evli olmadığını, ağabeyinin ailesi ve felçli annesi ile beraber aynı evde oturduğunu bildirerek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davanın TMK 176/3.maddesi gereğince kabulü ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalı eski eşinin boşanmadan sonra çalıştığı ve başkasıyla gayriresmi evlendiği iddiası ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasını istemiştier....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanmadan Sonra Yoksulluk Nafakası - Maddi ve :Manevi Tazminat Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 492 sayılı Harçlar Kanununda ve bu kanuna ekli “Yargı Harçları” başlıklı (1) sayılı tarifede, 4.6.2008 tarihinde kabul edilen 5766 sayılı Kanunla yapılan değişiklik gereğince; harca tabi davalarda kanunun yürürlüğe girdiği 6.6.2008 tarihinden sonra yapılan temyiz başvurularından; Temyiz başvuru harcının ve kararda gösterilen ilam harcının dörtte birinin (maktu harca tabi davalarda maktu harcın tamamı) temyiz peşin harcı olarak alınması (1 sayılı Tarife III /e bendi) zorunludur. Hükmü temyiz eden davalı ...'den 68,25 TL. nispi temyiz peşin harcının eksik alındığı görülmektedir....
Mahkemece boşanmayla birlikte; davacı-davalı kadın yararına; 150.000 TL maddi tazminat, 100.000 TL manevi tazminat ile 1500 TL yoksulluk nafakası, ortak çocuklar için sırasıyla aylık 3000 TL ve 2000 TL olmak üzere aylık toplam 5000 TL iştirak nafakasına hükmedilmiştir. Eşin ödeme gücünün bulunması, onun yüksek miktarda nafaka ve tazminatla yükümlü tutulmasını gerektirmez. Nafakaların takdirinde esas olan, temel ihtiyaçların karşılanmasıdır. Yoksulluk nafakası yönünden, boşanmadan önceki yaşam standardının korunması gerekmez. Temel ihtiyaçların sıkıntı yaşanmaksızın karşılanması yeterlidir. Maddi tazminat bakımından mevcut ve beklenen menfaatteki zedelenmesinin karşılanması; manevi tazminat için ise, tazminatın miktarının duyulan acı/üzüntüyü yatıştırıcı yeterlilikte olması gerekir. Tazminatlar yönünden, ayrıca ödeme gücü, kusur yoğunluğu, müterafik (birlikte) kusur durumu da dikkate alınmalıdır....
“Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir”(TMK. Mad. 174/2). Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden sonra açılan, boşanmanın fer'i niteliğindeki tazminat taleplerinin değerlendirilmesinde esas alınacak kusur; boşanma davasında belirlenen ve boşanma sebebi olarak kabul edilmiş olan kusurdur. Boşanmadan sonra açılan yoksulluk nafakası ve tazminat davalarında artık yeni vakıalara dayanılması yeniden kusur dağılım ve derecesinin tespit edilmesi mümkün değildir. Hakim, kesinleşen boşanma davasındaki tarafların kusur dağılım ve derecesine bakıp, nafaka ve tazminat taleplerini buna göre karara bağlayacaktır. Boşanmaya ilişkin kararda tarafların kusuruna ilişkin bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu durumda, davalıya bir kusur yüklenemez ve kusura ilişkin koşul gerçekleşmediğinden; tazminatlara da karar verilemez (TMK.md.174/1- 2)....
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; tarafların, 19.07.2012 tarihinde kesinleşen kararla anlaşmalı olarak boşandıkları, taraflarca imzalanan protokolün 3. maddesinde davacının, davalıya aylık 700 TL yoksulluk nafakası, müşterek çocukları için ise aylık 150'şer TL iştirak nafakası ödemeyi kabul ettiği, anılan protokolü onaylayan mahkemece, davalı kadın lehine aylık 700 TL yoksulluk nafakasına, velayetleri davalıya verilen müşterek çocuklar Kardelen ve Kaan lehine aylık 150'şer TL iştirak nafakasına hükmedildiği, boşanmadan sonra yeniden evlenen davacının otopark işletmeciliği ve kömür satışı yaptığı, aylık gelirinin 2.000 TL civarında olduğu, aleyhine kredi kartları ve ticari işletmesinden kaynaklanan borçları nedeniyle icra takipleri başlatıldığı, ev hanımı olan davalının ise ekonomik ve sosyal durumda boşanmadan sonra olağanüstü bir değişiklik olmadığı, iş bu davanın ise 02.10.2013 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır....
Cevap dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 20/02/2019 tarihinde mesleğine geri döndüğünü, görevinden uzaklaştırıldığı dönemdeki harcamalar nedeniyle kredi çektiğini, icra takibi bulunduğunu, OYAK hesabından kesinti yapıldığını belirterek açılan davanın reddini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; Açılan davanın kısmen kabulü ile yoksulluk nafakası artırımı talebinin reddine, müşterek çocuk Ahmet için nafakanın 600 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Yoksulluk nafakası yönüyle ret kararını istinaf etmiştir. Dairemizin 25/10/2021 tarih 2021/2070 Esas 2021/1715 Karar sayılı ilamı ile harç eklikliği sebebiyle kararın kaldırılmasına karar verildiği, eksikliğin giderildiği anlaşılmıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, yoksulluk ve iştirak nafakası artırımı istemine ilişkindir....
Dilekçeler teatisinde kadının herhangi bir yoksulluk nafakası talebinin bulunmaması nedeniyle bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına karar vermek gerekmiş olup kadın vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kadın lehine maddi-manevi tazminat verilmemesi açısından: Tanıma davasında erkeğe herhangi bir kusur verilmemesi, işbu davada da erkeğe kusur verilemeyecek olması karşısında kadın lehine tazminat verilmemesi doğru olduğu anlaşıldığından kadın vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir....
Ayrıca, madde metninden de anlaşıldığı üzere yoksulluk nafakası isteminde bulunan tarafın kusurunun daha ağır olmaması gerekmektedir. Ancak yoksulluk nafakası boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacına yönelik olduğu içindir ki, boşanmış olan yoksul tarafa verilecek olan yoksulluk nafakası hiçbir surette diğer tarafa yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde olmayacaktır. Şayet böyle olsaydı, sadece boşanmada kusuru olan eşten istenebilmesi gerekirdi. Oysa ki, maddede açıkça belirtildiği gibi, kusursuz eş dahi yoksulluk nafakası ödemekle yükümlüdür. Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devam ettirilmesi anlamını taşımaktadır (Akıntürk, T./Ateş, D.: Aile Hukuku, C. 2, İstanbul 2019, s. 302). Bunun yanında, yoksulluk nafakası istenebilmesi için istemde bulunan tarafın boşanma yüzünden yoksulluğa düşme tehlikesiyle karşılaşmış bulunması şarttır....
Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı-karşı davalı kadının ağır yada eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (... m. 4, ... m. 50,51,52,58 dikkate alınarak davacı-karşı davalı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir. 4- Davacı-karşı davalı kadın yararına aylık irat şeklinde yoksulluk nafakası takdir edilmiş, bu şekilde hükmedilen yoksulluk nafakası "iki yılla" sınırlandırılmıştır....