Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-karşı davalı erkek vekili kadının karşı davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminat taleplerinin reddi, davalı-karşı davacı kadın vekili; erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, tedbir ve yoksulluk nafakası miktarları ile nafakanın başlangıç tarihi yönlerinden temyiz isteminde bulunmuştur. 2....
Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir. ... ... Genel Kurulunun 07.....1998 günlü ve 1998/...–656 E. 1998/688 K. sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir. Bu açıklamadan sonra, davaya konu yoksulluk nafakası kavramının açıklanmasında fayda bulunmaktadır. Yoksulluk nafakası, ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Onun içindir ki bilimsel öğretide; “Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğindedir” şeklinde açıklamalara yer verilmiş bulunmaktadır (......Aile Hukuku, ....cilt, İst.2002, sh.294)....
Somut olayda, tarafların ...Hukuk (Aile) Mahkemesinin ...Karar sayılı ve 18.04.2012 tarihli ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıkları, davalıya aylık 300,00 TL yoksulluk nafakası bağlandığı, kararın 21.06.2012 tarihinde kesinleştiği, davacının polis memuru olduğu, aylık 2.950,00 TL maaşı aldığı, 750 TL kira ödediği, evlendiği, davalı kadının ise boşanmadan sonra aylık 566,00 TL yetim maaş aldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. ./.. -2- Yerleşik Yargıtay'ın uygulamalarına göre asgari ücret seviyesindeki gelirin de yoksulluğu ortadan kaldırmadığı ilke olarak kabul edilmiştir (HGK'nun 1.5.2002 gün...Sayılı kararında olduğu gibi). Davalının geliri yoksulluğu ortadan kaldırmamakla birlikte ekonomik durumunda iyileşme olduğu, bu durumun da sadece nafaka miktarının tayininde nazara alınacağı hususu gözetilmeksizin davanın tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Aile Mahkemesinin 2007/618 Esas- 2008/103 Karar sayılı ilamıyla boşandıklarını, davalı için her yıl ÜFE oranında artırılmak üzere 250 TL yoksulluk nafakası bağlandığını, davacının ÜFE artırımı ile 450 TL nafaka ödediğini, davacının sadece emekli maaşı geliri olduğunu, davalının davacı ile ortak olduğu taşınmazı satın aldığını, davalının kira geliri olduğunu, davalının boşanmadan sonra yetim aylığı almaya başladığını, davalının kira ödemediğini belirterek, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava istemiştir. Davalı vekili; müvekkilinin boşanmadan sonra yetim aylığı almaya başladığını, davacı ile hisseli olan taşınmazın 2014 yılına kadar davacının zilyetliğinde kaldığını, davacının bu taşınmazın kira gelirlerinden yararlandığını, davalının taşınmazı borçlanarak satın aldığını, kira geliri olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....
Mahkemece; "TMK'nın 175 ve devamı maddelerindeki düzenlemeye göre boşanma kararının kesinleşmesinden sonra açılan yoksulluk nafakası davalarında yerleşim yeri mahkemesinin yetkisinin kesin olup, dava şartı olması sebebiyle, mahkemece re'sen gözetilmesi gerekeceğinden; kesin yetki kuralı gereği mahkememizin yetkisizliğine karar verilmiştir, gerekçesiyle" açılan davanın yetki yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 177. maddesinde, "Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir" düzenlemesi ile, genellikle ekonomik ve mali açıdan güçsüz durumda olan nafaka alacaklılarının; nafaka yükümlüsünün (davalının) bu-lunduğu yer mahkemelerinde masraf yapıp, gelerek dava açmaları ve bu suretle mağdur olmaları önlenmek istenmiştir. Burada zayıfı korumak amacı ile genel yetki hükmü getirilmiş ve seçimlik hak tanınmış bulunmaktadır....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; maddi-manevi tazminat ve yoksulluk nafakası yönünden davanın kabulünü istinaf etmiştir. Davacı vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; maddi-manevi tazminat, yoksulluk nafakası miktarını, yoksulluk nafakasının hükmün kesinleşmesinden itibaren başlatılmasını istinaf etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, boşanma sonrasında açılan maddi-manevi tazminat ve yoksulluk nafakası talebine ilişkindir....
Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır.Somut olayda; her ne kadar davalı kadının boşanmadan sonra işe girerek özel bir okulda sözleşmeli öğretmen olarak çalışmaya başladığı sabit ise de, işinin sürekli olmadığı anlaşılmaktadır....
Gerçekleşen bu durum karşısında, boşanmaya neden olan olaylarda eşine oranla daha az kusuru bulunan davalı-karşı davacı (kadın) yararına uygun miktarda manevi tazminata (TMK m. 174/2 ) hükmedilmesi gerekirken, reddi doğru olmayıp,bozmayı gerektirmiştir. 3-Davalı-karşı davacı (kadın)'ın boşanmadan sonra asgari ücretle çalışmaya başladığı anlaşılmaktadır. Asgari ücretle çalışma yoksulluk nafakasına engel teşkil etmez (YHGK.2009/3-165-186). Davalı-karşı davacı (kadın eş) lehine Türk Medeni Kanununun 175. maddesi koşulları gerçekleşmiş olup, davalı-karşı davacı (kadın eş) yararına uygun miktarda yoksulluk nafakası takdir edilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddi doğru olmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Uyuşmazlık, boşanmadan münhasır olarak açılmış nafaka istemine ilişkin olmayıp, boşanmanın fer'i niteliğindeki yoksulluk nafakası isteminden ibarettir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 16.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece; davacının TMK'nun 161,162,163 maddeleri uyarınca açmış olduğu boşanma davalarının reddine, davacının TMK'nun 166/1 maddesine dayalı davasının kabulü ile, tarafların boşanmalarına, dava tarihinden itibaren hükmedilen aylık 1.200,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, hükmün kesinleşmesi ile birlikte aynı miktar yoksulluk nafakasına çevrilmesine, davacı kadın lehine 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminat verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir. Karar, davacı kadın vekili tarafından zina, onur kırıcı davranış, kötü muamele ve haysiyetsiz hayat sürmeye dayalı davalarının kabul edilmesi gerektiği, hükmedilen tedbir-yoksulluk nafakası ile maddi-manevi tazminat miktarlarının az olduğu belirtilerek istinaf edilmiştir. Karar, davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, hükmedilen maddi-manevi tazminat ve yoksulluk nafakası yönlerinden istinaf edilmiştir....