Aile Mahkemesinin 2014/225 Esas -2014/533 Karar sayılı dosyası ile boşanma davası açtıklarını, davalının olumsuz hareketlerini düzelteceğini söylemesi üzereni açılan davadan feragat ettiklerini, ancak zaman içerisinde düzelme olmadığını bu nedenle Büyükçekmece 3. Aile Mahkemesinin 2020/219 Esas 2020/327 Karar sayılı ilamı ile tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiğini, tekrar boşanmadan vazgeçildiğini, bu vazgeçmenin ertesi günü davalının Nihat Aba isimli kişi ile fotoğraflarını internet ortamında paylaştığını, davalının çocuğu da alarak bu kişinin yanında yaşamak için kaçtığını belirterek tarafların zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin babaya verilmesini talep ve dava etmiştir....
kamu davalarının 5271 sayılı CMK'nun 223/8. maddesi uyarınca zamanaşımı nedeniyle DÜŞÜRÜLMESİNE, II)Suça sürüklenen çocuk ... hakkında kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde; Suça sürüklenen çocuk ... hüküm tarihinde onsekiz yaşını doldurmamış olması karşısında; suça sürüklenen çocuğun yasal temsilcisi olan annesinin, suça sürüklenen çocuk hakkında verilen hükmü CMK’nun 262/1. maddesi gereğince suça sürüklenen çocuğun annesinin temyize hakkı bulunduğuna karar verilerek yapılan incelemede; UYAP ortamından alınan nüfus kayıt örneğine göre, suça sürüklenen çocuk ...’ın karar tarihinden sonra, 07/08/2020 tarihinde öldüğü anlaşılmakla, TCK’nun 64/1 ve CMK'nun 223/8. maddeleri uyarınca, ölüm nedeniyle hakkında düşme kararı verilip verilmeyeceğinin yerel mahkemece değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk ... müdafii ve annesinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan...
Adagülü nün velâyetinin davacı anneye verildiğini, çocuğun soyadının anneden farklı olması nedeniyle arkadaş ve sosyal ortamında yadırganmaya başladığını, müşterek çocuğun, kendi isteği ile annesinin soyadını almak istemekte olduğunu, okulda ve resmi kurumlarda ortaya çıkan bürokratik sorunlar ve çocuğun üstün yararı gözetilmek suretiyle müşterek çocuğun ''... olan soyadının annesinin kızlık soyadı olan ''Karan'' olarak değiştirilmesine ve bu şekilde nüfusa tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacının boşandıklarından beri her çocuğuyla görüşme zamanında davalıyı icraya başvurmaya zorlayarak velâyet hakkını kötüye kullanmakta olduğunu, daha 10 yaşına gelmemiş çocuğun davacıdan etkilenip de soyadını değiştirmek istemesi doğruysa bile kendi iradesinin esas alınamayacağını beyan ederek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. III....
Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davacı tarafından açılan çocuğun velayet sahibi annenin soyadını kullanmasına izin davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı asıl tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı asıl tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
Her ne kadar mahkemece davacı babanın rahatsızlığı nedeniyle işten çıkarıldığı, %70 özürlü olduğu gerekçesiyle iştirak nafakasının indirilmesi yoluna gidilmiş ise de; dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacı babanın rahatsızlığının, taraflar evliyken ve boşanma davasının yargılaması sırasında da var olduğu, bunun boşanmadan sonra ortaya çıkan yeni bir durum olmadığı, davacının %70 özürlü olduğuna dair raporun boşanmadan çok önce 2011 tarihinde düzenlendiği, davacının 16.05.2013 tarihli boşanma protokolü ile çocuğa aylık 500,00 TL ödemeyi kabul ettiği, boşanmadan sonra tarafların ekonomik sosyal durumunda nafaka miktarının azaltılmasını gerektiren bir değişikliğin olmadığı görülmektedir....
Evlilik dışı doğan çocuğun velayeti kanun uyarınca (TMK. 337/1 md.) annede olacağı belirtilmiş ise de, bu husus annenin fiil ehliyetine sahip olması durumu ile sınırlıdır. Çocuk, evlilik birliği içerisinde dünyaya gelmediği gibi tanınmaması nedeniyle de babası ile soybağı kurulamamıştır. Annenin yaşı küçük olup çocuğun velayetini kullanamayacağından, halihazırda çocuğun velisi bulunmamaktadır. Kanun, anne küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmış ise hâkimin çocuğun menfaatine göre vasi atayacağını veya velayeti babaya vereceği hükme bağlanmıştır (TMK m. 337/2). Soybağı kurulmayan babaya velayetin verilmesi söz konusu olamayacağına göre, küçüğe vasi atanması hususunundaki uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinde görülüp, çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 29.05.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Davalı T1 vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı Seval ile evli iken Edirne Aile Mahkemesinin kararı ile boşandıklarını, mahkemece yapılan yargılama sonunda ortak çocukları Irmak Sönmez'in velayetinin kendisine verildiğini, boşanmadan sonra belirli bir süre Edirne ilinde çocuğu ile birlikte ailesinin yanında yaşadıklarını, çocuğunun bu dönemde bakım ve gözetim görevini bizzat yerine getirdiğini, Edirne ilinde yaşadıkları dönemde annesinin ve kardeşinin yine diğer aile bireylerinin baskılarına maruz kaldığını, davacı annesinin yaşama ilişkin kesin ve kati kuralları olduğunu ve etrafının da bu kurallar çerçevesinde yaşaması gerektiğini dikte ettiğini, yaşam koşullarını çekilmez bir hale dönüştüren bu baskıların etkisiyle ve çocuğuna annesi başta olmak üzere ailesinin bakım ve gözetim görevini ifa edeceğine olan güvenle daha sonra öğretmen olarak istemi gereğince Çanakkale'ye atandığını, burada çalıştığı dönemde zaman zaman çocuğu ile telefonda görüşüp belirli aralıklarla hafta sonları...
baktığını, çocukların yerleşim yerinin davalı annede olsa da, davalının çocuklarını anne gibi değilde bir yakını gibi alıp götürdüğünü ve geri getirdiğini, davalının şu anda bayan kuaförü olarak çalıştığını ve müşterek çocuklar ile ilgilenebilecek ve bakabilecek durumunun bulunmadığını, davalının kendi annesi ile görüşmediğinden, çocuklara bakabilecek bir yakınının da bulunmadığını, müşterek çocukları yanında işe götürmesinin de mümkün olmadığını, müvekkilinin annesinin, müşterek çocukların giyimleri, bakımları, temizlikleri gibi tüm kişisel ihtiyaçları ile ilgilendiğini, davalının ise müvekkilinin annesine asılsız iftiralar attığını, müşterek çocuklar için nafaka talep ettiğini, müvekkilinin, erkek kardeşi ile birlikte işlettiği fırınında eve yakın olmasından dolayı müvekkilinin devamlı müşterek çocukların yanlarında olduğunu, müşterek çocukların okullarının da eve ve müvekkilinin iş yerine 100 metre mesafede olduğunu, davalının çocuklarına karşı ilgisiz olduğunu, boşanmadan sonra çocuklarını...
Davalı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı ile boşandıklarını, kendisinden tek isteğinin müşterek çocuğun velayeti olduğunu, başkaca bir talebinin bulunmadığını sözlü olarak beyan ettiğini, aile bireylerinin bu duruma şahit olduğunu, boşanmadan sonra elinden gelen bütün yardımı yapmış olduğunu, bu yardımları elden yaptığı için ispat şansının bulunmadığını, yeniden evlendiğini, evlendikten bir hafta sonra da bu davanın açıldığını, bakmakla yükümlü olduğu eşi ve bir çocuğunun bulunduğunu, sigortalı olarak 3 aydır ve asgari ücretle çalıştığını, yaşadığı yerde kış çok zor geçtiği için doğalgazın yüklü miktarda geldiğini, giderlerini karşılamakta zorlandığını, ev kirası 700,00....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanmadan Sonra Açılan Katkı Payı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm boşanmadan sonra açılan katkı payı alacağına ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 tarihli 2013/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 8. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.19.09.2013(Prş.)...