Bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; boşanma kararı kesinleşmeden önce eşlerden biri ölmüş olduğundan; evlilik ölümle sona ermiş, boşanma davasının konusu kalmamıştır. Bu durumda, istinaf talebinin diğer yönler incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesinin boşanma ve ferilerine yönelik kararının kaldırılmasına, TMK 181/2. maddesi uyarınca mirasçıların davaya devam edip etmeyeceklerine göre kusur belirlemesi yapılması gereği için dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair karar verilmiştir. Bölge adliye mahkemesince, TMK 181/2. maddesi uyarınca kusur belirlemesi yapılması ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verildiği görülmektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. maddesinde, bölge adliye mahkemesinin dosyayı ilk derece mahkemesine geri gönderme sebepleri tadadi olarak değil tahdidi olarak sayılmıştır....
Kanaat getirilen kusur durumu dikkate alındığında davacı kadının boşanma yönünden iddiasını ispatladığı, TMK 166/1.madde yasal koşullarının oluştuğu dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğundan davalı erkeğin boşanmanın kabulüne yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Boşanma davası açılmakla tarafların ayrı yaşama hakkı olduğu, TMK 185/3. ve 186/3.maddeleri de gözetilerek TMK 169.madde gereğince kadın lehine tedbir nafakası verilmesi, boşanmaya sebep olan olaylarda daha ağır kusuru bulunmayan kadının ekonomik ve sosyal durumu dikkate alınarak boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılmakla TMK 175.madde gereğince kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru olduğu gibi nafaka miktarları da tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve hakkaniyete uygundur. Bu haliyle davalı erkeğin kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakası verilmesi ve miktarlarına yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir....
nin erkekten ayrılmak istediği fakat erkek tarafından kabul edilmemesi ve erkek tarafından tehdit edilmesi üzerine davacı kadından yardım istediği, kadının bu birlikteliği 2014 yılının Aralık ayında bu şekilde öğrendiği ve 20.02.2015 tarihinde boşanma davasını açtığı yapılan yargılama ve dinlenen tanık beyanlarından anlaşılmaktadır. Kadının zina eylemini 2014 Aralık ayında öğrendiği ve dava dilekçesini 20.02.2015 tarihinde verdiği anlaşıldığına göre, hak düşürücü süre geçmiş sayılmaz. Toplanan delillerden, davalı erkeğin zina yaptığı anlaşılmaktadır. O halde, davacı kadının Türk Medeni Kanunu'nun 161. maddesi uyarınca zina hukuksal nedenine dayalı olarak açılan boşanma davası ve Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesi uyarınca evlilik birliğinin sarsılması hukuksal nedenine dayalı olarak açılan boşanma davası uyarınca boşanmaya karar verilmesi gerekirken zina hukuksal nedenine dayalı olarak açılan boşanma talebinin reddi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir....
Birleşen dava TMK 161 maddesi gereğince zina nedeniyle boşanma bu talebin kabul edilmemesi halinde terditli olarak TMK'nın 166/1- 2 maddesi gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davalarıdır. İlk derece mahkemesince, erkeğin alkol kullandığı zamanlar agresif davranması, zaman zaman eşine karşı sesini yükselterek konuşması, beraber gidilen ortamlarda masayı terk etmesi, evin ihtiyaçlarının genel olarak kadın tarafından karşılanması, erkeğin evde bireysel bir hayat sürmesi, evin ihtiyaçları ile ilgilenmemesi, güven sarsıcı davranışları olması, agresif tutumu ve ev ile ilgisiz tavırlarının olması nedeniyle tam kusurlu olduğu, kadına yüklenecek bir kusur bulunmadığı belirlenerek davacının davasının reddine, birleşen davada TMK 161 maddesi gereğince açılan davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile; tarafların TMK 166/1- 2 maddeleri gereğince boşanmalarına karar verilmiştir....
TC kimlik nolu ...’in kullanımındadır" şeklinde şerh verilmesine ve tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, her iki taraf vekillerince ayrı ayrı temyiz edilmiştir Dava TMK madde 713/1’e dayanan tapu iptali ve tescil; olmadığı takdirde muhdesat tespiti ve tapunun beyanlar hanesine şerh edilmesi talebine dayalıdır. 1. Dava konusu 8811 ada 19 parsel sayılı taşınmaz, tapu kaydına göre arsa vasfında ve tam mülkiyeti Maliye Hazinesine ait olup 10.03.2006 tarihli ifraz işlemi ile bu kaydın oluştuğu anlaşılmaktadır. Taşınmazın Maliye Hazinesi adına kayıtlı olması nedeniyle davacının, TMK’nin 713/1. maddesi uyarınca zilyetlik ile taşınmazın mülkiyetini kazanması mümkün olmadığından mahkemenin davacının tapu iptali ve tescil talebinin reddine hükmetmesinde bir isabetsizlik yoktur. 2. Mahkemenin zilyetliğe yönelik talebin kabulüne dair kararına gelince, dava, terditli olarak TMK mad. 713/1. maddesine göre tapu iptali ve tescil; olmadığı taktirde muhdesat tespiti olarak açılmıştır....
nun 166/1 maddesi uyarınca boşanmalarına, davacı erkek tarafından, TMK.'nun 169. ve 175. maddeleri uyarınca talep edilen tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin, erkeğin bu taleplerinden istinaf dilekçesi ile feragat etmesi nedeni ile feragat nedeni ile reddine, davacı erkeğin, TMK.'nun 174. maddesi uyarınca boşanma nedeni ile talep ettiği, maddi ve manevi tazminat talebinin kısmen KABUL, kısmen reddi ile; tarafların ekonomik ve sosyal durumları, gelir seviyeleri ve yaşantıları, belirlenen kusur durumu dikkate alınarak, takdiren 15.000,00.'erTL maddi ve manevi tazminatın, kadından alınarak, erkeğe ödenmesine, davacı erkeğin bu yöndeki fazlaya ilişkin talebinin takdiren reddine, davalı kadının, TMK.'...
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-karşı davalı kadın asıl davada zina (TMK m. 161), haysiyetsiz hayat sürme (TMK m. 163) ve evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) hukuki sebebi ile boşanmaya karar verilmesini talep etmiş, erkek ise karşı davasında evlilik birliğinin sarsılması (TMKm. 166/1) hukuki sebebi ile boşanma, kadın birleşen davasında ise pek kötü veya onur kırıcı davranış (TMK m. 162) ve evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) hukuki sebebi ile boşanma talep etmiş, mahkemece verilen 22.01.2015 tarihli ilk hükümle, asıl davada kadının zina davasının ve haysiyetsiz hayat sürme davasının ve birleşen dosyada onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma davalarının reddine, erkeğin karşı boşanma davasının reddine, kadının asıl davada ve birleşen davada Türk Medeni Kanunu’nun 166/1’e dayalı boşanma davalarının kabulü ile tarafların Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi uyarınca boşanmalarına, kadın lehine maddi ve manevi tazminata, kadının tedbir...
Taraflar 24.01.1967 tarihinde evlenmişler 26.08.2003 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin kararın 03.10.2003 tarihinde kesinleşmesi ile boşanmışlardır. Eşler arasındaki mal rejimi TMK 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Bu durum karşısında eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden evlilik tarihi olan 24.01.1967 tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, ve bu tarihten boşanma davasının açıldığı 26.08.2003 tarihine kadar yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir....
KARŞI OY YAZISI Boşanma hükmü kurmaya sebebiyet "VERMEMİŞ" vakıalara dayalı olarak kusur belirlemesi yapılıp buna bağlı olarak tazminat (TMK m. 174) ve yoksulluk nafakasına (TMK m. 175) hükmedilmesine TMK hükümleri izin vermemektedir. Değerli çoğunluktan farklı düşünüyoruz....
Her ne kadar ıslahla dava terditli hale getirilemez ise de; Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesinde yer alan şartların oluşması nedeniyle mahkemece bu maddeye dayalı olarak boşanma kararı verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı kadının 9.8.2010 tarihli dava dilekçesi ile maddi ve manevi tazminat istemediğini açıkça beyan ettiği gibi, yoksulluk nafakası talebinin de olmadığının anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna ve 90.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 13.06.2012 (Çrş.)...