Md ye göre '' Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse'' boşanma davası açabilir denilmekte olduğunu, şayet yüz kızartıcı suç işlendiğini fakat ortak hayat çekilmez hale gelmediğini, davanın reddedilmesi gerektiğini, somut olaya bakıldığında suçun 2014 yılında işlenmiş olup buna rağmen çok uzun bir süre ortak yaşamın devam etmesi ortak hayatın davacı için çekilmez hale gelmediğini gösterdiğini, bu hakkın kullanılmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, müvekkilinin evlilik birliği süresince davacı ve müşterek çocuklar ile ikamet ettiği konutun babaannesinin konutu olduğunu, ekonomik koşullarının iyi olmayan Müvekkili ve ailesine zor durumda kalmadan ve kira ödemeden kalmaları için müvekkilinin ailesi tarafından tahsis edildiğini, müvekkilinin babaannesinin vefat ettiğini, ve yasal mirasçısı olan Müvekkilinin babası hayatta olduğu için müvekkilinin konut üzerinde mülkiyet hakkı...
Mahkemece "davalı kadının boşanma davasından sonra sigortalı işçi olarak işe girmiş ise de maaş ve nafakanın makul düzeyde olduğu" kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.TMK.nun 176.maddesine göre; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi yada tarafların birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğun ortadan kalkması yada haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir....
DAVA Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalının zina yaptığını, haysiyetsiz hayat sürdüğünü, sadakat yükümlülüğüne uymadığını, sürekli evden dışarı çıkıp saatlerce eve gelmediğini, telefonla ilgilendiğini, kadın ve ailesinin sürekli aşağıladığını, küçük düşürdüklerini, ailesinin evliliğe müdahale ettiklerini, birlik yükümlülüğünü yerine getirmediğini, çocukla ilgilenmediğini, arayıp sormadığını, çocuğa şiddet uyguladığını, duygusal ve sosyal şiddet uyguladığını ileri sürerek, tarafların zina, haysiyetsiz hayat sürme ve onur kırıcı davranış nedeniyle, olmadığı taktirde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....
söylediğini, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını iddia ederek haysiyetsiz hayat sürme ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin müvekkiline verilmesine, çocuk yararına aylık 1.000 TL tedbir ve iştirak nafakası ile müvekkili yararına 100.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir....
Cilt No:22 Hane No:31'e kayıtlı Ali İhsan ve Firdevs'ten olma 01/01/1972 Afyonkarahisar doğumlu Davalı karşı davacı T3 (T.C - )'in, aynı nüfusa kayıtlı Cemalettin ve Fatma'dan olma 01/09/1977 Silifke doğumlu Evlenmeden Önceki Soyadı TİMUR olan davacı karşı davalı T1 (T.C-)'e karşı açtığı; a)Zina nedeniyle TMK 161 maddesine göre açılan boşanma davasının reddine, b)Haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle TMK 163 maddesine göre açılan boşanma davasının reddine, c) Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davasının kabulü ile tarafların TMK 166/1 maddesi uyarınca boşanmalarına, (karşılıklı davalara göre T1 davasında verilen boşanma kararına göre hüküm kesinleştiğinde sadece bir kararın Nüfus Müdürlüğüne Sonuç boşanma kararı olarak bildirilmesine,) 2)Davalı karşı davacının velayet isteminin ve velayete bağlı iştirak nafakası isteminin reddine, 3)Davalı karşı davacının tedbir ve yoksulluk nafakası isteminin reddine, 4)a)Davalı karşı davacının TMK 174/1 maddesi uyarınca maddi...
İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE: Dava, küçük düşürücü suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme sebebine dayalı boşanma (TMK m.163) ve ziynet alacağı istemine ilişkindir. HMK'nın 137. maddesinde, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılacağı, ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilmeyeceği ve tahkikat için duruşma günü verilemeyeceği hükme bağlanmış, Kanunun 139. ve 140. maddelerinde ise dilekçeler teatisi tamamlandıktan sonra yapılacak ön inceleme duruşmasına davet ve ön inceleme duruşmalarının usulü ve yapılacak işlemler gösterilmiştir. Taraflar, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra tahkikat için duruşmaya davet edilir (HMK m. 147/1). Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder....
Davalı tarafın boşanma davası yönünden yapmış olduğu istinaf başvurusunun incelenmesinde; davalı taraf davacının davasının TMK.'nun 163.maddesine dayalı suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma davası olmasına rağmen mahkemenin yanlış tespit ve değerlendirme ile davanın TMK.'nun 166/1.maddesine dayalı olduğunu ileri sürerek bu maddeden boşanmaya karar vermesinin hatalı olduğunu iddia etmiş ise de, dava dilekçesinde davacının davasını dava dilekçesinin konu ve netice-i talep kısmında evlilik birliğinin MK.163 nedeniyle temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası olarak nitelendirdiği, mahkemece yapılan ön incelemede davanın evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve suç işleme , haysiyetsiz hayat sürme nedenine dayalı boşanma davası olduğu yönünden tespit yapıldığı, ön inceleme tutanağının taraf vekillerince imzalandığını, mahkemenin her iki maddeye dayalı olarak açılan dava hakkında ayrı ayrı karar vermesi gerekirken TMK.'...
Davacı birleşen dava dosyasının davacısı vekili birleşen dava dosyasındaki dava dilekçesinde özetle, davalının sadakat yükümlülüğüne aykırı hakaret ettiğini, boşanma davası kesinleşmeden mail adresini ailesine ait olmayan muhtemelen gayri resmi eşine ait olsa gerek bir soy isimle değiştirdiğini, davalının evine yabancı bir erkeği almasının zina için yeterli bir delil olduğunu belirterek, müşterek çocuk İlkin'in davalının haysiyetsiz ve zina kavramı içerisindeki davranışları nedeniyle geçici olarak velayetinin müvekkiline verilmesine, TMK 161,163 ve 166. maddeleri kapsamında zina, haysiyetsiz hayat sürme ve şiddetli geçimsizlik nedeniyle tarafların boşanmalarına, müşterek çocuk İlkim'in velayetinin müvekkiline verilmesine, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 500.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu karar verdiğini, davalı annenin haysiyetsiz hayat sürdüğünü, çocuğun psikolojisini ve zihinsel gelişimini olumsuz etkilediğini, fiziksel şiddet uyguladığını, ilk derece mahkemesinin davalının görüşmelerine ilişkin hts raporu almadığını, sosyal inceleme raporunun kabul edilemeyeceğini, velâyetin babaya verilmesi gerektiğini, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddine dair kararın yerinde olmadığını, yoksulluğun ortadan kakması ya da haysiyetsiz hayat sürülmesi hâlinde yoksulluk nafakasının kaldırılması gerektiğini beyanla, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafça terditli olarak ikame edilen suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme özel nedeni ile açılan boşanma davasının feragat nedeni ile reddine karar verilmiş; davacı tarafça ikame edilen evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı dava yönünden yapılan değerlendirmede; davacı tanıklarının beyanlarının görgüye dayalı olmadığı, ayrıca dava dilekçesinin 9. paragrafında bu olaylar nedeniyle davacı asilin ayrılmayı düşündüğünü, ancak ortak çocuk Buğlem'in yaşının küçük olduğu ve davalının borçlar ödenince düzeleceğine inandığı belirtmesi karşısında söz konusu iddia her ne kadar dava konusu yapılmışsa da; dava dilekçesindeki söz konusu iddiaların geçtiği belirtilen tarihlerde nazara alındığında bu hususların davacı tarafından affedilmiş yahut en azından hoşgörü ile karşılanmış sayılacağı belirtilerek davacı kadının sübut bulmayan evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı...