Davalı-davacı vekili, istinaf dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü ile boşanma kararı verilmesinin doğru olmadığını, kadının ağır kusurlu olduğunu, boşanma davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, erkeğin haysiyetsiz hayat sürme davasının kabulü gerektiğini, erkek lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğunu, ziynet alacağı davasının reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla, ilk derece mahkemesi kararının, kadının davasının kabulü, erkek lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları ile ziynet alacağı yönünden kaldırılmasına karar verilmesi istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK'nın 355. maddesi uyarınca re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında, istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava, karşılıklı boşanma, çeyiz ve ziynet alacağı davası niteliğindedir....
Davacının TMK.m.163 gereğince açılan boşanma davasının reddi yönünden; Davacı; suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme olarak belirtilen özel boşanma sebebiyle de boşanma talebine ilişkindir. TMK.163. maddesi hükmüne göre boşanma kararı verilebilmesi için tek başına küçük düşürücü suç işlenmesi yeterli olmayıp bu sebeple onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemez derecede çekilmez hale gelmiş olması koşulunun da gerçekleşmesi gerekmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Erkek tarafından açılan davada kadının sadakatsiz olduğu ve haysiyetsiz yaşam sürdüğü vakıalarına dayanılmış, kanıt olarak da kadının el yazısı ile tuttuğu günlük gösterilmiştir. Mahkemece bahsi geçen günlük içeriğindeki beyanların davalı kadının evli iken haysiyetsiz yaşam sürdüğü ya da eşini aldattığına yönelik delil olarak kabul edilmemesine karşın, kadının günlükteki ifadelerinin erkeğin güvenini sarstığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....
, davalının müvekkiline 'seni istemiyorum, eski eşimi alacağım, seni imtihana çekeceğim bakalım yine beni sevecek misin' şeklinde saygısız söylemlerde bulunduğunu, daha sonra 'eski eşini nikahına alacağını, bunun için müvekkilin iznini almayacağını, müvekkili istese de istemese de bunu yapacağını, eski eşinin bu durumu kabul ettiği gibi söylemlerle sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını ve davalının 2018 yılının Şubat ayında müşterek konutu terk ederek eski eşi ile birlikte yaşamaya başladığını, bu nedenlerle TMK 161 maddesi gereği zina, 162 maddesi gereği hayata kast pek kötü ve onur kırıcı davranış, 163. maddesi gereğince suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme ve 166. maddesi gereğince evlilik birliğinin sarsılması nedenleri ile boşanmalarına, müşterek konutun dava sonuna kadar müvekkiline tahsisine, müvekkili lehine aylık 500- TL nafakaya, 100.000- TL maddi, 100.000- TL manevi tazminata karar verilmesini talep ederek dava açmıştır....
HGK'nun 07.10.1988 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür(eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir. Tarafların ekonomik ve sosyal durum araştırmasına ve oluş ve kabule göre; davacının pazarcı olduğu ve aylık 700.00TL geliri bulunduğu, babasına ait evde kira vermeden oturduğu, davalının ise Belediye'de asgari ücret ile çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında mahkemece, davalının aldığı maaşın onu yoksulluktan kurtarmayacağı gözetilerek ve davacının nafakanın kaldırılması talebinin içinde nafakanın indirilmesininde bulunacağı dikkate alınarak ve TMK 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi uyarınca bir karar verilmelidir....
Somut olayda; davalı kadın yararına boşanma ilamıyla birlikte 175.00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir.HGK'nun 07.10.1988 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık,ulaşım,kültür(eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.Tarafların ekonomik ve sosyal durum araştırmasına ve oluş ve kabule göre; davacının astsubay emeklisi olduğu 1.525 TL emekli maaşı aldığı, davalının ise SGK kayıtlarına göre 883 TL ücretle çalıştığı, 400 TL kira ödediği ve babasından yetim aylığı almadığı anlaşılmaktadır.Bu durum karşısında mahkemece, davalının aldığı maaşın onu yoksulluktan kurtarmayacağı gözetilerek ve davacının nafakanın kaldırılması talebinin içinde (çoğu isteyen azı da ister) nafakanın indirilmesi talebinin de bulunacağı dikkate alınarak ve TMK 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi uyarınca bir karar verilmelidir.Bu itibarla yukarıda...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, tarafların 18.04.2012 tarihinde boşandıklarını, boşanma kararı ile birlikte davalı lehine aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, davalının yetim maaş almaya başladığını, davalının düzenli ve sabit bir gelire kavuştuğunu belirterek, davalı lehine hükmedilen aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasını, bu mümkün değil ise nafaka miktarının aylık 100,00 TL'ye indirilmesini talep ve dava etmiştir....
Medeni Kanun 176/3'üncü maddesi gereğince; ''İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır ''.Yukarıda anılan madde gereğince nafaka alacaklısı kadının evlenme olmadan da fiilen evliymiş gibi yaşaması da nafakanın kaldırılması için yeterli sebep olduğu gözetilmeden yalnızca davalının resmi nikah yapmadığı gerekçesiyle davanın reddi doğru görülmemiştir.O halde mahkemece yapılacak iş, davacının, davalının resmi nikah kıymadan evlendiği iddiası doğrultusunda dosyadaki mevcut kolluk araştırma tutanakları, tanık beyanları ve sair delilleri değerlendirerek sonucuna göre bir karar vermektir....
İlk derece mahkemesince; asıl davada;-Davacı- davalı kadının TMK 161. maddedeki (zina) hukuksal nedenine dayalı açtığı boşanma davasının REDDİNE,TMK 162 (pek kötü ve onur kırıcı davranış) ve TMK 163 (haysiyetsiz hayat sürme) hukuksal nedenlerine dayalı açtığı boşanma davasının açıklanılan her iki hukuksal neden yönünden KABULÜ ile tarafların TMK 162 ve TMK 163. maddesi gereğince BOŞANMALARINA, TMK 166/1. maddedeki (evlilik birliğinin temelinden sarsılması) hukuksal nedenine dayalı açtığı boşanma davası ile ilgili KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, birleşen davada;-Davalı- davacı erkeğin TMK 166. maddedeki (evlilik birliğinin temelinden sarsılması) hukuksal nedenine dayalı açtığı boşanma davasının TMK 166/I,II gereğince KABULÜ ile tarafların TMK 166/I,II....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 08/09/2021 NUMARASI : 2020/241 ESAS 2021/520 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli)) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Tarafların 2007 yılında evlendiklerini, bu evliliklerinden iki çocuklarının bulunduğunu, taraflar arasında şiddetli geçimsizlik, aldatma ve haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanmak istediklerini, müvekkilinin 2....