Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda ise anlaşmalı boşanma davasında verilen aylık 2.000,00.-TL nafakanın kaldırılması istenilmiş, mahkemece mevcut şartlar dikkate alınarak bir inceleme yapılmış, diğer bir anlatımla davacının 22/10/2012 tarihi itibariyle, davalının ise 05/06/2012 tarihi itibariyle ekonomik ve sosyal durumları tespit edilmiş, ancak boşanma kararının verildiği tarihteki ekonomik ve sosyal durumlar belirlenmemiş ve tarafların boşanma tarihi ile eldeki davanın açıldığı tarihteki mal varlıkları konusunda bir karşılaştırma yapılmamıştır....

davaya karşı açtığı boşanma davasının ise sübut bulmaması nedeniyle reddine karar verilmiştir....

    BİRLEŞEN DAVADA; İDDİA: Davalı-davacı erkek, aynı gerekçelerle boşanma davasında verilen nafakaların kaldırılmasını, haksız şekilde alınan bu nafakaların faiziyle iadesini, aksi halde indirilmesini talep ve dava etmiştir. SAVUNMA: Davacı-davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; davanın derdestlik nedeniyle reddi gerektiğini ve asıl davadaki iddialarını tekrar ederek davanın reddini savunmuştur....

    eyleminin TCK’nın 134/2-2. madde, fıkra ve cümlesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğuna yönelik kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş, ancak suç tarihinde yürürlükte bulunan düzenleme gereğince TCK’nın 134/2 madde ve fıkrası gereğince temel cezanın 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasını gerektirdiği gözetilmeden, temel cezanın 1 yıl hapis cezası olarak belirlenmesi ve sanığın aynı suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla katılana ait özel hayat kapsamındaki resimleri ifşa etmesi nedeniyle TCK’nın 43. maddesindeki zincirleme suç hükümlerinin uygulanmaması nedeniyle sanık hakkında eksik ceza tayini temyiz eden sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır....

      İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkeme hükmüne karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, Davalı vasi vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilin cezalandırıldığı suçun tarihi 2008 yılı olduğunu, eşlerin suç teşkil eden eylemin meydana gelmesinden sonra evlendiklerini ve bu halde işlenen suç nedeniyle diğer eş bakımından birlikte yaşamanın beklenemez hale gelmesi koşulunun gerçekleşmemesi nedeniyle, TMK 163. maddesi gereğince boşanma kararı verilemeyeceğini, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken hukuka aykırı bir değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Davanın konusu suç işleme sebebiyle TMK 163 maddesi gereğince, olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılmış boşanma davası olduğu anlaşılmıştır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü: Oluşa ve tüm dosya içeriğine göre, inceleme dışı sanık ... ile mağdur ...’ın çocukları evli olup, suç tarihinde çocuklarının kavga etmesi nedeniyle taraflar arasında çıkan tartışmanın kavgaya dönüştüğü ve Ahmet’in oğulları sanık ... ve yine inceleme dışı sanık ...’ın da babalarının yanında kavgaya karıştıkları ve mağduru vücudunda hayat fonksiyonlarını (3) üç orta derecede etkileyecek nitelikte kemik kırığı meydana gelecek şekilde yaraladıkları olayda, sanıkların fiil üzerinde hakimiyet kurdukları, neticeye birlikte sebebiyet verdikleri ve sanık ...’in suçu 5237 sayılı TCK'nin 6/1-f maddesi uyarınca silahtan sayılan sopa ile işlediği gerekçesiyle sanıkların aynı suç işleme kararının icrası kapsamında iştirak halinde eylemlerini gerçekleştirmeleri nedeniyle, TCK'nin 37/1. maddesi delaletiyle 86/1, 86/3-e ve 87/3. maddeleri gereğince...

        Dava Türk Medeni Kanununun 163'üncü maddesinde yer alan “küçük düşürücü suç işleme” sebebine dayanılarak açılmıştır. Türk Medeni Kanununun 163. maddesi hükmüne göre boşanma kararı verebilmek için suç teşkil eden eylemin evlendikten sonra işlenmiş olması ve “işlenen suç nedeniyle diğer eş için birlikte yaşamanın beklenemez hale gelmesi” koşulu gerekmektedir. Somut olayda; davalı tarafından işlenen suçun tarafların evlilik tarihinden sonra işlendiği, işlenen suçun niteliğine göre davacının dava açması karşısında onunla birlikte yaşaması kendisinden beklenemeyeceği açık ve tartışmasız olup, mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığından, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

        a yönelik kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; a) Adli tıp kriterleri açısından kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisinin hafif (1) ila ağır (6) derece şeklinde sınıflandırılması ve 5237 sayılı TCK'nin 87/3. maddesinde kemik kırığının hayat fonksiyonlarına etkisine göre cezanın en fazla (1/2) oranında artırılmasının öngörülmüş olması karşısında, mağdur hakkında düzenlenen adli raporda vücudundaki kemik kırığının hayat fonksiyonlarına etkisinin orta (2.) derece olduğunun belirtilmesine rağmen, TCK'nin 3. maddesine göre orantılılık ilkesine aykırı olarak sanığın cezasında (1/3) oranında artırım yapılması suretiyle fazla ceza tayini, b) Suç tarihinde aralarında boşanma davası devam etmekte olan eşinin duruşma sonrası başka bir erkeğin idaresindeki motosikletin arkasında gitmekte olmasına kızan sanığın, motosikleti ile müşteki ...'ın idaresindeki motosiklete çarparak onu ve mağdur ...'...

          TMK'nın 178. maddesine göre bir yıllık zamanaşımı süresi içinde açılan yoksulluk nafakası davasında; yeni vakıalara dayanılması, yeniden kusur dağılım ve derecesinin tespit edilmesi mümkün değildir. Bu taleplerin değerlendirilmesinde esas alınacak kusur, boşanma davasında belirlenen ve boşanma sebebi olarak kabul edilmiş olan kusurdur. Mahkeme kesinleşen boşanma davasındaki tarafların kusur dağılım ve derecesine bakıp, nafaka talebini buna göre karara bağlayacaktır. Başka bir anlatımla kesinleşmiş mahkeme kararı ile tarafların kusurları belirlendiğinden bundan sonra bu konuda kesin hükmün bağlayıcılığı kuralı gereği, yeniden inceleme yapılamaz, boşanma davasındaki kusur belirlemesi tarafları bağlar....

            HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2019/689 KARAR NO : 2022/185 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : SARIGÖL ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ TARİHİ : 16/01/2019 NUMARASI : 2017/330 ESAS - 2019/23 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli)) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesince verilen yukarıda tarih ve numarası gösterilen karara karşı istinaf başvurusu üzerine dosya duruşma yapılmasına gerek görülmeksizin ele alındı, incelendi; GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı-davalı erkek dava dilekçesinde özetle "...dilekçesinde belirttiği sebeplerle zina-haysiyetsiz yaşam sürme-temelden sarsılmaya dayalı boşanmalarına, nafaka-tazminat-borçlanmalara ilişkin talep haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini" talep ve dava etmiştir...

            UYAP Entegrasyonu