Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Önceki boşanma davasının davacı-karşı davalı erkek tarafından açıldığı, davanın "şiddetli geçimsizliğin varlığı ve davalının kusuru ispatlanmadığı" gerekçesiyle reddedildiği, ret kararının kesinleşmesinden başlayarak üç yıl geçtiği, bu süre içinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır. Fiili ayrılık süresi içinde de davalı-karşı davacı kadının bir kusuru ortaya konulamamıştır. Önceki boşanma davasının reddine ilişkin karar, o davaya kadar davalı-karşı davacı kadının boşanmayı gerektirecek bir kusurunun bulunmadığı konusunda kesin hüküm teşkil eder. Bu kesin hükmün varlığı karşısında, önceki olaylardan dolayı davalı-karşı davacı kadın artık kusurlu sayılamaz. Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davacı-karşı davalının eşine haber vermeksizin evi terk ettiği ve evin doğalgaz, elektirk aboneliklerini kapattırdığı, bu suretle birlikte yaşamaktan kaçındığı'" anlaşılmaktadır....

    Aile Mahkemesinin 21/10/20219 tarih, 2018/303 Esas, 2019/755 Karar sayılı ilamı ile özetle; boşanmaya yol açan olaylarda davacı-davalı kadının kusursuz, davalı-davacı erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçe gösterilerek asıl davanın kabulüne, TMK'nun 166/1 m.sine göre tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetlerinin anneye verilmesine, çocuklarla baba arasında şahsi ilişki kurulmasına, ortak çocuklar yararına aylık 300'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı-davalı kadın yararına aylık 500 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile boşanmanın eki niteliğinde 20.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminata; davalı-davacının karşı boşanma davasının reddine karar verilmiştir....

    Yargıtay Hukuk genel Kurulunun 04.11.2009 gün ve 2009/2-4 esas, 2009/484 karar sayılı ilamında da açıklandığı gibi terke dayalı boşanma davasında dava açma hakkı, kanunun açık deyimiyle sadece “terk edilen eşe” ait bulunduğundan, diğer eşi ortak konutu terke zorlayan veya ortak konuta dönmesini engelleyen eş “terk eden eş” konumunda olmakla, terk nedeniyle boşanma davası açma hakkı bulunmamaktadır. Bu sebeple terk eden eşin, terk hukuki sebebine dayanarak boşanma davası açması mümkün değildir. Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün bozulması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....

      M.leri ile hakkaniyet ilkesi de dikkate alındığında, mahkemece yazılı şekilde davacı-davalı kadın tarafından açılan asıl boşanma davasının kabulüne, tarafların TMK'nun 166/1. m.si uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk Lara'nın velayetinin anneye verilmesine, ortak çocuklar yararına tedbir nafakası ile ortak çocuk Lara yararına iştirak nafakasına, davacı-davalı kadın yararına boşanmanın eki niteliğinde manevi tazminata, davalı-davacı erkeğin karşı boşanma davasının reddine karar verilmesinin, (erkeğin sadakatsiz davranışı hariç) karar gerekçesinin usul ve yasaya uygun olduğu gibi tüm nafakaların ve manevi tazminatın miktar itibarıyla uygun ve yerinde olduğu anlaşılmakla, davalı-davacı vekilinin kadının kabul edilen asıl boşanma davası, erkeğin reddedilen karşı boşanma davası, kusur belirlemesi, aleyhe tüm nafakalar ve manevi tazminata ilişkin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nun 353/1- b-1 m.si gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

      dile getirdiği, yaşadığı hayatı başkaları ile kıyaslayıp, erkekten boşanmaya karar vererek kendi iradesi ile müşterek konuttan ayrıldığı tarafların tespit edilen kusurlu eylemleri dikkate alındığında davacı karşı kadının az, erkeğin ağır kusurlu olduğu, tarafların bir araya gelme istek ve arzularının bulunmadığı, ağır kusurlu eşin de boşanma davası açmakta hakkı olduğu,erkeğin istinaf ilamı kararı neticesinde eksik harcı ikmal ettiği, kadının davasında verilen boşanma hükmünün istinaf incelemesi dışında bırakılarak kesinleştiği, bu sebeple erkeğin karşı davasında boşanmanın konusunun kalmadığı dikkate alınarak; kadın tarafından açılan boşanma davası yönüyle yeniden karar verilmesine yer olmadığına, kadın tarafından açılan boşanma davasının istinaf edilmeksizin kesinleştiği dikkate alınarak, erkek tarafından kadın aleyhine açılan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, tarafların ortak çocuklarından ...'...

        Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen davacı kadın ve ortak çocuklar yararına hükmedilen ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşen tedbir nafakalarına, üstelik artırılmak suretiyle yeniden hükmedilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. 3-Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir (HMK m. 26). Davacı kadın dava dilekçesinde ortak çocuklar yararına aylık 200,00'er TL iştirak nafakası talebinde bulunduğu halde mahkemece, velayeti anneye bırakılan ortak çocuklar yararına talep aşılmak suretiyle aylık 250,00'şer TL iştirak nafakasına hükmedilmesi usûl ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....

          Bu dava ise davacı baba tarafından velayetin değiştirilmesi istemine yönelik olup, davacı baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebine yönelik bir dava bulunmamaktadır. Hal böyle iken, kişisel ilişki düzenlemesine ilişkin bir dava olmaksızın davalı anne vekilinin duruşmadaki talebi üzerine davacı baba ile ortak çocuk arasında boşanma davası ile düzenlenen kişisel ilişki sürelerini de kısıtlar şekilde yeniden kişisel ilişki düzenlenmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.08.12.2016(Prş.)...

            Özel mutlak boşanma sebebine dayalı bir davada “kanunun aradığı belli şart” gerçekleştiği takdirde artık hâkim, genel boşanma ve özel nispi boşanma sebebine dayalı davaların aksine “evliliğin çekilmez hâle gelip gelmediğini” incelemeksizin boşanma kararı vermek zorundadır. Zira kanun koyucu; özel mutlak boşanma sebeplerinden birinin varlığı halinde, ortak hayatın çekilmez hâle geldiğini kabul etmiştir. Burada iddia edilen özel boşanma sebebinin varlığının ispatlanmış olması, boşanmaya karar verme hususunda yeterli olup, hâkim; tarafların bunun dışında ileri sürdükleri bir iddia ve savunmaya değer vererek hükme esas alamayacağı gibi boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların diğer kusurlu davranışlarını da dikkate alamayacaktır....

              Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda; ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulduğu, erkeğin ortak çocuğun hastalığı ile ilgilenmediği, sorumsuz olduğu, kurulan kişisel ilişkinin usul ve yasaya aykırı olduğu, ortak çocukla baba arasında kurulan kişisel ilişkinin kaldırılması ya da yatılı olarak kalması yönünde verilen İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığında hükmedilen tazminatların ve nafakaların miktarlarının az olduğu, çeyiz eşyası alacağı yönünden hüküm kurulmadığı belirterek tazminat ve nafaka miktarları, kişisel ilişki ve çeyiz alacağı talebi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. 2....

                Mahkeme tarafından ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu gerekçesiyle ayrılığa karar verildiğine göre, ayrıca boşanma talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı ise de, bu yön yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple gerekçeli kararın hüküm sonucunun 1. bendi olan “Davacının boşanma talebinin reddine" sözcüklerinin hükümden çıkarılmasına, hükmün bu bölümünün düzeltilmiş bu haliyle temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 07.12.2015 (Pzt.)...

                  UYAP Entegrasyonu