Aile Mahkemesinin 2013/477 Esas, 2014/341 Karar sayılı reddolan boşanma davasının 19/06/2014 tarihinde kesinleştiği, tarafların reddolan boşanma davasından sonra 3 yılı aşkın süredir evlilik birliğinin yeniden tesisi anlamında bir araya gelmedikleri, eşler arasında ortak hayatın yeniden kurulamadığı gerekçesiyle davacının davasının kabulü ile tarafların M.K'un 166/son maddesi gereğince boşanmalarına, davacı Fikret'in de önceki reddolan boşanma davasından sonra yuvayı kurtarmak ve toparlamak adına bir girişimde bulunmadığı, aile reisi olmanın sorumluluklarını yerine getirmediği, ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle birleşen dava davacısının davasının kabulü ile M.K nın 166/1 maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin davalı anneye verilmesine, velayeti anneye verilen müşterek çocuk ile davacı baba arasında kişisel ilişki tesisine, müşterek çocuk yararına hükmedilen aylık 225 TL tedbir nafakasının 250 TL iştirak nafakası olarak, davalı için hükmedilen aylık 275 TL...
dikkate alındığında ortak çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının az olduğu, boşanma ile yoksulluğa düşeceği anlaşılan kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının da tarafların ekonomik ve sosyal durumu dikkate alınarak az olduğu, erkeğin tam kusurlu davranışları sebebiyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına hükmedilen tazminat miktarlarının az olduğu belirtilerek; davacı kadın vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden tekrardan esas hakkında hüküm kurulmasına ortak çocuk ...'...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin, güven sarsıcı davranışta bulunduğu, hakaret ettiği, kadını ortak konutu terke zorladığı, aile düzenini bozacak şekilde alkol tükettiği, bu hususun tüm dosya kapsamından ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, bu hususun tüm dosya kapsamından ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları, alınan sosyal inceleme raporu içeriği dikkate alınarak ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası, 700,00 TL iştirak nafakası, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi, paranın alım günü...
birleşen davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, asıl davanın reddine, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, 1.000,00 TL iştirak nafakası, erkek yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL yoksulluk nafakası, 30.000,00 TL maddî tazminat, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
tazminata, baba ile ortak çocuk arasında yaşa göre kademeli olarak kurulan kişisel ilişkinin kaldırılarak yeniden kişisel ilişki kurulmasına, tarafların sair yönlere ilişkin istinaf istemlerinin ise esastan reddine karar verilmiştir....
Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen olaylar karşısında davalı-davacı erkek de dava açmakta haklıdır. Davalı-davacı erkeğin boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddi doğru görülmemiştir. Temyiz olunan kararın bu sebeple bozulmasına, bozma sebebine göre, diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir” şeklinde bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, son kararla "asıl dava ve birleşen davada boşanma talepleri yönünden verilen kararlar ile asıl davada tazminat ve nafaka yönünden verilen kararlar kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın kabulü sebebiyle birleşen davacı erkek lehine yargılama giderleri ile vekâlet ücretine" dair karar verilmiştir....
DAVA Davacı- davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, erkek lehine 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı- davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kusurlu olduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını belirterek tarafların öncelikle zina hukuki sebebiyle olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar için ayrı ayrı aylık 1.250,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına, nafakalara ÜFE oranında artış uygulanmasına, kadın lehine 350.000,00 TL maddî ve 350.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. III....
davalıya kusur olarak yüklenemeyeceği, bu nedenle kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davasının, kadın tarafından davalının boşanma dava tarihinden önce gerçekleşmiş, affedilmemiş ya da hoşgörü ile karşılanmamış kusuru bulunduğunu ispat edebildiğinden bahsedilemeyeceğinden reddine karar verildiği, karşı dava dilekçesinin harcı yatırılmak suretiyle verilmiş ise de, karşı dava dilekçesinde boşanma talebi olmaksızın boşanmaya bağlı velâyet, maddî ve manevî tazminat talep edildiği, oysa ki ortak çocukların velâyeti ve tazminat taleplerinin boşanma davasından bağımsız olarak talep edilemeyeceği, bu nedenle karşı davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verildiği gerekçesi ile asıl davanın reddine, ortak çocukların velâyetinin tedbiren anneye verilmesine, ortak çocuklar ile baba arasında tedbiren yatılı kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar için 01.04.2022 tarihli ara karar ile hükmolunan 500,00'er TL tedbir nafakasının, karar tarihinden itibaren...
nun 166/son maddesine dayalı olarak açılan davada boşanmaya karar verilebilmesi için davacı tarafın boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilip bu kararın kesinleştiğini ve bu kesinleşme tarihinden başlayarak 3 yıl geçmesi halinde her ne sebeple olursa olsun ortak hayatın yeniden kurulamamış olduğunu kanıtlaması gerekli ve yeterli olup; davalının kusurunun kanıtlanması gerekmez. Tarafların kusur durumu; boşanma kararı için değil; boşanmanın fer'i olan yoksulluk nafakası ile maddi-manevi tazminat talepleri bakımından değer taşır....
Taraflarca karşılıklı açılan ilk boşanma davasında, her iki tarafın davasının 03.05.2010 tarihinde reddedildiği ve onanarak 18.01.2012 tarihinde kesinleştiği, üç yıllık süre zarfında ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece kadına kendisine gelen cevapsız aramayı eşine söylemeyerek güven sarsıcı davranışta bulunduğu ve eşine karşı güvensiz olduğu kusur olarak yüklenilmiş ise de erkek güven sarsıcı davranış eylemine reddedilen boşanma davasından önce dayanmış olup, yine kadının erkeğe güven duymadığına dair tanık beyanları reddedilen boşanma davasından önce gerçekleşen eylemlere ilişkin olduğundan o olaylar sebebiyle artık kadına kusur yüklenemez. O halde mahkemece belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda erkek ağır kusurludur....