Eşin bulunduğu evde kumar oynayan da eşine ve çocuklarına zarar vermiş durumundadır. " şeklinde düzenlenmiş olup, (Türk ve ırak Hukukunda Genel Sebeplere Dayanılarak Boşanma ve Sunuçları 1. Baskı Sh111 Dr Muhsen Abdulkader Saleh) bu zarar nedeniyle ortak hayatın yeniden kurulamaması gerekmektedir. Zarar sadece fiziksel şiddet olarak değil, eşi küçümsemek ve aşağılamak şeklinde de olabilir....
KARŞI OY YAZISI Boşanma davasını terk edilen eş açabilir (TMK.m.164/1). Türk Medeni Kanunu terk eden eşi; evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk etmek veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmemek şeklinde tanımlamıştır. Türk Medeni Kanununun 164/1. maddesi "eşini terke zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş terk etmiş sayılır" düzenlemesini içermektedir. Dosya kapsamına göre davalı eş, davacı eşinden şiddet görmesi sebebiyle ortak konuttan ayrılmak zorunda kalmıştır. Şiddet gören eş, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla ortak konutu terk etmiş değildir. Davalı eş terk eden eş olarak kabul edilemez. Açıkladığım nedenlerden dolayı davacının davasının reddi gerektiği düşüncesindeyim. Bu sebeple değerli çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. 2-GKY/HA/EG...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin, başka bir erkekle ilişkisi olduğu, kadına fiziksel şiddet uyguladığı, tehdit ettiği, birlik görevlerini ihmal ettiği, kadının ise sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, ortak çocuk ... ile birlikte erkeğe fiziksel şiddet uyguladıkları, davalı-davacı erkek ile ortak çocuk ... arasında ceza kovuşturması olduğu ve husumet bulunması sebebiyle beyanlarının hükme esas alınmadığı, tüm bu hususların dosya kapsamından ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle; her iki davanın da kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuk ...'...
boşanma talepleri konusuz kalmıştır....
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı-karşı davalı erkek tarafından açılıp ret ile sonuçlanan ilk boşanma davasının 01/02/2011 tarihinde kesinleştiği, tarafların ilk boşanma davasının reddinden sonra ortak hayatı yeniden kurmak için bir araya gelmedikleri, ortak hayatın yeniden kurulamadığı, Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesi koşullarının açılan bu davada oluştuğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen duruma göre, davacı-karşı davalı erkeğin Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesine dayalı olarak açtığı boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ret hükmü kurulması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir....
Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilir (HMK md.353/1- b.2). (1) Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. (2) Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir (TMK md.166/1,2)....
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma İLK DERECE MAHKEMESİ : Tokat Aile Mahkemesi SAYISI : 2020/713 E., 2022/405 K. Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, erkeğin boşanma davasının ise reddine karar verilmiştir. Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı-karşı davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak yeniden bu yönden hüküm kurulmasına, davalı-karşı davacı kadın vekilinin diğer, davacı-karşı davalı erkek vekilinin ise tüm istinaf taleplerinin ise ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir....
durumları, gelir seviyeleri ve yaşantıları dikkate alınarak, boşanma dava tarihinden kararın kesinleşmesine kadar 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi uyarınca uygun miktarda tedbir nafakası ile boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren ortak çocuklar için uygun miktarda iştirak nafakası takdir edilmesi gerekirken bu yönde karar verilmemesinin toplanan tüm delillere usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile davalı kadın yararına dava tarihinden itibaren aylık 600,00 TL tedbir nafakasına, ortak çocuklar için dava tarihinden itibaren aylık 500,00'er TL tedbir ve 600,00'er TL iştirak nafakasına, istinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, kadın vekilinin sair istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından, kusur belirlemesi, tazminatların miktarı ve erkeğin davasının kabulü yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi işin evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir....
Terk edilen eş (TMK m. 164) diğerini yukarıda açıklanan kurallara uygun olarak ortak konuta çağırmakla yükümlüdür. Çünkü ortak hayat bunu zorunlu kılar (TMK m. 185/3). Bu itibarla, kanunda gösterilen (TMK m. 164) sürelerin başında tarafların kanuni koşullara uygun ortak konutunun olmadığı anlaşıldığından ihtar geçersiz olmakla, davanın reddi gerektiğinin düşünülmemesi doğru bulunmamıştır. Sonu ç: Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 10.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....