Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Maddesi uyarınca akıl hastalığı sebebiyle boşanma kararı verilebilmesi için gerekli olan hastalığının geçmesine olanak bulunup bulunmadığı ve bu hastalığının ortak hayatı davacı-davalı eş için çekilmez hale getirip getirmeyeceği hususunda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle rapor hüküm kurmaya yeterli değildir. O halde, mahkemece davalı-davacı kadının hastalığının geçmesine olanak bulunup bulunmadı ğının, hastalığın ortak hayatı davacı eş için çekilmez hale getirip getirmediğinin, davalı-davacıdaki mevcut hastalığın iyileşip iyileşmediğinin tespiti için Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesi Başkanlığı'ndan rapor aldırılması, bunun sonucuna ve dosya kapsamında tespit edilen diğer bulgulara göre asıl dava bakımından karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Terk sebebine dayalı boşanma davasının kabul edilebilmesi için, davalı eşin evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk etmesi ve usulüne uygun ihtar tebliğine rağmen haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmemiş olması zorunludur. Davalı dönmemekte haklı ise, terk sebebiyle boşanma kararı verilemez. (TMK.md.164) Davalının, davacı tarafından kayınvalidesi, kayınbabası ile birlikte oturduğu konuta davet edildiği, anlaşılmaktadır. Şu halde bu konut manevi yönden bağımsız kabul edilemez. Davalı kadın eve dönmemekte haklıdır. Davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde boşanmaya karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir....

    Davalı asil cevap dilekçesinde; yetkili mahkemenin Beylikova mahkemeleri olduğunu, davacının 2017 yılı Haziran ayında ortak çocuk Meryem'i de alarak ortak haneyi terk ettiğini, geri dönmediğini, taraf aileleri arasında bir takım tartışmalar yaşandığını, davacının ortak çocuk Meryem'i göstermediğini belirterek yetkisizlik kararı verilmesine ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

    Kanunda yer alan özel boşanma sebeplerinden biriyle açılmış bir boşanma davasında, bu özel sebebin yanında davacının da boşanmayı gerektirecek ağırlıkta bir kusuru ispatlanmış olsa bile; bu husus, karşı tarafça dava konusu yapılmamış ise artık özel sebebe dayalı boşanma kararı verilmesinde ve sonuçlarında dikkate alınamaz. Somut olayda davalının eyleminin Türk Medeni Kanununun 161. maddesinde yer alan boşanma sebebini oluşturduğunda duraksama yoktur. Özel boşanma sebebi ispatlanmıştır. Bu bakımdan, artık davalının dayanılan boşanma sebebini çürütmek amacıyla değil de, “davacının da kusurlu olduğunu" ispat etmeye yönelik gösterdiği deliller ve davacının kusuru dikkate alınmaz. Diğer bir ifade ile özel boşanma sebebine dayalı boşanma davalarında; evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle açılan boşanma davalarında olduğu gibi davacının kusurlu davranışlarının dikkate alınması suretiyle kusur kıyaslaması yapılamaz....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı eylemli ayrılık nedeni ile boşanma davası olup, anılan madde gereğince boşanma nedenlerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilmesi gerekir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden: davacı erkek tarafından... 1....

        Tüm bu anlatım karşısında davacı kadının ortak çocuk Hira Gül yönünden tedbir-iştirak, kendisi yönünden tedbir-yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat miktarlarına, davalı erkeğin ise ortak çocuk Recep İsa yönünden tedbir-iştirak nafakası ile ziynetlerin reddi sebebiyle nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkin istinaf başvurularının kabulüne, kararın 3, 4, 5, 6 ve 14 nolu bendlerinin kaldırılmasına, tarafların sair istinaf başvurularının ise esastan reddine yönelik aşağıdaki karar tesis edilmiştir. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; A)Davacı kadının ortak çocuk Hira Gül yönünden tedbir-iştirak, kendisi yönünden tedbir-yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat miktarlarına, davalı erkeğin ise ortak çocuk Recep İsa yönünden tedbir-iştirak nafakası ile ziynetlerin reddi sebebiyle nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkin istinaf başvurularının HMK'nin 353/1- b/2 maddesi uyarınca KABULÜ ile ÇANKIRI 1....

        Temyiz Sebepleri Davalı erkek temyiz dilekçesinde; tarafların arasında geçimsizlik bulunmadığını, kadının ailesinin baskısı altında boşanma davası açtığını, iddialarını ispat edemediği halde davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, ergin olmayan ortak çocukların babalarının yanında kalıyor olmaları nedeniyle velâyetlerinin annelerine verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kadının kabul edilen davası ve velâyet yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kadının davasının kabulüne ilişkin şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, ortak çocukların velâyetinin ebeveynlerden hangisine verilmesinin çocukların üstün menfaatlerine uygun olduğu noktasında toplanmaktadır. 2....

          DAVA Davacı-karşı davalı erkek vekili dava ve cevaba cevap (karşı davaya cevap) dilekçelerinde özetle; tarafların 2014 yılında evlendiğini, bu evlilikten ortak çocukları olduğunu, kadının, ekonomik, duygusal, sosyal ve cinsel şiddet uyguladığını, birlik görevini ihmal ettiğini, yatağını ayırdığını, hakaret ve tehdit ettiğini, erkeğin ailesine kötü davrandığını, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine ve kadının annesinin erkeği aşağılamasına sessiz kaldığını, karşı dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek asıl davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, karşı davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 750,00 TL tedbir nafakası, 750,00 TL iştirak nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....

            DAVA Davacı kadın dava dilekçesinde özetle; tarafların 1992 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocuklarının olduğunu, erkeğin, kadına sürekli fiziksel şiddet uyguladığını, birlik görevini ihmâl ettiğini, iddia ederek davanın kabulü ile evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakası, 50.000,00 TL maddî tazminat 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı erkek cevap dilekçesinde özetle; boşanmak istemediğini, kadının, üç yıl önce ortak konutu terk ettiğini, intihara teşebbüs ettiğini, sadakat yükümlülüğünü ihlâl ettiğini iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. III....

              , anlaşmalı boşanma protokolünün taraflar arasında bir sözleşme niteliğinde olduğunu, mahkemece hakkın kötüye kullanılması halinde protokolün kaldırılabileceğini, eldeki davada davalının, davacının eniştesi sebebiyle protokole ikna edildiği göz önüne alındığında, kişinin kendi uyandırdığı güvene aykırı davranışta bulunarak sebepsiz zenginleşme ve intikam duygularını adalet yoluyla tatmin etmesine izin verilmesinin kabul edilemeyeceğini, anlaşmalı boşanma da gerçek iradenin boşanmak ve eşe tazminat ödemek olmadığının davalı tanıklarınca ispat edildiğini, davacı tanıkları ile davalı arasında husumet bulunduğunu, gerçekte davacı ve davalının ortak iradesiyle aile birliğini ekonomik olarak koruma amacına yönelik düzenlenen protokolde ortak muvazaa kastıyla hareket eden tarafların hangisinin muvazaa eyleminin korunmasına karar verilebileceğini, bir hakkın kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumadığını, netice itibariyle protokolün taraflar arası bir sözleşme olup, mahkemece ortak ve gerçek...

              UYAP Entegrasyonu