Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, günün ekonomik koşulları, nafakanın niteliği, ortak çocukların yaşları ve ihtiyaçları, tarafların boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası ile maddî tazminat ve manevî tazminat ile ortak çocuklar yararına takdir olunan iştirak nafakası miktarlarının az olduğu gerekçesiyle kadın vekilinin, tazminatların ve nafakaların miktarlarına yönelik istinaf itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün bu yönlerden kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle; kadın yararına aylık 1.250,00 TL yoksulluk nafakası, 50.000,00 TL maddî tazminat, 40.000,00 TL manevî tazminat ile ortak çocuklar yararına aylık ayrı ayrı 750,00 TL iştirak nafakasına,...

    Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece davacı erkeğin zina (TMK.m.161) hukuksal sebebine dayalı boşanma talebinin reddine karar verilmiş ise de toplanan delillerden, davalı kadının ortak konuttan ayrılarak bir süre bir başka erkekle birlikte yaşadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece de kadının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı sabit kabul edilmiştir. Kadının, bir başka erkekle birlikte yaşaması zinanın varlığına delalet eder. Bu durumda kadının zinası ispatlanmış olup Türk Medeni Kanunu'nun 161. maddesi koşulları oluşmuştur. Gerçekleşen bu durum karşısında tarafların zina hukuki (TMK m. 161) sebebiyle boşanmalarına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davacının zina (TMK m. 161) hukuksal sebebine dayalı boşanma talebinin reddine karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....

      ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ TARİHİ : 11/03/2022 NUMARASI : 2022/34 ESAS, 2022/113 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma KARAR : İlk derece mahkemesince verilen karara karşı taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İDDİA Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kocanın müvekkilini tehdit etmesi sebebiyle yürütülen ceza kovuşturmasında müvekkilinin şikayetinden vazgeçmesi sebebiyle davanın düştüğünü, müvekkilinin ortak konuta döndüğünü ancak davalı kocanın ortak konuta gelmediğini, taraflar arasında karı koca ilişkisinin tesis olunamadığını, kadının baba evine sığınmak zorunda kaldığını, çocukların müvekkiline gösterilmediğini ve kocanın başka bir kadınla birliktelik yaşadığını belirterek evlilik birliğinin temelinden...

      Davalı tarafın istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü yetki itirazının, cevap dilekçesinde bu yönde bir ilk itirazın bulunmaması sebebiyle istinaf aşamasında dinlenme olanağı yoktur. Toplanan delillerden tarafların 27/06/2011 tarihinde ikinci kez evlendikleri, önce davacı, akabinde davalı tarafından açılan boşanma davalarının İzmir 12. Aile Mahkemesinin 2015/601 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılaması sonunda 02/04/2018 tarih, 2018/230 Esas sayılı kararıyla kadının davasının açılmamış sayılmasına, erkeğin davasının feragat sebebiyle reddine karar verildiği, tarafların fiilen ayrı yaşadıkları, daha önce görülen boşanma dava dosyasının kapsamı ve dinlenen davacı tanıklarından ortak çocuğun beyanına göre davacının ortak konuttan ayrılmakta ve davacıdan ayrı yaşamakta haklılık iddiasının sabit olduğu, anlaşılmaktadır....

      tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, kişilik haklarına yapılan saldırı dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğu gerekçesiyle kadının iştirak ve yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarına yönelik istinaf taleplerinin kabulüne, gerekçe değiştiğinden yeniden hüküm kurulması zorunlu hale geldiğinden İlk Derece Mahkemesi kararının tamamının kaldırılmasına, davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 162 nci ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar için tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla dava tarihinden 12.01.2021 tarihine kadar ayrı ayrı aylık 600,00 TL, 12.01.2021 tarihinden boşanma hükmü kesinleşinceye kadar ayrı ayrı aylık 650,00 TL tedbir nafakasına, boşanma hükmü kesinleştikten sonra ayrı ayrı...

        , bu karardan sonra davalının müşterek haneye dönmediğini ve ortak yaşamın yeniden kurulmadığını, davacının mahkememizin 2017/234 esas sayılı dosyasında evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma davası açtığını, ancak davanın süre yönünden reddine karar verildiğini, davacının polis gazisi olduğunu, bakıma muhtaç olduğunu, mahkememizin 2013/262- 2014/196 sayılı kararının kesinleşmesinin üzerinden 3 yıldan fazla süre geçmesi ve ortak yaşamın yeniden kurulamaması sebebiyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini istemiştir....

        O halde davalı babanın da ortak çocuklar üzerindeki velayetinin kaldırılmasına karar verilmesi ve ayrıca velayetin kaldırılmasının hükümde adı yazılı olan mevcut ortak çocuklarla sınırlı olduğunun belirtilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK m.438/7). SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple, gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 2. bendine ‘'Davacı ...'...

          taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut olduğu, olayların akışı karşısında erkeğin dava açmakta haklı bulunduğu bu sebeple boşanma davasının kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile erkeğin birleşen boşanma davasının reddinin doğru olmadığı" şeklindeki gerekçeyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir....

            İlk derece mahkemesinin 14.09.2017 tarihli kararıyla tarafların boşanmalarına hükmedilmiş, boşanma hükmü taraflarca istinaf edilmeksizin bölge adliye mahkemesinin 09.01.2018 tarihli kaldırma kararı öncesinde kesinleşmiştir. O halde boşanma hükmünün kesinleştiği nazara alındığında boşanma konusunda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığı karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine hükmedilmesi doğru görülmeyip bozmayı gerektirmiştir. 2-Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz (TMK m. 175). Toplanan delillerle, her iki tarafın da kusursuz olduğu, davacı kadının her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir....

              DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Asıl dava; ayrı yaşamakta haklılıktan kaynaklı önlem nafakası (TMK.nun 197. mad.) davası, birleşen dava ise; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma (TMK.nun 166/1. mad.) davasıdır. İlk derece mahkemesince verilen karara davacı-birleşen dava davalısı vekili süresinde istinaf talebinde bulunmuştur. Mahkememizce; re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan (HMK.nun 355. maddesi) inceleme sonucunda; Dairemizce; re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller yönünden yapılan inceleme neticesinde; Asıl dava önlem nafakası davası, birleşen dava ise evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma (TMK.nun 166/1. mad.) davasıdır. TMK.nun 197. maddesine göre, eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkında sahiptir....

              UYAP Entegrasyonu