Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

reddedilerek 11/04/2013 tarihinde kesinleştiğini, bu karardan sonra tarafların 3 yıl geçmiş olmasına rağmen bir araya gelemediklerini, ortak hayatın yeniden kurulamadığını belirterek tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir....

DAVA Davacı erkek dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; tarafların 1986 yılında evlendiğini, bu evlilikten ortak çocuklarının olduğunu, tarafların 15 yıldır ayrı yaşadıklarını, davalı kadın aleyhine 2002 ve 2014 yıllarında boşanma davaları açtığını, ancak davaların reddedildiğini, 2002 yılında açılan ve ret ile sonuçlanan dosyanın 28.12.2015 tarihinde kesinleştiğini, taraflar arasında ortak hayatın bir daha kurulamadığını iddia ederek davanın kabulü ile tarafların eylemli ayrılık hukuki sebebiyle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....

    Davalı-karşı davacı kadının boşanma davasından feragat etmesi sebebiyle davacı-karşı davalı erkekten kaynaklanan kusurlu davranışları affettiğinin kabulü gerekir. Bu sebeple eldeki boşanma davasında davacı-karşı davalı erkeğe kusur yüklenemez. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerle; davalı-karşı davacı kadının ortak çocukların babalarına karşı olumsuz tavır ve davranışlar göstermeleri konusunda etkilediği, ortak çocuklardan kızlarının nişan töreni konusunda eşine bilgi vermediği, eşinin ailesine karşı olumsuz tutum ve davranışlar sergilediği, onlara hakaret ettiği ve muska yaptırmak istediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı-karşı davalı erkek dava açmakta haklıdır....

      DAVA Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2015 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocukları olduğunu, kadının, birlik görevlerini ihmâl ettiğini, hakaret ettiğini, duygusal şiddet uyguladığını, kıskanç olduğunu, ortak çocuğa fiziksel şiddet uyguladığını, iddia ederek asıl davanın kabulü ile evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....

        ın açmış olduğu boşanma davası sebebiyle tebligatların müşteki ...’ın kardeşleri olan sanık ... ve temyiz dışı sanık ...'na ulaştığı, bunun üzerine sanık ...’nin kardeşi olan temyiz dışı sanık ... ile boşanma davasını konuşmak üzere müşteki ...'ın evine gittikleri, bu evde müşteki...'ın kaynanası katılan ... ve kayın biraderi katılan sanık ...'ın da bulunduğu, burada boşanma davası nedeniye tarafların tartışmaya başladıkları, sanığın, katılanlar ..., ... ve katılan sanık ...’a hakaret ettiğinin iddia edildiği olayda; İddianamede sanık hakkında, katılanlar ...'a ve ...'a yönelik “Siz şerefsizsiniz, adam olsaydınız geçim yapardınız" şeklinde sözler söylediği iddiasıyla hakaret suçundan kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonunda hüküm fıkrasının 2.maddesinde “2-Sanık ... hakkında müştekiler ... ve ...'...

          KARŞI OY YAZISI Ortak hayatın kurulmasından kaçınarak, ayrılık kararına istinaden boşanma hükmünü elde eden davacı kusurludur. 174/1. gereğince davalı yararına uygun miktarda maddi tazminat takdiri gerekir. Bu yönden onama kararına katılmıyorum....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı, dava dilekçesinde eşi aleyhine daha önce açtığı boşanma davasının reddedildiğini, kararın 12.04.2010 tarihinde kesinleştiğini, aradan geçen süre zarfında bir araya gelmediklerini, üç yıl geçmesine rağmen ortak hayatın tekrar kurulamadığını ileri sürdüğüne göre, dava Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesine dayanmaktadır. Toplanan delillerin Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesi çerçevesinde değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hatalı nitelendirme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....

              ın rızası hilafına şifreyi kırarak erişimde bulunmadığı, katılan ... ile sanık evli iken ortak kullandıkları internetteki facebook sayfasına sanığın bildiği şifre ile girdiği, hukuka aykırı bir erişim bulunmadığı, sanığa atılı bilişim sistemine girme suçunun sabit olmadığı, sanığa atılı özel hayatın gizliliğini ihlal suçu yönünden ise, katılanların internette facebook üzerinden yaptıkları haberleşme içeriklerinin ifşası nedeniyle sanığa atılı suçun sübutu halinde özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu değil TCK'nın 132/2. maddesine uyan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu oluşturacağı ancak görüşme kayıtlarını üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ve delil ileri sürülmeyen sanığın, boşanma davasındaki, katılan ...'...

                DAVA Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 05.09.2013 tarihinde evlendiğini, tarafların ergin olmayan bir ortak çocuklarının olduğunu, erkeğin, kadına sürekli olarak hakaret ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını ve ortak konutun eşyalarına zarar verdiğini, birlik görevlerini ihmâl ettiğini, hastalığı ile ilgilenmediğini iddia ederek evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesini talep ve dava etmiştir....

                  İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin 25.02.2022 tarihli ve 2018/726 Esas, 2020/106 karar sayılı kararıyla; erkeğin birlik görevlerini ihmal eylemi ile taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede, birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu, olayların akışı karşısında kadının dava açmakta haklı olduğu, bunun yanında eylemli ayrılık nedeni ile boşanma davasında boşanma nedenlerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilmesi gerektiği, ilk davanın ret nedeninin önemli olmadığı gibi ortak hayatın yeniden kurulamamasının nedeninin de bir önemi bulunmadığı, taraflar arasında ret ile sonuçlanan boşanma dosyasının kesinleştiği 30.06.2008 tarihinden sonra taraflar arasında ortak hayatın yeniden kurulamamış olduğuna...

                    UYAP Entegrasyonu