Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DAVA Davacı-karşı davalı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; davacı erkek tarafından daha önce açılan boşanma davasının reddedildiğini ve kesinleştiğini, ortak hayatın yeniden kurulamadığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun)166 ncı maddesinin dördüncü ve birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....

    yeniden esas hakkında hüküm tesisine, kadın yararına 30.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata; ziynet alacağı davası ayrı bir dava olup bu davada yapıldığı anlaşılan 250,00 TL kuyumcu bilirkişi ücreti ile 11,00 TL elektronik tebligat giderinin davanın reddi sebebiyle kadın üzerinde bırakılması gerekirken, kadının kabul edilen boşanma davası kapsamında değerlendirilip erkekten tahsiline karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle erkeğin bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulü ile hükmün düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili kısmı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm tesisine, karşı boşanma davasında kadın tarafından yapılan 978,15 TL yargılama giderinin erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiş; kadın tanığı ...'...

      Ortak çocukların yaşı, ihtiyaçları ve giderleri ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak, boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren aşağıda gösterilen miktarlarda iştirak nafakalarına hükmedilmesi gerekmiştir. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. (TMK m. 175) Toplanan delillerden, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kadının ağır kusurlu olmadığı açık ise de tarafların gelirlerinin denk olduğu, kadının düzenli ve sabit gelirinin bulunduğu anlaşılmış olmakla, Türk Medeni Kanununun 175. maddesindeki koşulların gerçekleşmemesi sebebiyle kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerekli görülmüştür....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; asıl dava yönünden taraflar arasındaki önceki boşanma davasının reddinden sonra 3 yıl süreyle ortak hayatın kurulamaması gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile tarafların TMK 166/4 maddesi uyarınca boşanmalarına, davacı erkeğin yoksulluk nafakası, maddi-manevi tazminat talebi olmadığından bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davada erkeğin eşi dışında başka kadınlarla birlikte yaşaması ve çocuk sahibi olması, ret ile sonuçlanan ilk davadan sonra birlikte yaşamaktan kaçınması ve boşanma sebebi yaratması sebebi ile ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle birleşen davanın kabulü ile tarafların TMK 166/1 maddesi uyarınca boşanmalarına, müşterek çocukların velayetinin anneye verilmesine, baba ile şahsi ilişki kurulmasına, çocuklar için 700,00'er TL tedbir-iştirak nafakasına, kadın için 1.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına, kadın için 25.000,00 TL maddi-20.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiştir...

      İstinaf incelemesini yapan bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; davacı-davalı erkeğin istinaf talebinin kabulüyle, davalı-davacı kadının, davacı-davalı erkeğe hakaret ettiği az da olsa kusurunun bulunduğu, davacı-davalı erkeğin kadının bu kusurlu davranışını affetmediği, erkeğin davranışının barışma girişimi olarak nitelendirilebileceği, gerçekleşen bu durum karşısında davacı-davalı erkeğin boşanma davasının da kabulünün gerektiği ancak kadının davasında verilen boşanma kararının istinaf edilmemesi nedeniyle kesinleştiği boşanma davasının konusuz kaldığı, erkeğin boşanma davası ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği, erkeğin ağır kusurlu olması sebebiyle tazminat taleplerinin reddine, davalı-davacı kadın yararına hükmedilen maddi tazminat miktarının fazla olduğuna ve kadın lehine 16.000,00 maddi tazminatın davalı-davacıdan alınarak davalı-davacıya verilmesine, şartları oluşmadığından kadın lehine hükmedilen yoksulluk...

        davalının boşanma kararı sonrası tarafların ortak kararı ile kendine yeni bir ev kurarak müşterek ikametgahtan ayrıldığını, davalının, müvekkilini başkalarının yanında küçük düşürdüğünü, küçümsediğini ve çirkin sözlerle onu sayısız kere kırdığını, tarafların artık müşterek evlilik hayatını idame edemedikleri ve aralarında yalnızca soyut bir akit kaldığını, davalı taraftan nafaka, maddi ve manevi tazminat da talep etmediklerini belirterek müvekkili ile davalının şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir....

        İHTARTERK NEDENİYLE BOŞANMA 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 164 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda, mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, davalı eşe 15.09.2006 tarihinde tebliğ edilen 2006/46 değişik iş sayılı ihtar kararına dayanılarak açılan terk sebebiyle boşanma isteğine iliş-kindir. Davacı tarafından, aynı ihtar kararına dayanılarak 09.11.2006 tarihinde açılan terk sebebine dayanan 2006/811 esas sayılı boşanma davası, "iki aylık eve dönüş süresi dolmadan açıldığından" bahisle, 26.12.2006 tarihinde reddedilmiştir. Aleyhinde boşanma davası açılmış olan eş, dava süresince ayrı yaşamakta ve eve dönmemekte haklıdır. Bu süre zarfında Türk Medeni Kanunu'nun 164. maddesi kapsamında bir terkin varlığından ve haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmemekten bahsedilemez....

          İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin boşanma davasının fiili ayrılık sebebine, kadının boşanma davasının da zina ve fiili ayrılık sebebine dayalı olarak açıldığı, erkek tarafından işbu davadan önce açılan boşanma davasının reddedildiği, kararın kesinleştiği 30.06.2015 tarihinden bu davanın açılma tarihine kadar üç yıldan fazla bir zaman geçtiği halde taraflar arasında evlilik birliğinin yeniden tesisi amacıyla ortak yaşamın kurulmadığı, fiili ayrılık nedeniyle boşanma kararı verilebilmesinin yasal koşullarının bulunduğu; dosya kapsamındaki tanık beyanları ve nüfus kaydına göre, erkeğin başka bir kadından 2016 yılı doğumlu bir çocuğunun olduğu, erkeğin anne ve babasının beyanından erkeğin diğer kadınla yaşamaya devam ettiğinin anlaşılması nedeniyle, temadi eden eylem için zina sebebiyle boşanma kararı verilebilmesi için gerekli hak düşürücü sürenin geçmemiş olduğu; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda reddedilen ilk boşanma...

            Asliye Hukuk Mahkemesinde boşanma davası açıldığını, bu davanın kadının feragati sebebiyle ret ile sonuçlandığını, kararın 16.02.2015 tarihinde kesinleştiğini, ortak hayatın yeniden kurulamadığını, bir diğer boşanma gerekçesi olarak da tarafların 2011 yılında evlenmiş olmalarına rağmen aynı evi paylaştıkları toplam sürenin 5-6 ay arasında olduğunu, geri kalan zamanlarda erkeğin hep cezaevinde olduğunu, kesinleşen cezalarından dolayı 13 yıl daha cezaevinde kalacağını, erkeğin sahtecilik, dolandırıcılık gibi bir çok yüz kızartıcı suçlar işlediğini, erkeğin cezaevine girdikten sonra kadına karşı tehdit içeren mektuplar gönderdiğini ileri sürerek tarafların öncelikle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca, olmadığı takdirde 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ... için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....

              Ret kararının kesinleşmesinden başlayarak geçen üç yıl zarfında ortak hayatın yeniden kurulmuş olduğunun kabul edilebilmesi için, tarafların bu amaçla bir araya gelmiş ve birlikte yaşamış olmaları, evlilik birliğinin amacına uygun olarak tesis edilmiş olması, bu hususların delilerle ispatlanmış bulunması gerekir....

              UYAP Entegrasyonu