Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

CEVAP Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap, karşı dava ve karşı davada sunduğu cevaba cevap dilekçelerinde özetle; asıl davada ileri sürülen vakaların gerçeği yansıtmadığını, delil olarak sunulan gizli kamera ve ses kayıtlarının hukuka aykırı olarak elde edildiğini ve delil olarak hükme esas alınamayacağını, erkeğin, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, birlik görevlerini ihmal ettiğini, kadının bilgisi dışında ortak konuta, kadının aracına ses kayıt cihazı, gizli kamera kaydı ve telefonuna casus program yerleştirdiğini, özel hayatın gizliliğini ihlâl ettiğini, kadını tehdit ettiğini, psikolojik rahatsızlığı olduğunu, kadına haksız ithamlarda bulunduğunu, hakaret ettiğini, iddia ederek karşı davanın kabulü ile evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle tarafların boşanmalarına, asıl davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 750,00 TL tedbir nafakası, 750,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, 1.000,00...

    ye gelerek ortak hayatın tesisini sağlamak için herhangi bir girişimde bulunmadığı, taraflar arasında müşterek hayatın kurulamamasında davacının ağır kusurlu olduğu davalının boşanma davasına itirazının da hakkın kötüye kullanılması kapsamında kalmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. B....

      KARŞI DAVA; Davalı karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle;Dava dilekçesindeki beyanların yalan olduğunu, davacının babasının vefati üzerine 2010 yılında davalı eşini Almanya'da bırakarak Tükiyeye döndüğünü, evlilik birliğinin kocaya yüklediği vecibeleri yerine getirmeden Türkiyede kendince bir hayat sürmeye başladığını, bu nedenle ağır kusurlu tarafın davacı olduğunu ve boşanma davası açmaya hakkı olmadığını, davacının yeni bir birliktelik ve evlilik yapma hazırlığında olduğunu, açıklanan nedenlerle fazalaya ilişkin ve sair tüm dava talep hakları ve beyan hakkı saklı kalmak kaydıyla davacının davasının reddine, karşı davanın kabulüne ve evlilik birliğinin sarsılması, müşterek hayatın yeniden kurulamaması nedeniyle tarafların boşanmalarına, davalı için aylık 5.000,00 TL tedbir kararın kesinleşmesi ile yoksulluk nafakasının davacıdan alınarak müvekkiline verilmesine, 250.000,00 TL maddi 250.000,00 manevi tazminatın davacıdan yasal faizi ile alınarak müvekkiline verilmesine...

      Evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davasında af niteliğinde davranışlar gerçekleşmişse, artık bu davranışlar boşanma hükmüne esas alınamaz. Boşanma davalarında af olgusunun gerçekleştiğinin kabul edilebilmesi için öncelikle bu yönde bir iddia ve bu iddianın; kayıtsız şartsız bir irade beyanı, eğer yoksa en azından affı gösterir nitelikte tutum ve davranış ile ispatlanmış olması gerekmektedir. Genel bir ifadeyle af niteliğinde sayılabilecek davranışlar; barışmış olmak, af iradesini göstermek, hoşgörü ile karşılamak ve olaylara rağmen birliği sürdürmek şeklinde ifade edilebilir. Eşlerin evlilik birliğini kurtarmak maksadıyla birliğin devamı yönünde iyi niyetli girişim ve barış müzakerelerinin boşanma davalarında af niteliğinde sayılamayacağı kuşkusuzdur. Boşanmaya sebep olan olayların hoşgörü ile karşılanması nedeniyle af gerçekleşmeli ve bunun sonucunda da; tarafların yeniden birlikte olmaları yani ortak hayatın yeniden kurulmuş olması gereklidir. 23....

        Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hale gelmesi üzerine de yukarıdaki istemlerde bulunabilir (TMK.nun 197/3.mad.). TMK.nun 166/1. maddesinde "Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmış olarsa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir." denilmektedir. Davacı-birleşen dava davalısı kadının gerek evlenme tarihinde gerekse bu tarih sonrasında hukuki ehliyete haiz olmaması nedeniyle Sulh Hukuk Mahkemesinin kararı ile kısıtlandığı dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Mevcut durum nedeniyle davacı-birleşen dava davalısı kadının davranışlarının iradi olduğundan, dolayısıyla kusurunun varlığından söz edilemez. Bu durum her iki dava yönünden önemli bir unsurdur....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi uyarınca fiili ayrılık boşanma hukuki sebebine dayalı olarak açılmıştır. Mahkemece, feragat nedeniyle verilen ret kararının kesinleşmesinden itibaren 3 yıllık fiili ayrılık süresinin geçtiğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacının daha önce açtığı boşanma davası feragat sebebiyle reddedilmiş, feragat tarihinden sonra tarafların barıştığı, yaklaşık 87 gün birlikte yaşamaya devam ettikleri, sonrasında yeniden ayrıldıkları anlaşılmaktadır. Bu durumda, önceki boşanma davasının feragatle sonuçlanmasından sonra ortak hayat yeniden kurulmuş olmakla, davada Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde aranan koşullar oluşmamıştır....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ:Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalının gerçekleşen kusurlu davranışı boşanma sebebi oluşturmakla birlikte, ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı dikkate alınarak ayrılık kararı verilmiş bulunmasına göre, davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazları ile davalının davanın reddi gerektiği yönündeki temyiz itirazları ve diğer yönlere ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna ve 103.50'şer TL. temyiz başvuru harçları peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar...

            de taraflar arasındaki geçimsizliğe şahit olmadıkları, taraflar arasındaki geçimsizliğe dair görgüye dayalı bir bilgilerinin bulunmadığı, bu sebeple davacının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında herhangi bir kusurunun bulunduğunun ispatlanamadığı, dinlenen davacı tanıklarının beyanlarından ve davacı tarafça dosyaya sunulan mesaj kayıtlarından davalının herhangi bir sebep olmadan müşterek konuttan ayrıldığı, davalının davacının annesi ve davacıya karşı küfür, hakaret ve tehdit içerikli söylemlerde bulunduğunun sabit olması sebebiyle taraflar arasındaki evlilik birliğinin ortak hayatın devamı kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığı, bunda davalının tam kusurlu, davacının ise kusursuz olduğu kanaatine varılarak tarafların boşanmalarına karar verilmiştir." şeklindeki gerekçesi ile; "Davanın KABULÜ İLE; tarafların TMK'nın 166/1 Maddesi gereğince BOŞANMALARINA, Müşterek çocuklar olan T.C. kimlik numaralı Eşref Buğra CAN'ın velayetinin davalı anne üzerinde BIRAKILMASINA...

            davalının yanına gidip geldiğini, tarafların davacının ailesinden olan cenazeye birlikte gittiklerini beyan ettiği , bu halde davacı tanık beyanlarının daha genel olduğu, davalı tanık anlatımlarının ayrıntılı olduğu, davacının ayrı bir evi olduğunun taraflarca kabul edildiği, ancak buna rağmen davacının davalının evine gelip gittiği, tarafların eş olarak sorumlulukların kısmen de olsa devam ettirdiği, keza ortak hayatın hiçbir şekilde yeniden kurulamadığının ispatının davacı taraf üzerinde olduğu, davacının bu iddiasını ispat edemediği, davacı tanığı Harun’un davacının, davalının evine geldiğini , gece kalıp kalmadığını bilmediğini beyan ettiği, bu halde tanık beyanlarının yeterli olmadığı, tarafların ortak hayatının tamamen bitmiş olduğunun ispat edilemediği aksine davacının davalı ile eş olarak görüşmeye devam ettiği anlaşılmakla davanın reddine" karar verilmiştir....

            Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır. Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir....

            UYAP Entegrasyonu