Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 6.903,50 TL katılma bedelinin boşanma davasının açıldığı 14.07.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin isteğin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, her iki taraf vekilince temyiz edilmiştir. Taraflar 22.10.1993 tarihinde evlenmişler, 14.07.2004 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle mal rejimi sona ermiştir (TMK.nun 225/2.m). Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar “mal ayrılığı”(743. Sayılı TKM.nin 170.m.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise yasal “edinilmiş mallara katılma rejimi” geçerlidir (TMK.nun 202, 4722 sayılı Yasanın 10.m.). Dosya arasındaki belgelere göre, davalı ..., mal ayrılığının geçerli olduğu 06.05.1995 tarihinde S.S.......
Davalı ... vekili, davacı asılın boşanma davasında mal rejiminden kaynaklanan alacak talebinden feragat ettiğini belirterek, açılan davanın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, esasa yönelik ise davacının katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, ... 2. Aile Mahkemesi'nin boşanma dosyasında ...'ın duruşmada alınan beyanında ''nafaka, tazminat ve mal rejiminden kaynaklanan hak talep etmediğini'' beyan ettiği, her ne kadar sonraki celse bu beyanını geri aldığını beyan etmiş ise de 6100 sayılı HMK'nun madde 311 gereğince feragatin kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı, feragatin iptali için irade bozukluğu gibi bir iddianın da bulunmadığı görülmekle davacının davasının boşanma davasında vaki olan feragat sebebi ile reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. ... 2....
Eşler arasında başka mal rejimi seçilmediğinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM'nin 170.m.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar (TMK'nun 225/2.m.) yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK'nun 202.m.). Dava konusu edilen 5875 ada 3 parsel numaralı taşınmazdaki 10 numaralı bağımsız bölüm 06.03.2008 tarihinde satış yolu ile davalı adına tescil edilmiştir. Tüm dosya kapsamı ve evrakların incelenmesinden; taraflar arasında evliliğin mali sonuçlarına ilişkin düzenlenen 20.09.2010 tarihli protokol hükümlerinin boşanmaya karar veren hakim tarafından tasdik edilip boşanmanın eki haline getirilmediği anlaşılmaktadır. Bu şekilde gerçekleşen boşanma anlaşmaları (sözleşmeleri) hakim tasdiki şartına bağlı bir sözleşme niteliğinde olduğundan şart gerçekleşmediğinde hukuki bir sonuç doğurmaz....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminin Tasfiyesi ... ile ... aralarındaki mal rejiminin tasfiyesi davasının reddine dair ... 6. Aile Mahkemesi'nden verilen ... gün ve ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... vekili, evlilik birliği içerisinde edinilen taşınmaz yönünden mal rejiminin tasfiyesi ile alacağın davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, taraflar arasında görülen boşanma davasında davacının maddi ve manevi tazminat, nafaka, eşya talebinin olmadığına ilişkin beyanının mal rejiminin tasfiyesinide kapsadığı ve mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğu ve bu beyana rağmen açılan iş bu davanın TMK'nun 2. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK m. 222). Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır. Somut olaya gelince; eşler, 12.10.1994 tarihinde evlenmiş, 08.10.2012 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM m. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202/1)....
Taraflar 25.05.1995 tarihinde evlenmişler, 10.11.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin karar verilmiş ise de dosya kapsamına göre karar temyiz edilmekle henüz kesinleşmemiştir. Dava konusu 5054 ada 1 parsel 1 numaralı bağımsız bölüm 25.12.1998 tarihinde, 1991 ada 1 parsel 5 numaralı bağımsız bölüm 28.12. 2007 tarihinde ve...plaka sayılı araç 02.01.2008 tarihinde davalı adına tescil edilmiştir. Taraflar arasındaki mal rejimi TMK 225/ 2. maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermekte olup mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkı boşanma dava tarihi itibariyle doğar. Ancak bu hakkın kullanılabilmesi ve tasfiyeye karar verilebilmesi için boşanma davasının olumlu sonuçlanarak kesinleşmesi gerekir. Somut olayda taraflar arasında devam eden boşanma davası bulunduğu saptanmış olup bu boşanma davasının açılmasıyla davacının mal rejiminden kaynaklanan alacak hakkı doğmuştur....
Doktrinde ağırlıklı görüş; boşanma davasının açıldığı tarihte eşler arasında mal rejimi sona erdiğine göre zamanaşımının başlangıç tarihi boşanma dava tarihi olduğu yönündedir. Ne var ki, 6098 sayılı TBK'nun 153/1. fıkrasının 3. bendine göre, "Evlilik devam ettiği sürece, eşlerin diğerinden olan alacakları için zamanaşımı işlemezse başlamaz, başlamışsa durur" açık hükmü karşısında, zamanaşımının başlangıç tarihi boşanma dava tarihi kabul edilse dahi, duran veya işlemeyen zamanaşımı boşanma kararının kesinleştiği tarihte işlemeye başlayacağından, doğal olarak zamanaşımının başlangıç tarihinin boşanma kararının kesinleştiği tarih olduğunun kabulü daha uygun görülmektedir. Mahkemece davanın zamanaşımı süresi içinde açıldığı gözetilerek iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin toplanarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir....
Katılma alacağına ilişkin talebin, mal rejiminin sona ermesi halinde görüleceği, rejim sona ermedikçe bu talebin incelenmesinin ve tasfiyeye gidilmesinin mümkün olmadığı, taraflar arasında açılan boşanma davası sonucunda verilen hükmün henüz kesinleşmediği, mal rejiminin sona ermediği ve katılma alacağına ilişkin talebin boşanma kararı kesinleşmeden inceleme olanağı olmadığı hususları göz önüne alınarak, katılma alacağına ilişkin talebin tefrik edilip, boşanma davasının neticesinin beklenmesi ve hasıl olacak sonucuna göre hüküm tesis edilmesi gerekirken katılma alacağının boşanma davasının fer'isi niteliğinde olduğu gerekçesiyle talebin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır....
Aile Mahkemesi'nden verilen 12.11.2013 gün ve 438/1030 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderacatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, Hollanda Breda Mahkemesi'nde 2004 yılı Kasım ayında açıldığı anlaşılan boşanma davası sonucu tarafların boşanmalarına karar verilmiş bulunmasına, TMK'nun 225/2. maddesi uyarınca boşanma halinde mal rejiminin boşanma dava tarihi itibariyle sona ermesine, evlilik birliği süresince ve tasfiye tarihinde dava konusu taşınmazın davacı adına kayıtlı olmasına, boşanma sonrası taşınmazın davalı adına tescilinin mal rejiminin tasfiyesine konu edilemeyeceğine göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK'nun...
Aile Mahkemesinin 2019/28 Esas 2019/168 Karar sayılı dosyasında mübrez delillerden bu durumun açıkça görülebildiğini, kaldı ki huzurdaki davada karşı tarafın, davalının davanın açıldığı tarihte müvekkilinin tescil talebine dönük kabul beyanı bulunduğunu, mal rejimi tasfiyesine dönük boşanma protokolünde ve boşanma davasında açık bir feragat beyanı olmamasına rağmen, boşanma protokolü ve boşanma davası mal rejimini tasfiye etmemesine rağmen, yerel mahkeme tarafından ittihaz olunan hükümde taraflar arasında mal rejimi tasfiyesine ilişkin hüküm kurulmuşçasına karar verilmesi usul ve yasaya hakkaniyete aykırı olduğunu, yerel mahkeme tarafından davalının dava dosyasına sunduğu, davacının talebine ilişkin itirazı olmadığı, taşınmazın devrini kabul ettiğine ilişkin beyanı dahi nazar-ı itibara alınmadığını, yerel mahkemenin eşler arasında herhangi bir talep olmadığı konusunda anlaştıkları kanaatine vardığını, oysa boşanma protokolü incelendiğinde, tarafların mal rejimine dönük ileriye dönük bir...