Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aile Mahkemesinin 2019/28 Esas 2019/168 Karar sayılı dosyasında mübrez delillerden bu durumun açıkça görülebildiğini, kaldı ki huzurdaki davada karşı tarafın, davalının davanın açıldığı tarihte müvekkilinin tescil talebine dönük kabul beyanı bulunduğunu, mal rejimi tasfiyesine dönük boşanma protokolünde ve boşanma davasında açık bir feragat beyanı olmamasına rağmen, boşanma protokolü ve boşanma davası mal rejimini tasfiye etmemesine rağmen, yerel mahkeme tarafından ittihaz olunan hükümde taraflar arasında mal rejimi tasfiyesine ilişkin hüküm kurulmuşçasına karar verilmesi usul ve yasaya hakkaniyete aykırı olduğunu, yerel mahkeme tarafından davalının dava dosyasına sunduğu, davacının talebine ilişkin itirazı olmadığı, taşınmazın devrini kabul ettiğine ilişkin beyanı dahi nazar-ı itibara alınmadığını, yerel mahkemenin eşler arasında herhangi bir talep olmadığı konusunda anlaştıkları kanaatine vardığını, oysa boşanma protokolü incelendiğinde, tarafların mal rejimine dönük ileriye dönük bir...

Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK'nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 Sayılı TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202/1). Tasfiyeye konu 09 L 8707 plakalı araç, 17.06.2006, 09 D 1757 plakalı araç da 14.05.2009 tarihinde eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmişlerdir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad.179)....

    Banktan 02.06.2004 tarihinde 60 ay vadeli 110.000 TL bedelli konut kredisi kullanılmış olup, mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihine kadar 27 taksit ödenmiş olup, 33 taksit sonraya kalmıştır. Mahkemece boşanma dava tarihinden sonraya kalan kredi taksit ödemelerinin yukarıda belirtilen Daire ilke ve uygulamalarına göre oranlama yapılmak suretiyle hesaplamada dikkate alınması gerekirken, boşanma dava tarihinden sonraya kalan kredi borç miktarının taşınmazın boşanma dava tarihindeki değerine oranlanması suretiyle taşınmazın %52'lik kısmının kredi borcu olduğundan bahisle yazılı şekilde hesaplama yapılarak karar verilmiş olması doğru olmamıştır....

      Dava konusu bağımsız bölüm 10.10.1996 tarihinde noterde yapılan kooperatif hissesi devir sözleşmesiyle davalı adına alınmış, boşanma davasının sonuçlanmasından sonra 26.12.2001 tarihinde ferdileşme ile davalı adına tapuya tescil edilmiştir. TMK'nun 179.maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. Davacı tarafından katkının yapıldığı ve taşınmazın satın alındığı iddia edilen tarih itibariyle eşler arasında 743 sayılı MK'nun 170. maddesi uyarınca “mal ayrılığı” rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/2.maddesine göre boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir. Dava konusu taşınmazın edinildiğinin ileri sürüldüğü tarihe göre, eşler arasında 743 sayılı MK'nun 170. maddesi hükmü uyarınca mal ayrılığı rejimi geçerli olduğundan uyuşmazlık Borçlar Kanunu’nun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulmalıdır....

        Kanunun bu açık hükmü gözetildiğinde başlangıç tarihi olan boşanma davasının açıldığı tarihte mal rejimi eşler arasında sona ermiş olsa bile zaman aşımı işlemeyeceğinden (duracağından) ve boşanma kararının kesinleştiği tarihe kadar da bu duruma devam edeceğinden ancak boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren TBK'nun 146. maddesinde öngörülen zaman aşımı işlemeye başlayacaktır. Yani zaman aşımının başlangıç tarihi saptanan bu olgu karşısında boşanma kararının kesinleştiği tarih olarak kabul edilmesi uygun olacaktır. Buna göre, eşlerin birbirlerinin mal varlıklarının edinilmesine katkılarının kanıtlanması durumunda, katkı oranında alacak hakkı doğar.Saptanan bu durum karşısında TMK'nun 6. ve 222/1. maddeleri gereğince davacı iddiasını, davalı ise savunmasını kanıtlamakla yükümlüdür....

          Dava, mal rejiminin tasfiyesi istemine ilişkindir. Taraflar 21/07/2000 tarihinde evlenmiş, 17/05/2012 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin kararın 28/09/2015 tarihinde kesinleşmesi ile boşanmışlardır. Dava konusu İstanbul ili, Pendik ilçesi, Şeyhli Mahallesi, 5531 ada 8 parsel sayılı, 1. Blok, 2. Kat, 11 nolu bağımsız bölüm 14/04/2009 tarihli satış ile davalı adına kayıtlı iken 18/06/2013 tarihinde3. kişiye satış suretiyle devredilmiştir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/son maddesine göre, boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir. Taraflar arasında evlenme tarihi olan 13/05/1992 tarihinden TMK.nun yürürlüğe girdiği 01/01/2002 tarihine kadar 743 sayılı kanunun 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı, 01/01/2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı tarihe kadar da başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202. mad.)....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma-Ziynet-Mal Rejimi Tasfiyesi-Takı Parasının İadesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm ziynetler, ev eşyası, düğünde takılan para ve mal rejimi tasfiyesi yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava dilekçesiyle birlikte alınan başvurma harcı bu dilekçede yer alan bütün istemleri kapsar. Davalı-davacı kadının boşanma davasının eki niteliğinde olmayan ziynet, ev eşyası, düğünde takılan nakit para, müşterek konuta katkısı karşılığı tazminat istemine ilişkin istemler nispi harca tabidir....

            Taraflar 22.6.2002 tarihinde evlenmiş, 27.5.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulü ve 15.12.2011 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur. Dava konusu mesken nitelikli 7039 parselde 1/12 arsa paylı 9 numaralı bağımsız bölüm 24.12.2004 tarihinde satın alma suretiyle davalı adına tescil edilmiş, bilahare 23.6.2009 tarihinde satış suretiyle dava dışı üçüncü kişiye devredilmiştir. TMK.nun 179.maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. Taraflar arasında başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK.nun 202.maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/2.maddesine göre boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir....

              Mal rejiminin tasfiyesinin boşanma davasının feri niteliğinde olmamasına, protokolde, duruşmada alınan beyanlarda ve hükümde dava konusu 3045 parsel sayılı taşınmaza yönelik bir düzenleme yapılmamış olmasına, ayrıca davacının mal rejiminden kaynaklı başkaca bir hak talebi olmadığına veyahut feragat edildiğine yönelik bir beyanının da bulunmamasına göre, dava konusu 3045 parsel sayılı taşınmazın anlaşmalı boşanma davasında yapılan tasfiyeye dahil edildiği kabul edilemez. O halde, mahkemece iddia ve savunma doğrultusunda taraf delilleri toplanarak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir....

                Yargıtay'ın ve Dairemizin sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler arasındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince(6100 s.lı HMK'nun 30. m) bekletici mesele yapılmalıdır. Tasfiye davasında, mal rejiminin sona ermemiş ve sona erdirecek davanın da henüz açılmamış olduğunun anlaşılması durumunda ise davanın görülebilirlik ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir....

                  UYAP Entegrasyonu