İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE Asıl dava; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166/1- 2. maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal sebebine dayalı boşanma ve fer’ileri, karşı dava; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 197. maddesi uyarınca tedbir nafakası, tedbiren velayet ve ziynet alacağı istemine ilişkindir. HMK'nın 355. maddesine göre re'sen gözetilerek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. TMK'nın 166/1- 2. maddesine göre; "evlilik birliği ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir". Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır....
Kabule göre de; İlk Derece Mahkemesi tarafından boşanma davasına yönelik olarak velayet ve nafaka yönünden asıl davada karar verildiğinden birleşen dava ve karşı davada karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği görülmüştür. Davacı kadın tarafından 01/03/2018 tarihinde açılan dava tedbiren velayet ve TMK 197 maddesine dayalı olarak kadın ve çocuk için talep edilen nafakadan ibarettir. Boşanma davasının açılması halinde TMK 169 maddesi gereğince hakimin gerekli tedbirleri alacağı düzenlenmiş olup, bu kapsamda boşanma davasında kadın ve çocuk lehine tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekmektedir. Bu nedenle asıl davada talep olmamasına rağmen yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedilmesi hatalı olduğu gibi boşanma davalarında da velayet ve nafaka yönünden asıl davada karar verildiğinden birleşen dava ve karşı davada karar verilmesine yer olmadığına şeklinde verilen karar da hatalı olmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Velayet-Tedbir Nafakası Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından boşanma, velayet ve nafaka davaları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı-davalı erkek tarafından açılan boşanma davası, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin kusurunun daha fazla olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Tedbiren Velayet-Tedbir Nafakası Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı ... tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Boşanma veya evliliğin iptaline ilişkin kararlarda; tarafların Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, adı, soyadı, doğum tarihi, baba ve ana adları ile kadının evlenmeden önceki soyadı ve aile kütüğüne kayıtlı olduğu yer bilgileri ile evlilik içinde doğmuş çocuklar ve bunların kimlik bilgilerine yer verilmesi zorunludur (5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu m.27, HMK m.297/l-b). İlk derece mahkemesince; hükümde tarafların adı, soyadı doğum tarihi ve yeri ile baba ve ana adları ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, baba ve ana adları ile kadının evlenmeden önceki soyadı ve aile kütüğünde kayıtlı olduğu yer bilgileri yazılmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tedbiren Velayet-Tedbir Nafakası Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle Türk Medeni Kanunu'nun 197. maddesine dayalı olarak davacı ve tarafların ortak çocukları yararına mahkemece hükmolunan tedbir nafakalarının dava tarihinden itibaren hüküm doğuracağının tabi bulunmasına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı kadın dava dilekçesi ile kendisi ve ortak çocuklar yararına tedbir nafakası (TMK m.197) ile birlikte ortak çocukların velayetlerinin tedbiren kendisine verilmesini de (TMK m.336/2) talep ettiği halde, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmaması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir...
TMK'nın 169. maddesine göre, "Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri resen alır." TMK'nın 175. maddesine göre; "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir." Tedbir ve yoksulluk nafakasının miktarı belirlenirken, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi gözetilir. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının birbirine yakınlığı ve hakkaniyet ilkesi nazara alınmak suretiyle davacı-davalı kadın yararına 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası takdiri ve miktarının hakkaniyete uygun olduğu anlaşılmakla, kadının tedbir ve yoksulluk nafakası miktarına yönelik istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
, karar kesinleştikten sonra tedbir nafakasının aylık 750,00- TL iştirak nafakası olarak davalı babadan alınarak müşterek çocuk yararına harcanmak üzere davacı anneye VERİLMESİNE, Davacının tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası talebinin KISMEN KABULÜ ile; mahkememizin 08/09/2021 tarihli 1. celsenin 17 nolu ara kararı ile davacı için verilen aylık 250,00- TL tedbir nafakasının karar tarihi olan 11/05/2022 tarihi itibariyla 500,00- TL arttırılarak aylık 750,00- TL tedbir nafakasının tahsilde tekerrür olmaması kaydıyla karar kesinleşinceye kadar davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar kesinleştikten sonra tedbir nafakasının aylık 750,00- TL yoksulluk nafakası olarak davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin reddine, Davalının müşterek çocuk Yunus Emre KAMALI için tedbir nafakası ve iştirak nafakası talebinin KISMEN KABULÜ ile; tarafların sosyal ve ekonomik durumları göz önüne alınarak; dava tarihinden itibaren müşterek çocuk Yunus Emre KAMALI için aylık 500,00...
Tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında ilk derece mahkemesi tarafından tedbir-yoksulluk nafakası takdirinin ve miktarlarının yerinde olduğu sonucuna varıldığından, erkeğin kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakası takdiri ile nafaka miktarlarına yönelik istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
REDDİNE, TMK 169. maddeye dayalı olarak asıl ve birleşen davada tedbiren velayet- kişisel ilişki- tedbir nafakası ile ilgili yapılan düzenleme;İlk dava tarihi olan 26.08.2019 tarihinden asıl ve birleşen davada verilen hükümlerin kesinleşmesine kadar aşağıda a,b bentlerinde tedbiren yapılan velayet- kişisel ilişki düzenlemesinin uygulanmasına: müşterek çocuğun velayet hakkının davacı- davalı anneye tedbiren VERİLMESİNE, Müşterek çocuk ile davalı- davacı baba arasında tedbiren kişisel ilişki kurulmasına, Mahkememizin 24.09.2021 tarihli duruşmasının 9- 10 numaralı ara kararları ile müşterek çocuk için aylık 500,00- TL, davacı- davalı kadın için aylık 1.000- TL olarak bağlanılan tedbir nafakasının ilk dava tarihi olan 26.08.2019 tarihinden bu duruşma tarihi olan 20.06.2022 tarihine kadar davalı- davacı erkekten alınarak davacı- davalı kadına VERİLMESİNE, Bu duruşma tarihi olan 20.06.2022 tarihinden asıl ve birleşen davada verilen hükümlerin kesinleşmesine kadar müşterek çocuk için aylık...
Sonuç olarak; davalı-birleşen dosya vekilinin asıl tedbir nafakası davasında müşterek çocuklar için ayrı ayrı hükmedilen tedbir nafakalarına ilişkin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK.nun 341/2. ve 352. maddeleri uyarınca miktar itibariyle kesin olması nedeniyle reddine, asıl tedbir nafakası davasında kadın lehine hükmedilen tedbir nafakasına ve birleşen boşanma davasına ilişkin tüm istinaf başvurularının ilk derece mahkemesinin hükmünde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b-1 bendi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....