Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Eşler arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Bu durum karşısında evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mülga 743 sayılı TKM'nin 170.maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejimi, 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı tarihe kadar 4722 sayılı Kanunun 10. maddesi gereğince, eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden TMK'nun 202. maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Dosya arasında bulunan tapu kaydından; dava konusu 2297 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 15.08.1979 tarihinde satın alma yoluyla davalı adına tapuda kayıtlı bulunduğu, taşınmaz üzerine bina yapıldığı ve binanın 09.10.1990 tarihinde tamamlandığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır....

    Dava, "eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede yakın hısımlık bulunması" (TMK.md.145/4) sebebiyle evliliğin iptali isteğine ilişkin olup, Cumhuriyet savcısı tarafından res'en açılmış, mahkemece; "evliliklerinin iptali talep edilen ... ve ...'nun evliliklerinin, davadan önce ölümle sona erdiği, sona ermiş bir evliliğin butlanının da, Cumhuriyet savcısı tarafından res'en dava edilmeyeceği..." gerekçesiyle dava reddedilmiş, kararı davanamede "davalı" olarak gösterilen İlçe Nüfus Müdürlüğü temyiz etmiştir. Evliliğin iptali, eşler bakımından ileriye dönük hüküm ve sonuç doğurur. Dava sonucunda verilecek iptal hükmü de, nüfus kayıtlarında bir düzeltme niteliğinde değil, hüküm ve sonuçları eşler için geçerli inşai etkiye sahip bir hükümdür. O nedenle bu davalarda nüfus idaresine husumet düşmez. Kişinin, medeni durumundaki değişikliğin resmi sicillerde tevsiki gayesini taşıyan hükmün nüfus kaydına işlenecek olması da, nüfus idaresine husumet yöneltilmesini gerektirmez....

      Dava, "eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede yakın hısımlık bulunması" sebebiyle evliliğin iptali isteğine ilişkin olup, Cumhuriyet Savcısı tarafından res'en açılmış; mahkemece; eşleri yakın hısım olarak gösteren nüfus kaydının, mevcut davadan önce Adilcevaz Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/42-76 sayılı kararıyla düzeltilmiş olduğu, bu sebeple yakın hısımlık ilişkisinin kalktığı" gerekçe gösterilerek dava reddedilmiş, kararı davanamede "davalı" olarak gösterilen ilçe nüfus müdürlüğü temyiz etmiştir. Evliliğin iptali, eşler bakımından ileriye dönük hüküm ve sonuç doğurur. Dava sonucunda verilecek iptal hükmü de, nüfus kayıtlarında bir düzeltme niteliğinde değil, hüküm ve sonuçları eşler için geçerli inşai etkiye sahip bir hükümdür. O nedenle bu davalarda nüfus idaresine husumet düşmez. Kişinin, medeni durumundaki değişikliğin resmi sicillere tevsiki gayesini taşıyan hükmün nüfus kaydına işlenecek olması da, nüfus idaresine husumet yöneltilmesini gerektirmez....

        TMK.nun 225/2. maddesi hükmüne göre; kabul ile sonuçlanan boşanma davasının açıldığı tarihte eşler arasındaki mal rejimi sona erer. Başka anlatımla, boşanma kararı kesinleşinceye kadar eşler arasındaki evlilik birliği devam eder. Boşanma kararı ile evlilik birliğinin sona ermesi mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davaların görülebilirlik koşuludur. Somut olayda; eşler arasında görülen Denizli 2. Aile Mahkemesinin 2009/857 Esas sayılı boşanma davasının sonuçlanarak kesinleşmesi beklenmeden mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkında yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır....

          araç için uyuşmazlığın Borçlar Kanunu’nun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekir. 743 sayılı MK.nun yürürlükte bulunduğu, 01.01.2002 tarihinden önce eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde, karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya parayla ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekir....

            Taraflar arasında başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK.nun 202.maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler. Davacı tarafından katkının yapıldığı ve taşınmazın satın alındığı tarih (1984) itibariyle eşler arasında 743 sayılı MK.nun 170. maddesi uyarınca “mal ayrılığı” rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/2. maddesine göre boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir. Dava konusu taşınmazın edinildiğinin ileri sürüldüğü tarihe göre, eşler arasında 743 sayılı MK.nun 170. maddesi hükmü uyarınca mal ayrılığı rejimi geçerli olduğundan uyuşmazlık Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulmalıdır....

              Taraflar arasında başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK.nun 202. maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler. Davacı tarafından katkının yapıldığı ve taşınmazın satın alındığı tarih (1998) itibariyle eşler arasında 743 sayılı MK.nun 170. maddesi uyarınca “mal ayrılığı” rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/2. maddesine göre boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir. Dava konusu taşınmazın edinildiğinin ileri sürüldüğü tarihe göre, eşler arasında 743 sayılı MK.nun 170. maddesi hükmü uyarınca mal ayrılığı rejimi geçerli olduğundan uyuşmazlık Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulmalıdır....

                Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, evlilik birliği devam ederken eşler arasında verilen bononun anlaşmalı boşanma davasındaki protokolde esas alınmadığından, takip konusu yapılan bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Ankara 23.Asliye Hukuk Mahkemesince; davaya konu senedin eşler arasında evlilik birliği içinde 30.01.2009 tarihinde düzenlendiği, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 18.01.2003 tarihinde yürürlüğe girmiş olduğu, 4721 sayılı TMK'nın 2.kitabından kaynaklanan tüm davaların aile mahkemelerinde görülmesi gerektiği gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir....

                  Hal böyle olunca Mahkemece; müşterek çocuk varsa ve dava konusu konutta davalı eski eş ile birlikte kalıyorlarsa, eşler arasındaki boşanmanın kesinleşmesiyle davalı eski eşin kendiliğinden ecrimisil ödemeye mahkum edilmeyeceği; hayatın olağan akışı gereği, davacı eşin müşterek çocukları ile birlikte davalı eski eşin dava konusu konutta kalmasına muvafakat ettiğinin kabulü gereği; davacı lehine ecrimisile hükmedilmesi için davacı eşin, davalı eski eşe verdiği kabul edilen muvafakatını ecrimisil dava tarihinden önce geri aldığını, konuttan çıkarma iradesini ilettiğini ispat etmesi gerektiği, eldeki davada bu şartın ihtarname ile sağlandığı gözetilerek, ihtarnamenin tebliği tarihden başlatılmak üzere ecrimisile hükmedilmesi ve her yılın 31 Aralık günü itibariyle ecrimisile dönemsel faize hükmedilmesi gerekir iken; yanılgılı değerlendirme ile boşanma ilamının kesinleşme tarihinden itibaren ve her ayın sonu itibariyle faiziyle birlikte ecrimisile hükmedilmesi doğru görülmemiş...” gerekçesiyle...

                    Ağır Ceza Mahkemesinin 08/03/2021 tarihli ve 2021/937 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak; Dosya kapsamına göre, hükümlünün, boşanmış olduğu eski eşi ile müşterek çocuklarının olduğunu, eski eşi ile boşanmış bulunması dolayısıyla cezaevine ziyaretine gelemediğini, çocuklarının küçük olması dolayısıyla ancak anneleri ile gelebileceklerini, bu suretle kendilerine görüşme izni verilmesi talebini değerlendiren Ankara Batı 2. İnfaz Hakimliğince, hükümlünün eski eşi olan ... ...'...

                      UYAP Entegrasyonu