Maddesinde “ Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı" düzenlenmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının 1992 yılında boşandığı ve kendisine ölüm aylığı bağlandığı, Kurum denetim görevlilerince davacının nüfus kayıt sistemindeki adresinde yapılan fiili denetimde. belirtilen adreste davacının oğlu ve gelininin oturduğu, komşuları tarafından davacının ara sıra geldiğinin belirtildiği, yine boşandığı eşin adresinde yapılan fiili denetimde, yönetici olan şahıs tarafından davacının eşiyle birlikte yaşadığının tesbitine ilişkin tutanağın raporu hazırlayan denetim görevlilerince doğrulandığı anlaşılmaktadır....
Anılan 56'ncı maddede, oldukça yalın olarak “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen” ibareleri yer almakta olup, kanun koyucu tarafından örneğin; “sosyal güvenlik kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan”, “hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan”, “gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan” veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir....
Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı kurum vekili, 2702/2020 havale tarihli dilekçesi ile, müvekkili kurumun adına ihtiyati tedbir kararına itiraz ettiğini ve davacının boşandığı halde boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşadığı belirlendiğinden eş ve çocukların bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesildiğini fazla veya yersiz ödemelerin tahsilinin yapılması gerektirdiğini, ihtiyati tedbirde teminat gösterilmesi gerektiğini bu nedenlerle ihtiyati tedbirin kaldırılması gerektiğini beyan etmiş ve mahkemece 18.02.2020 tarihli celse verilen karar ile ihtiyati tedbir kararının kaldırılması talebinin reddine karar verilmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece; "Davalı kurum ihtiyati tedbir kararının kaldırılması talebinin reddine dair mahkeme kararını istinaf etmiş, 16/07/2020 tarihli Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 9....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı ve eski eşi, davacının babasının vefatından 17 yıl sonra boşandığını, davacı babasının ölüm aylığını almak için boşanmış olsaydı babasının ölümünden kısa bir süre sonra boşanabileceğini, davacı ve boşandığı eski eşinin ikamet adreslerinin farklı yerde olduğunu, aboneliklerinin davacının eski eşi üzerinde olmasının birlikte yaşadığını göstermediğini, çocuklarını mağdur etmemek için abonelikleri aldırmadığını, tanıkların ifadelerinin çelişkili olduğunu, eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiği gerekçeleri ile yasal süre içerisinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Dava; iş sözleşmesinden kaynaklanan kıdem tazminatı ve bir kısım işçilik alacaklarının tahsiline ilişkindir....
in kontrol memuruna verdiği imzalı beyanını daha sonra Cumhuriyet Savcılığı ve Mahkemece alınan ifadesinde değiştirmiş olmasının makul ve izah edilebilir bir gerekçeye dayanmaması, davacının boşandığı eşinin 14.03.2007 tarihinde, yerleşim yeri olarak, kontrol memurunun araştırma yaptığı adresi bildirmesi ve 2010 yılında yapılan seçimlerde bu adreste kayıtlı olarak oy kullanması, Dairemizin anılan bozma kararından sonra dinlenilen davacı tanıkları tarafından; davacının boşandıktan sonra uzun süre kontrol memurunun araştırma yaptığı adreste oturduğunu, boşandığı eşinin ise başka bir adrese taşındığını beyan etmelerine rağmen, yine davacı tanığı olan ... tarafından; davacının boşandıktan sonra kontrol memurunun araştırma yaptığı adresten taşındığının, boşandığı eşinin ise aynı yerde oturmaya devam ettiğinin beyan edilmesi, ancak; aynı celse başkaca tanıklar dinlenildikten sonra ifadesini düzelterek; boşandıktan sonra eski eşin taşındığının beyan edilmesi, bu itibarla davacı tanıklarının beyanlarının...
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı istinaf dilekçesinde özetle; davalı babanın uyuşturucu kullanması nedeniyle baba soyadını taşımasını istemediğini, yerel mahkemece sunduğu geçerli mazeretleri kabul edilmediğini, mahkemece kendisinin yanlış anlaşıldığını, yerel mahkeme hükmünün isabetsiz ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Dava konusunun çocuğun annesinin soyadını kullanmasına verilmesi izin davasıdır....
Raporunda; 4 tanesi beyan sahibi tarafından imzalı, biri imzasız 5 komşu tanığın dava konusu dönemi de içerecek şekilde davalı ile boşandığı eşinin bir oğulları ile birlikte yaşadıkları şeklinde beyanda bulundukları, bu beyanların birbirleri ile uyumlu ve tutarlı olduğu, bazı tanıkların davalı ve eşini isim olarak belirttikleri, boşanılan eşin pazarcılık yaptığının ifadelerde yer aldığı, yargılama aşamasında bir kısım tanıkların bu beyanlarını doğrulamadıkları, davalıya kendi çalışmaları nedeniyle 01.04.2010 tarihinde aylık bağlandığı ve ölüm aylığının bu nedenle kesildiği, tarafların rapor tarihinden sonra, 02.11.2011 tarihinde yeniden evlendikleri görülmüştür. Nüfus kayıtlarında yer alan bilgilerden davalının, 20.03.2007-22.04.2010 tarihleri arasında ... adresinde ikamet ettiği, boşanılan eşin 19.10.2011 tarihinde ... adresini beyan ettiği, bu tarih öncesinde boşanılan eşin adres ve seçmen bilgi kayıtlarının bulunmadığı, tanıklardan ...'...
Davalı cevap vermemiş,duruşmada boşanmayı kendisinin de istediğini,çocuk için talep edilen aylık 500 TL.nafakayı kabul ettiğini,ancak davacının kendisi için nafaka ve tazminat taleplerini kabul etmediğini,davacının kendisinin soyadını kullanmasına rızası olduğunu"beyan etmiştir. Mahkemece"...erkek tam kusurlu bulunarak tarafların boşanmalarına,müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesine,baba ile kişisel ilişki tesisine,çocuk için hükmedilen aylık 400 TL.tedbir nafakasının karar kesinleşene kadar devamına,karar kesinleştiğide aylık 500 Tl.iştirak nafakasına-kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine-kadın lehine 5.000 TL.maddi tazminata-kadının manevi tazminat talebinin reddine,kadının diğer eşin soyadını kullanmasına izin verilmesine"karar verilmiş,karara karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur....
in evlat edinme sözleşmesi ile ... olan soyadını (babasının soyadı olan ve toplum içerisinde çeşitli kurum ve kuruluşlarda da ... soyadı ile anıldığı hususu gözetilerek soyadına ... soyadının eklenmesi suretiyle) ... (...) olarak düzeltilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilerek davacının soyadı "... ..." olarak düzeltilmiştir. Dosyada toplanan bilgi ve belgelerden, özellikle evlatlık sözleşmesi, evlatlığa izin kararı ve nüfus kayıt suretinden 30.8.1962 doğumlu davacının, 1998 yılında ... ... tarafından evlat edinildiği ve evlat edinilme sırasında ... olan davacının, Türk Medeni Yasasının 314. maddesi (Türk Kanuni Medenisinin 257. maddesi) kapsamında evlat edinen ... ...'nun soyadını aldığı anlaşılmaktadır. Davacının ... iken yasaya dayalı olarak evlat edinenin soyadını kabullendiğine göre bu soyadını taşıması gerekir. Evlat edinilmeden önceki soyadı ile tanınması "..." soyadının yanında "..." soyadını da istemesine haklı neden oluşturmaz....
ın velayetlerinin kendisine verildiğini, tüm resmi evraklarda evlilik soyadını kullandığından evlilik sonrası kızlık soyadını kullanırken birçok sıkıntı yaşadığını, eşi ile yaptığı görüşmede "..." soyadını kullanmasına müsaade ettiğini, boşanma sonrasında "..." olan soyadını kullanmaya devam etme konusunda tarafına izin verilmesini talep etmiştir. ... Asliye Hukuk Mahkemesince uyuşmazlığın 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun üçüncü kısmının (m. 396-494) hariç, ikinci kitabından (m. 118-395) kaynaklandığı gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir. ......