G E R E K Ç E : 506 sayılı Yasa'nın 68. maddesinde, yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve Sosyal Sigorta'ya, Emekli Sandıkları'na tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almayan kız çocuklarına, ölen sigortalının aylığının oransal olarak bağlanacağı; bağlanan aylıkların Sosyal Sigorta'ya, Emekli Sandıkları'na tabi işlerde çalışmaya, buralardan gelir veya aylık almaya başladıkları veya evlendikleri tarihi takip eden devre başından itibaren kesileceği düzenlenmiş iken, 5510 sayılı Yasa'nın 34. maddesinde, ölen sigortalının aylığının oransal olarak, yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan kızlara bağlanacağı düzenlenmiş; aynı Yasa'nın 56. maddesinde 506 sayılı Yasa'da olmayan bir düzenleme getirilerek eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu...
Görüldüğü üzere kanun koyucu, amacını madde gerekçesinde açıkça, kız çocuklarının yalnızca sosyal güvenlik kurumlarına tabi çalışmaları veya buralardan kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almaları halinde ölüm aylığının kesilmesi olarak açıklamıştır. Buna göre “kendi çalışması” ifadesi, kız çocuğunun kendi hizmetleri olup, hak sahibi olarak değil kendi sigortalılığı ile aylık alan kız çocuğa, hak sahibi olarak ikinci aylığın bağlanmasının önüne geçilmektedir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "Somut olayda; davacının, eşinden 10.09.2013 tarihinde boşanmasıyla 5510 sayılı Kanun'un 34/1-b-3 alt bendine göre "evli olmakla beraber sonradan boşanan" kız çocuğu sıfatıyla ölüm aylığı alma koşulunu sağladığı; 5510 sayılı Kanun'un 34/1-a bendine göre "Bu Kanun'un 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (e) bentleri hariç bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmayan veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış çocuklardan yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan kızların" ölüm aylığına hak kazanabileceği; davacının ise 25.11.2016 tarihinden itibaren 4/1-a bendi kapsamında çalıştığı ve daha sonra 01.06.2017 tarihinden itibaren kendi çalışmalarından dolayı yaşlılık aylığı bağlandığı anlaşılmakla, çalışan ve kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanan davacının 25.11.2016 tarihinden...
beraber yasadıklarına yönelik imzalı beyanı, boşanılan eşin Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı sırada savunmasında eşinin kendi evime 150 metre mesafede kendi ikametinde olduğunu ifade etmesi, davalı ile boşanan eşin 12.09.2011’de yeniden evlenmesi, boşanılan eşin ... olmaması, uyuşmazlık konusu dönem için yapılan Emniyet araştırmasında tarafların birlikte yaşadıkları şeklinde tutanak tutulmuş olması, ... davalı ile boşanılan eşin adresinin aynı olması ve 02.01.2012 tarihli Sosyal Güvenlik Kontrol Memuru raporunun aksinin ispat edilemediği anlaşıldığı halde davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmesi, 2)Dava; yersiz olarak çekildiği iddiası ile ödenen ölüm aylıklarının tahsiline yönelik davalı borçlu aleyhine girişilen icra takibine vaki itirazın iptali, %40 icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkin olup, takip konusu alacağın likit, yani belirgin olması, başka bir anlatımla, hak etmediği aylıkların her ay kendisine ödenen borçlunun herhangi bir hesaplamaya...
Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri, iç hukuk tarafından çocuğun idrak gücüne sahip olduğunun kabul edildiği durumlarda, çocuğa adli merci önündeki kendilerini ilgilendiren davalarda kendi görüşünü ifade etmesine müsaade edilmesini ve yüksek çıkarına açıkça ters düşmediği takdirde ifade ettiği görüşe gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Mahkemece bu çocuğa görüşünü ifade etmesi olanağı tanınmadığı gibi, velayetin düzenlenmesine esas olmak üzere herhangi bir uzman incelemesi de yaptırılmamıştır. Mahkemece yapılacak iş; çocuklardan ...'un olası sonuçları hakkında bilgilendirilerek velayeti ile ilgili tercihinin sorulması ve mahkeme nezdindeki aile mahkemesi uzman veya uzmanlardan çocukların velayetine esas teşkil etmek üzere rapor alınması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, çocukların üstün yararının velayetlerinin ebeveynlerden hangisine bırakılmasında olduğunun saptanması, hasıl olacak sonucuna göre karar vermekten ibarettir....
İli, ...İlçesinde yapılan Uluslararası...Tarım ve Kültür Festivalinde karşılaştıkları, bu sırada katılanın yanında kız kardeşi ... ile arkadaşı ...’un da bulunduğu, bir ara suça sürüklenen çocuğun katılanın yanına gelerek telefonunu kendi hattını takıp konuşmak üzere ödünç olarak istediği, bunun üzerine katılanın kendisine ve kız kardeşine ait iki adet Nokia marka cep telefonunu suça sürüklenen çocuğa verdiği, bilahare bir yere gidip geleceğini söyleyen suça sürüklenen çocuğun katılandan aldığı cep telefonlarını katılana iade etmeden oradan ayrıldığı, sonrasında bu telefonları satarak bedelini temellük eden suça sürüklenen çocuğun bu şekilde üzerine atılı “güveni kötüye kullanma” suçunu işlediğinin iddia edildiği somut olayda; Suça sürüklenen çocuğun aşamalardaki savunmalarında katılandan 150 TL alacağının olduğunu, olay tarihinde katılanla karşılaştığında katılandan olan borcunu ödemesini istediğini, bunun üzerine katılanın suça konu telefonları kendisine verdiğini, daha sonra bu telefonları...
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri, iç hukuk tarafından çocuğun idrak gücüne sahip olduğunun kabul edildiği durumlarda, çocuğa adli merci önündeki kendilerini ilgilendiren davalarda kendi görüşünü ifade etmesine müsaade edilmesini ve yüksek çıkarına açıkça ters düşmediği takdirde ifade ettiği görüşe gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Mahkemece çocuğa görüşünü ifade etmesi olanağı tanınmadığı gibi, velayetin düzenlenmesine esas olmak üzere herhangi bir uzman incelemesi de yaptırılmamıştır. Mahkemece yapılacak iş; müşterek çocuk ...'...
Anılan maddenin gerekçesinde de açıklandığı üzere, düzenleme ile hakkın kötüye kullanımının olası uygulamaları engellenmek istenmiş ve bu amacın gerçekleştirilebilmesi için kötüye kullanımın varlığı belirlendiği takdirde ilgiliyi haktan yararlandırmama; hakkın kötüye kullanılması durumunda hak sahipliğinin ortadan kalkması ve dolayısıyla gelir veya aylıktan yararlandırılmama yöntemi benimsenmiştir. 5510 sayılı Yasa'nın 56. maddesinde oldukça yalın olarak; "eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen" ibareleri yer almakta olup kanun koyucu tarafından örneğin; "... kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan", " hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan", "gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan" veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir....
Kanunda “kendi çalışmasından” bahsedilmesi ise, aylık talebinde bulunan kız çocuğuna hak sahibi olarak, kocası; babası veya çocuğundan bağlanan gelir veya aylık ile kendi sigortalılık sürelerinden (kendi çalışmasından) dolayı bağlanan gelir veya aylığının ayrı olduğunu vurgulama amacını taşımaktadır.Ayrıca, “kendi çalışmasını” eylemli olarak bedensel güç kullanılarak yapılan bir çalışma olarak algılamak, T3 ilkelerini dışlayarak “çalışma” kelimesinin sadece sözlük karşılığını esas almak olur ki, bu değerlendirmenin hukuki bir değerlendirme olarak kabulü mümkün değildir."...
Bu sebeple davacı-karşı davalı kadının usulünce ekonomik ve sosyal durumu araştırılarak sigortalı bir işte çalışıp çalışmadığı, sürekli ve düzenli gelirinin bulunup bulunmadığı, gelirinin kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı ve davalı-karşı davacı erkeğin gelirine denk olup olmadığı, çalışmıyor ise kendi rızası ile işten ayrılıp ayrılmadığı, ayrılmışsa bunun bir zorunluluktan kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususlarının belirlenmesi ve gerçekleşecek sonuca göre davacı-karşı davalı kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, bu konuda eksik incelemeyle yazılı şekilde yoksulluk nafakasına hükmedilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....