Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bina veya yapı eseri malikinin sorumlu tutulabilmesi için; yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden zararın doğması, yapım bozukluğu veya bakım eksikliği ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması yeterlidir. Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğu bakımından bulunması zorunlu unsur olan illiyet bağı yönünden ise, bu bağın kesilmesine yol açacak sebeplerin somut olayda gerçekleşmemiş olması gereklidir. İlliyet bağını kesen sebepler ise; mücbir sebep, zarar görenin ya da üçüncü kişinin ağır kusurudur. Zarar, aradaki illiyet bağını kesecek derecede bir mücbir sebepten, zarar görenin ya da üçüncü bir kişinin kusurundan doğmuş ise yapı malikinin sorumluluğu sözkonusu olmaz (bu yönde, HGK'nun 29.11.2017 tarih, 2017/3-439 Esas ve 2017/1463 Karar sayılı ilamı)....

    a yönelik temyiz itirazlarına gelince: Dava, haksız eyleme dayalı manevi tazminat; karşı dava ise, hakaret eylemine dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın reddine ve karşı davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı-karşı davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dosya kapsamından davalılar ... ve ...'in ...... Savcısı, davalı ...'ın ise hakim olduğu ve davalıların hukuki sorumluluğuna dayalı manevi tazminat istendiği anlaşılmaktadır. "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair" 6110 sayılı Yasa 14/02/2011 tarihli ...... Gazete'de yayımlanmak suretiyle yürürlüğe girmiştir. 6110 sayılı Yasa'nın 12. maddesi ile 2802 sayılı ...... Kanunu'na 93/A maddesi eklenmiş ve ...... Savcılarının da, hakimlerin hukuki sorumluluğuna ilişkin kurallara tabi olduğu; Yasa'nın Geçici 2. maddesinde ise, tazminat davasının ilgili hukuk dairesinde açılacağı düzenlenmiştir....

      Dava, TBK 69. maddesine dayanan bina ve yapı eseri malikinin sorumluluğuna dayalı tazminat isteminden ibarettir. Enerji nakil hatları da maddede belirtilen yapı eseri kapsamında olduğundan enerji nakil hattının sahibi bu tesisin korunmasından, bu bağlamda bakım eksikliğinden doğan zarardan kusursuz olarak sorumludur. Ancak TBK. m.69'de öngörülen sorumluluğun söz konusu olması için, yapı eserinin yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden kaynaklanan bir zararın doğması gerekir. Eş söyleyiş ile meydana gelen zarar ile yapı eserinin bozukluğu veya bakım eksikliği şekildeki eylem arasında illiyet bağı olması gerekir. Yapı eseri sahibi ancak, davacının kusuru, üçüncü kişinin kusuru ve mücbir sebebin varlığı ile bu illiyet bağının kesildiğini ispatlaması halinde sorumluluktan kurtulabilecektir....

        Bina veya yapı eseri malikinin sorumlu tutulabilmesi için; yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden zararın doğması, yapım bozukluğu veya bakım eksikliği ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması yeterlidir. Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğu bakımından bulunması zorunlu unsur olan illiyet bağı yönünden ise, bu bağın kesilmesine yol açacak sebeplerin somut olayda gerçekleşmemiş olması gereklidir. İlliyet bağını kesen sebepler ise; mücbir sebep, zarar görenin ya da üçüncü kişinin ağır kusurudur. Zarar, aradaki illiyet bağını kesecek derecede bir mücbir sebepten, zarar görenin ya da üçüncü bir kişinin kusurundan doğmuş ise yapı malikinin sorumluluğu sözkonusu olmaz (Benzer Yönde YHGK'nun 29.11.2017 tarih, 2017/3-439 Esas ve 2017/1463 Karar sayılı ilamı). Ancak, kiracıların sorumluluğu ise zarar görene karşı haksız fiil sorumluluğuna dayanmaktadır....

          Davalılar, taşınmazın davacı ile ortak satın alındığını ancak davacının fazla pay sahibi olması nedeniyle onun adına tescilinin yapıldığını, davacının onayı ile binanın yapıldığını, binanın yapılmasından sonra davacının sınırı belirleyen duvarı yaptığını belirterek davanın reddini savunmuşlar; karşı dava ile de iyiniyetle yaptıkları bina değerininin zemin değerinden fazla olduğunu ileri sürerek, taşınmazın tamamının veya bina ile zorunlu kullanım alanının ifrazen adlarına tescilini veya bina bedelinin alınmasını istemişlerdir. Mahkemece, asıl davanın kabulüne; karşı davanın ise davacıların iyiniyetli olmadığı ve ifraz koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle tapu iptali tescil, binanın yıkılmasının fahiş zarar oluşturmadığı gerekçesiyle de tazminat isteminin reddine karar verilmiştir. Hükmü, davalılar-karşı davacılar vekili temyiz etmiştir....

            Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davaya konu parsel maliki tarafından ... müracaat edilmeden ve atıksu kanal projesi onayı alınmadan, bina atıksu çıkış kotu ve eğim hesabı yapılmadan atıksu bağlantısının kendileri tarafından denetimsiz olarak yapılmış olduğu ve gerekli tedbirlerin (pompaj sistemi, çekvalf) alınmadığının anlaşıldığı, buna göre bina sahibinin atık suyun geri tepmesini önleyecek tedbirler alması gerektiğinden davalının sorumluluğu bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, konut sigorta sözleşmesine dayalı rücuan tazminat istemine ilişkindir....

              Dava, TTK'nun 1301. maddesi uyarınca kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkindir. Rücu davası, sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. Bu nedenle sigortacı tarafından açılan rücü davası aslında bir tazminat davasıdır. Bu nedenle her tazminat davasında olduğu gibi, rücu davasında da sigortacı, davalının kusurunu ve zararını ispat etmek zorundadır. Somut uyuşmazlıkta, sigortalının aracı davalı kooperatif tarafından inşa edilen ve diğer davalının maliki olduğu oto tamir servisi olarak işletilen işyerinde iken tavandan demirli beton kirişi düşmesi neticesinde hasar görmüştür. Uyuşmazlık zarar sorumlusunun belirlenmesi noktasındadır. B.K'nun 58. maddesine göre bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazadaki kusurundan dolayı mesul olur. Kendisine karşı mesul olan şahıslar aleyhindeki rücu hakkı saklıdır....

                Hukuk Dairesi'nin 09.01.2013 tarih ve 2011/15441 Esas- 2013/231 Karar sayılı ilamı ile; "sair temyiz itirazlarının yerinde olmadığı; 818 sayılı BK'nun 58. maddesi gereği bina malikinin binanın fena yapılmasından veya muhafazasındaki kusurundan dolayı sorumlu olduğu, hasara neden olan yangının dava dışı ... ettirenin maliki olduğu dairenin yapımındaki ve muhafazasındaki bir eksiklikten kaynaklanmış olması halinde davalı kiracının sorumluluğuna gidilemeyeceği; ancak, davaya konu yangının binanın tesisatına dahil bir unsurdan değil de davalı kiracının kusurundan kaynaklanması halinde ise kusuru ile yangına neden olan davalının oluşan zarardan sorumlu olacağı, ayrıca aynı Kanunun 258/2.maddesi uyarınca kiralananın olağan kullanımı için gerekli basit tamiratları yapmanın da kiracının ödevleri arasında yer aldığı, tüm bu nedenlerle öncelikle davaya konu yangının sebebinin kesin bir biçimde tespit edilmesi ve yapılan açıklamalar çerçevesinde tarafların hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerekirken...

                  Dava; Türk Borçlar Kanununu'nun 69. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. (TBK m.69; BK m.58) Yapı malikinin sorumluluğu, bir bina ya da diğer bir inşa eserinin bizatihi kendisinden kaynaklanan bir nedenle oluşan zarardan sorumluluğu kapsamakta olup, niteliği itibariyle kusursuz sorumluluk türlerinden "olağan sebep sorumluluğu"dur. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir. Enerji nakil hatları da yapı eseri niteliğinde olup, bölgede elektrik enerjisinin dağıtımını yerine getirmektedir....

                    Böyle bir hükmün infaz olanağından söz edilemeyeceğinden, mahkemece bina sebebiyle ayrıca tescil hükmü kurulması doğru olmamıştır.Arazi sahibinin yapılan inşaatın kaldırılmasını istememesi veya talep etmesine rağmen aşırı zarar doğması sebebiyle yapı yıkılamadığı takdirde arazi malikinin mamelekinde sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden,bu zenginleşmeye karşılık taşınmaz malikinin malzeme malikine muhik bir tazminat ödemesi gerekir.Türk Medeni Kanunu’nun 723.maddesi uyarınca ödenecek olan tazminatın tutarı malzeme malikinin iyiniyetli olup olmamasına göre değişir ve bu konuda Türk Medeni Kanununun 4.maddesi uyarınca hakimin geniş takdir yetkisi vardır. Eldeki davada yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 18.06.2008 tarihli raporda davanın açıldığı 16.07.2004 tarihindeki binanın asgari levazım bedelinin 42.789,65 YTL olduğu saptanmıştır....

                      UYAP Entegrasyonu