Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

kullanılması sırasında oluşan zararlar, niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi uyarınca idari yargı mahkemelerinde tam yargı davası açılması gerekmektedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 69. maddesinde bir binanın veya diğer yapı eserlerinin malikinin, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlü olduğu, intifa ve oturma hakkı sahiplerinin de, binanın bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan, malikle birlikte müteselsilen sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, davacı şirkete kasko sigorta sözleşmesiyle sigortalı olan araç park halinde iken davalıya ait hastanenin duvarındaki portre çercevesinin araç üzerine düşmesi sonucu hasar meydana gelmiştir. Davacı ... şirketi, sigortalı araç için yaptığı ödemenin bina sahibi olan davalıdan rücuen tahsilini istemiştir....

    Davacı ... şirketi davalıya bina malikinin sorumluluğu ve sigortalısı ile davalı arasındaki kira ilişkisine dayalı olarak rücu etmektedir. Davalıya husumet yöneltilmesine yol açan her iki hukuki sebep de Borçlar Kanunu'nda düzenlendiği ve davalı da tacir olmadığından, davalının sorumlu olduğu faiz türünün yasal faiz olduğu dikkate alınarak hüküm tesisi gerekirken, avans faizine karar verilmesi doğru değil bozma nedeni ise de, tüm bu yanılgıların giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden, hükmün 6100 sayılı HMK'nun geçici 3/2.delaletiyle HUMK'nun 438/7.maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekmiştir....

      Böylece, halefen davayı açan ile davalı arasında bir hukuki ilişki bulunmadığından davalının zamanaşımı de'fi incelenirken de selef ile davalı arasındaki hukuki ilişkinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 58. maddesinde gösterilen bina ve yapı eserleri malikinin sorumluluğuna ilişkin talepler hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 60. maddesi gereğince bir ve on yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Bir yıllık süre zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrenmesinden itibaren başlayacaktır. Somut olayda, davacı ... şirketi bu davayı zarar görene halefen açtığından yukarıda bahsedilen İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince sigortacının selefi olan ... bu davayı hangi tarihe kadar açabilecek idiyse davacı da bu tarihe kadar davayı açabilecektir....

        Dava dışı bina malikine ve davalı İSKİ'ye kusur atfı yapılan bilirkişi heyeti raporu uygun görülmekle birlikte, zarar doğurucu olayın oluşumunda, davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığı mahkemece de kabul edilmiş olup, anılan kabul yerindedir. Ne var ki; zararlandırıcı olayın meydana gelmesinde % 50'şer kusur ve sorumluluğu bulunan davalı İSKİ ve dava dışı bina maliki karşısında, zarar gören 3. kişi konumunda olan davacıya karşı, bina maliki ve davalı İSKİ'nin zararın tamamından müteselsilen sorumlu oldukları gözetilmeden karar verilmiştir. Müteselsil sorumluluğun cari olduğu durumlarda, zarar gören, zararının tamamını herbir müteselsil sorumludan talep etme hakkına sahip olduğundan, zararlandırıcı olayın meydana gelmesinde hiçbir kusuru bulunmayan davacının talep edebileceği tazminattan, dava dışı bina malikinin % 50 kusuruna denk gelen oranda indirim yapılması doğru değildir....

          ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 31/05/2019 NUMARASI : 2018/138 ESAS, 2019/369 KARAR DAVA KONUSU : Tazminat (Rücuen Tazminat) KARAR : Taraflar arasında görülen rücuen tazminat davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda verilen karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı....

          Yapı malikinin sorumluluğu, bir bina ya da diğer bir inşa eserinin kendisinden kaynaklanan bir nedenle oluşan zarardan sorumluluğu kapsamakta olup, niteliği itibariyle olağan sebep sorumluluğu hallerindendir....

          Anılı açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; menfi tespit istemine konu icra takibi kapsamında davacı site yöneticisi aleyhine rücuen tazminat talebinin, davacının bina yöneticisi olması nedeniyle Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine dayalı sorumluluğundan kaynaklandığı, davalı sigorta şirketinin icra takibini sigortalısına halefen başlattığına göre görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davacı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyetinin nazara alınmasının gerektiği, dava dışı sigortalı ile davacı arasındaki ilişkide Kat Mülkiyeti Kanunu hükümleri uygulanacak olduğundan bu hali ile işbu dava kapsamında Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna ulaşılmış olup HMK'nın 114/1-c ve HMK'nın 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir....

            Malikin, bina ya da tesisin tehlike taşımayacak bir durumda bulunmasını sağlama yükümlülüğü, yalnız onu kullananlara karşı değil, herkese karşı vardır. 15. Yapı malikinin sorumluluğunda görülen yapım ve bakım bozukluğu da aslında özensizliğe dayanmaktadır. Ancak burada sorumluluğun sebebi özensizlik olmayıp, bakım bozukluğu ya da eksikliğidir. Bu nedenle sorumlu her türlü özeni göstermiş olmasına rağmen bakım noksanlığını ya da yapım bozukluğunu öğrenmese bile, bu nedenlerden meydana gelen bir zarardan sorumludur. Eş söyleyiş ile burada yapı maliki, gerekli özeni gösterdiğini ispat etmek suretiyle sorumluluktan kurtulamaz. İşte bu nedenle yapı malikinin sorumluluğu, kurtuluş kanıtı getirilemeyen “ağırlaştırılmış özen sorumluluğu” olmakta ve tehlike sorumluluğuna yaklaşmaktadır. Tehlike sorumluluğunda da özel kurtuluş nedenleri yoktur. Sadece genel kurtuluş nedeni olan illiyet bağını kesen sebepler sorumluluğu ortadan kaldırır (Eren- s. 520)....

              BK 58.) maddesinde düzenlenen bina ve yapı eseri malikinin sorumluluğu, kusursuz sorumluluk türü olan özen (olağan sebep) sorumluluğudur. 6098 sayılı TBK'nun 69/1. maddesinde "Bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazadaki kusurundan dolayı mesul olur" denilmektedir. Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğu, yapı eserinin yapımındaki bozukluğa veya bakımındaki eksikliğe dayanmaktadır. Sorumluluğun doğmasında, yapılıştaki bozukluk-bakım eksikliği ayrımının bir önemi bulunmamaktadır. Zira, malikin sorumlu olması için bakım eksikliği veya yapılıştaki bozukluktan herhangi birinin varlığı yeterli görülmektedir. Bina veya yapı eseri malikinin sorumlu tutulabilmesi için; yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden zararın doğması, yapım bozukluğu veya bakım eksikliği ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması yeterlidir....

                İlliyet bağının kesildiği bu gibi durumlardan birinin varlığı hâlinde yapı malikinin sorumluluğuna gidilemez. İlliyet bağını kesen bu sebepler ise mücbir sebep, zarar görenin kusuru ve üçüncü kişinin kusurudur. Zarar, aradaki illiyet bağını kesecek derecede bir mücbir sebepten, zarar görenin ya da üçüncü bir kişinin kusurundan doğmuş ise yapı malikinin sorumluluğu düşünülemez. TBK'nın 69. maddesi kapsamında sorumluluğun doğabilmesi için illiyet bağının kesilmemiş olması gerekir....

                  UYAP Entegrasyonu