Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı, dava konusu payı gerçek değerini ödeyerek satın aldığını, bedelde muvazaa yapılmadığını savunmuştur. Davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır. Bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamaması halinde iddia edilen bedel ile tapuda gösterilen bedel arasındaki fark üzerinden davada kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamadığından tapuda gösterilen satış bedeli ve tapu harç ve masrafları toplamı 306.100 TL üzerinden önalım hakkının tanınmasına karar verilmiştir....

    Hukuk Dairesi’nin 08.09.2015 tarih ve 2015/5489 Esas 2015/7913 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere bedelde muvazaa iddiasının kanıtlanabilmesi için dinlenen davacı tanıklarının akitte taraf olmayan, satış bedelinin ödenmesi sırasında tarafların yanında olan, görgüye dayanan bilgileri bulunan kişiler olması gereklidir. Somut olayımızda muvazaa iddiasının kanıtlandığına dair beyanına dayanılan tanık Hüseyin Gözüyanık ve Remzi Vural'ın dava konusu taşınmazın satış bedelinin miktarının ne kadar olduğuna dair görgüye dayalı beyanları olmadığından, bu tanıkların beyanına dayanılarak muvazaa iddiasının ispat edilmiş sayılması doğru olmadığı gibi, keşif ile belirlenen bedelin de tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli olmayıp, davacının diğer kanıtlarını doğrulamak bakımından önem taşımaktadır, bu durumda davacı tarafın bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamamıştır....

    < Uyuşmazlık; 1987 yılı için yükümlü adına salınan Tapu Harcının kaldırılması istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden, yükümlünün maliki bulunduğu taşınmazın kamulaştırılması nedeniyle Tapu harcının davacı tarafından ödendiği, ancak ödenen harcın Maliye ve Gümrük Bakanlığı İç Genelgesi uyarınca istek üzerine iade edildiği, daha sonra kamulaştırmanın anlaşma yoluyla yapıldığından bahisle yeniden tarhiyat yapılarak harç istenildiğinin anlaşıldığı, 2942 sayılı kanunun 8.maddesinde, bedelde enlaşma suretiyle satın alınan taşınmazların kamulaştırma yolu ile satın alınmış sayılacağının kurala bağlandığı, bu durumda da anılan kanunun 29.maddesi uyarınca Tapu harcının idarece ödenmesinin gerektiği, her ne kadar idarece kamulaştırmanın anlaşma yoluyla yapılması dolayısıyla tapu harcının yükümlüce ödeneceği ileri sürülmekte ise de, yükümlü ile kamulaştırmayı yapan belediyenin sadece bedelde anlaşmaya varması karşısında yerinde olmadığı, bedelde anlaşmanın getirdiği sonuçların kanunda...

      Davacı, satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlayabilir. Duruşma sırasında dinlenen davacı tanıklarından bir tanesi tapudaki satış bedelinin gerçek olduğunu, diğeri de satış bedelinin ne şekilde ödendiğine ilişkin bilgisi bulunmadığını belirtmiştir. Mahkemece hükme esas alınan 21.10.2013 günlü bilirkişi kurulu raporunda, dava konusu payın dava tarihinde 331.081 TL değerinde olduğu tespit edilmiş, bu bedel önalım bedeli olarak kabul edilerek davacıya depo ettirilmiştir. Keşifle belirlenen bedel, bedelde muvazaa iddiasını tek başına kanıtlamaya yeterli olmayıp davacının diğer delillerini doğrulamak bakımından önem taşımaktadır. Dolayısıyla, davacı bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamamıştır....

        Ancak davacı, tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir. 3.Bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamaması halinde iddia edilen bedel ile tapuda gösterilen bedel arasındaki fark üzerinden davada kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. 3. Değerlendirme Dosya kapsamı ve toplanan tüm deliller incelendiğinde, dava süresinde açılmış olup davacı, bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamadığından resmi satış senetlerinde belirtilen satış bedelleri depo ettirildikten sonra önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne, davacının bedelde muvazaayı ispatlayamadığı miktar üzerinden davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu haliyle usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmadığından hükmün onanması gerekmiştir VI....

          Keşifte bilirkişinin belirlediği değer tek başına bedelde muvazaayı ispatlamaya yeterli değildir. Davacı dayandığı deliller ile muvazaa iddiasını kanıtlayamamıştır. Tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere davacının bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamadığından mahkemece davacıya tapudaki satış bedeliyle birlikte harç ve masrafların toplamını depo etmesi için uygun süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.12.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

            Mahkemece, davacının bedelde muvazaa iddiası kabul edilerek tapu masrafları ile birlikte 224.606,25 TL bedel üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 30.05.2017 tarihli, 2016/14061Esas; 2017/4519Karar sayılı ilamıyla “... Davacılar, satış sözleşmesinin tarafı bulunmadığından bedelde muvazaa iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlaması mümkündür. Ancak davacıların tanıklarından birisi dava konusu taşınmazda kiracı olup satış bedeli konusunda bilgisi olmadığını bildirmiş diğer tanık ise 200.000-210.000 TL'ye satıldığını duydum şeklinde duyuma dayalı beyanda bulunmuştur. Hükme esas alınan ve birbiri ile çelişkili olan raporlardan ikincisi esas alınarak 220.000,00 TL ön alım bedeli olarak kabul edilerek davacıya masrafları ile birlikte depo ettirilmiştir. Keşif ile belirlenen bedel tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli olmayıp, davacının diğer kanıtlarını doğrulamak bakımından önem taşımaktadır....

              ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2023/510 Esas KARAR NO : 2023/567 DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili) DAVA TARİHİ : 31/07/2023 KARAR TARİHİ : 18/09/2023 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıdan satın aldığı aracın ayıplı olduğunu buna ilişkin tespit yaptırdıklarını, taleplerinin davalı tarafından kabul görmediğini belirtmiş ayıp nedeniyle bedelde indirim yapılmasını talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesiyle yetki itirazında bulunmuş, ayıp ihbarı yapılmadığı, müvekkilinin ayıptan sorumlu olmadığını öne sürmüştür. Eldeki dava satım sözleşmesi kapsamında ayıp nedeniyle bedel indirimi davasıdır. Taraflar arasında bir satım sözleşmesi akdedildiğinde uyuşmazlık yoktur. Davalı taraf süresinde yetki itirazında bulunmuştur....

                Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasındaki ticari ilişki kapsamında müvekkilinin tamamı parlak olacak şekilde seramik satın aldığını, ancak davacının mat ve parlak seramikler gönderdiğini, döşendikten sonra davacıya ayıbın bildirildiğini, davacının değiştirebileceğini beyan ettiği, ancak müvekkilinin maliyetin artmaması için bedelde indirim hakkını kullanmak istediğini, davacının da bunu kabul ettiğini, buna rağmen davacının kötüniyetli olarak cari hesap dökümüne dayanarak müvekkili hakkında icra takibi yaptığını belirterek, davanın reddine ve davacı aleyhine %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.İhbar olunan şirket davaya katılmamıştır.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ayıbın süresinde ihbar edildiğine ilişkin delil sunulamadığı, işsahibi davadışı üniversitenin ayıp nedeniyle davalının taşeronluk yaptığı davadışı temlik alan firmaya yaptığı ödemeden bir kesinti yapmadığı, malzemeyi satın alıp kullanan davalının fatura bedelini ödemesinin gerektiği, davalının...

                  Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasındaki ticari ilişki kapsamında müvekkilinin tamamı parlak olacak şekilde seramik satın aldığını, ancak davacının mat ve parlak seramikler gönderdiğini, döşendikten sonra davacıya ayıbın bildirildiğini, davacının değiştirebileceğini beyan ettiği, ancak müvekkilinin maliyetin artmaması için bedelde indirim hakkını kullanmak istediğini, davacının da bunu kabul ettiğini, buna rağmen davacının kötüniyetli olarak cari hesap dökümüne dayanarak müvekkili hakkında icra takibi yaptığını belirterek, davanın reddine ve davacı aleyhine %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.İhbar olunan şirket davaya katılmamıştır.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ayıbın süresinde ihbar edildiğine ilişkin delil sunulamadığı, işsahibi davadışı üniversitenin ayıp nedeniyle davalının taşeronluk yaptığı davadışı temlik alan firmaya yaptığı ödemeden bir kesinti yapmadığı, malzemeyi satın alıp kullanan davalının fatura bedelini ödemesinin gerektiği, davalının...

                    UYAP Entegrasyonu