Hukuk Dairesi’nin 08.09.2015 tarih ve 2015/5489 Esas 2015/7913 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere bedelde muvazaa iddiasının kanıtlanabilmesi için dinlenen davacı tanıklarının akitte taraf olmayan, satış bedelinin ödenmesi sırasında tarafların yanında olan, görgüye dayanan bilgileri bulunan kişiler olması gereklidir. Somut olayımızda bedelde muvazaa iddiasının ispatı bakımından keşif, bilirkişi incelemesi ve farklı paydaşlarının payının farklı bedelle satışından başkaca bir delil bulunmadığı, satış bedelinin daha düşük olduğuna dair görgüye dayalı tanık beyanlarının da bulunmadığı anlaşılmakla bedelde muvazaa iddiası ispatlanamadığından davacı vekilinin bu yönde ileri sürdüğü istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden HMK’nın 353/1- b/1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir....
İSTİNAF TALEBİ VE SEBEPLERİ : Davacı vekili 22/03/2022 tarihli istinaf dilekçesinde; müvekkiline tavanı ve direkleri boyalı olan gizli ayıplı bir araç satıldığının belirlendiğini, bu nedenle ayıpsız misliyle değiştirilmesine karar verilmesi gerekirken, hakkaniyete uygun düşmediği gerekçesiyle ayıp oranında bedelde indirim kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür....
Davacı bedelde muvazaa iddiasına dayanmış, mahkemece bedelde muvazaa iddiası ispatlanamadığından ve davacının resmi satış bedelini depo etmediğinden bahisle davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Kural olarak davacının, satış sözleşmesinin tarafı bulunmadığından bedelde muvazaa iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlaması mümkündür. Keşif ile belirlenen bedel tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli olmayıp davacının diğer kanıtlarını doğrulamak bakımından önem taşımaktadır. Bu sebeple davacının bedelde muvazaa iddiasını ispatlayabilmesi için yapılacak keşif dışında delil sunması zaruridir. Ancak davacının ibraz edeceği deliller ve dinleteceği tanık beyanları ile davacının bedelde muvazaa iddiası değerlendirilebilir ve neticesine göre bir hüküm kurulabilir. Oysa ki davacının tanık deliline dayanmadığı ve başkaca delil ibraz etmediği anlaşıldığından, bedelde muvazaa iddiasını ispatladığından bahsedilemez....
Ancak mahkemece bedelde muvazaa iddiası konusunda taraflardan delilleri sorulup toplanmadan yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadan tapuda gösterilen bedel üzerinden önalım bedelinin süresinde yatırılmadığından söz edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Bedelde muvazaa iddiası ile açılan davalarda depo ettirilecek bedel, bu iddia doğrultusunda tarafların delillerinin toplanmasından sonra belirlenebilir. Bu itibarla öncelikle bedelde muvazaa konusunda tarafların göstermiş olduğu delillerinin toplanması, tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak sonuç itibariyle davacıya önalım bedelini depo etmesi için uygun süre tanınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir....
Davacının bedelde muvazaa iddiasının kanıtlanabilmesi için dinlenen davacı tanıklarının akitte taraf olmayan, satış bedelinin ödenmesi sırasında tarafların yanında olan, görgüye dayanan bilgileri bulunan kişiler olması gereklidir. Dava konusu payın keşfen belirlenen değeri de tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir. Dosya kapsamına ve mevcut delil durumuna göre davacının bedelde muvazaa iddiası ispatlanamadığından mahkemece, davacıya akitte gösterilen satış bedeli ve satış masraflarından oluşan toplam bedel üzerinden önalım hakkını kullanıp kullanmayacağı sorularak, kullanılacağının beyan edilmesi halinde tapuda gösterilen satış bedeli üzerinden dava harcı ikmal ettirilerek, daha önce yatırılan önalım bedeli ile tapuda gösterilen bedel arasındaki farkı depo etmesi için uygun süre tanınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....
Davacı tarafından bedelde muvazaa iddiasını ispata yarayan başka bir kanıt sunulmamıştır. Soyut tanık anlatımları ve keşfen belirlenen değer bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya tek başına yeterli bulunmadığından, davacının muvazaa iddiasına itibar edilmemelidir. Mahkemece, bedelde muvazaa iddiası ispatlanamadığından dava konusu payın tapuda gösterilen satış bedeli ile ödenmesi zorunlu harç ve masrafın toplamından oluşan önalım bedelinin TMK’nın 734. maddesi uyarınca hükümden önce belirlenecek uygun bir zaman içinde depo edilmesi için süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.01.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
in 1/6'şar olmak üzere toplam 1/3 payını 03.05.2012 tarihinde 220.000,00 TL bedelle satın aldığını belirterek önalıma dayalı tapu iptali ve tescil talep etmiş, yargılama esnasında dava konusu payın 120.000,00 TL bedelle satıldığını belirterek bedelde muvazaa iddiasında bulunmuştur. Davalı vekili, bedelde muvazaa iddiasının ve davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacı tarafın bedelde muvazaa iddiasının reddine, önalım talebinin kabulüne karar verilmiştir....
Davacı dava dilekçesi ile Davaya konu ... ada ... parsel sayılı taşınmazda davalının 20.6.2011 ve 22.7.2011 tarihlerinde toplam 140.000 TL bedel ile pay satın aldığını, satılan hissenin geçek değerinin 29.000 TL olduğunu belirterek bedelde muvazaa iddiası ile davalı adına kayıtlı payın iptali ile adına tescilini istemiştir....
Dosyadaki bilgi ve belgeler ile hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında da tesbit edildiği ve mahkeme gerekçesinde de açıklandığı üzere, taraflar arasında imzalanan sözleşmede ve ek protokolde, faturalarda uygulanacak indirim oranının belirlendiği, davalının 3 faturada indirim oranını düşük uygulaması nedeniyle fazla tahsilat yapmış olduğu, davacının taraflar arasındaki sözleşmeyi süresi içerisinde feshetmiş olmasına rağmen davalı tarafından fesih bildiriminin PMUM'a geç yapılması nedeniyle davacının, dava dışı elektrik şirketi ile imzalamış olduğu sözleşmenin Ocak 2015 döneminde uygulanamadığı, bu dönemde davacıya, davalı tarafça elektrik satışı yapıldığından faturanın da davalı tarafça düzenlendiği, bu faturanın dava dışı şirket tarafından şirket ile akdedilen sözleşmedeki indirim oranının uygulanması halinde raporda tespit edildiği üzere daha düşük bir bedelde olacağı anlaşılmıştır.Mahkemece alınan kök ve ek bilirkişi raporları ,dosya kapsamına uygun ve denetlenebilir olduğundan...
Davacı, satış sözleşmesinin tarafı bulunmadığından bedelde muvazaa iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlaması mümkündür. Somut olayda davacı tanıkları, davalı ile pay satanların pay bedelinin ödenmesine ilişkin bilgi ve görgüleri bulunmaksızın sadece önceki paydaşların paylarını 30.000,00 TL bedelle satmak istediklerini bildiklerini söylemişlerdir. Hükme esas alınan 27.10.2014 günlü jeoloji ve inşaat bilirkişi kurulunun raporunda çekişme konusu payın değeri dava tarihi itibariyle 48.267,00 TL olarak tespit edilmiş, bu değer önalım bedeli olarak kabul edilerek davacıya depo ettirilmiştir. Keşif ile belirlenen bedel tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli olmayıp, davacının diğer kanıtlarını doğrulamak bakımından önem taşımaktadır. Davacı tanıklarının davalı ile pay satanlar arasındaki ilişkiye dair herhangi bir bilgileri olmaması nedeniyle bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamamıştır....