Davacının bedelde muvazaa iddiasının kanıtlanabilmesi için dinlenen davacı tanıklarının akitte taraf olmayan, satış bedelinin ödenmesi sırasında tarafların yanında olan, görgüye dayanan bilgileri bulunan kişiler olması gereklidir. Dava konusu payın keşfen belirlenen değeri de tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir. Kaldı ki, alıcı ve satıcıların birlikte imzalarının bulunduğu 11.12.2012 tarihli belgede de dava konusu payın 60.000,00 TL bedelle davalıya satıldığı belirtilmiştir....
vekilinin davacının bedelde muvazaa iddiasının kabulüne ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince: Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü şahsa satılması halinde,diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisini veren bir haktır....
Davalı, tapuda gösterilen satış bedeli üzerinden dava konusu payı satın aldığını belirterek ödenen önalım bedelinin depo edilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamadığından davacıya tapu kaydında gösterilen satış bedeli olan 200.000,00 TL üzerinden önalım bedeli ile tapu harç ve masrafları depo ettirilerek davanın kabulüne ve kanıtlanamayan bedelde muvazaa iddiası nedeniyle, davalı yararına 130.000,00 TL üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 6....
Mahkemece, bozma ilamına uyularak davacının bedelde muvazaa iddiası yerinde görülerek davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü taraf vekilleri temyiz etmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2012/10770 Esas 2013/2755 Karar sayılı 20.02.2013 tarihli ilamı ile "..Davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunduğuna göre bu iddiasını kanıtlaması gerekir. Davacı satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bu iddianın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Muvazaa iddiasının kanıtlanmasında tanık beyanlarının payların davalıya hangi bedel karşılığı satıldığı konusunda açık, kesin ve görgüye dayalı olması gerekmektedir. Ayrıca muvazaa iddiasının kanıtlanması için keşif tek başına yeterli delil değildir. Sadece davacının diğer delillerini doğrulamak bakımından önem arz eder. Bu nedenle mahkemece, varsa davacının, bedelde muvazaa iddiasına ilişkin tanıkları dinlenilip, tüm delilleri toplandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği" belirtilerek hüküm bozulmuştur....
Davacı vekili dava dilekçesinde bedelde muvazaa iddiasında bulunmuş olup, iddiasını ispat açısından dava dilekçesinde, emsal satışlar, tanık beyanları, keşif ve bilirkişi incelemesi ve sair delillere dayanmış olup, dinlenen tanık beyanlarının muvazaanın ispatı açısından yeterli olmadığı gibi mahkemece keşif neticesi tanzim edilen bilirkişi raporuna istinaden davacı tarafın bedelde muvazaa iddiasının kabulü ile bilirkişi raporuyla tespitlenen değer üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş olup, yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca keşifte bilirkişinin belirlediği değer tek başına bedelde muvazaayı ispatlamaya yeterli değildir. Davacı dayandığı deliller ile muvazaa iddiasını kanıtlayamamıştır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince, davacı tarafın muvazaa iddiasının kabulüne ilişkin gerekçesinin yerinde olmadığı, davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunmuş ise de, satış bedelinin tapuda gösterilen bedelden daha düşük olduğunu mevcut dosya kapsamı itibarı ile kanıtlayamamıştır....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkili şirketin davalılardan satın aldığı aracın 9 ay içinde 20 defa arıza yapması nedeniyle araçtan gerektiği gibi yararlanılamadığını, yapılan tespite göre araçtaki arızaların bir kısmının hayati tehlike yaratabileceğinin ve üretim hatası olduğunun belirlendiğini ileri sürerek araç bedelinin iadesine veya bedelde indirim yapılarak tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının müvekkilinden satın aldığı aracın kullanımdan ve dış şartlardan kaynaklanan arızaları dışında üretim kaynaklı arızasının bulunmadığını, ayıp ihbarının süresinde ve usulüne uygun yapılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur....
Davacı idare vekili ile davalının aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları bozma ile kesinleşen yönlere ilişkin olduğundan yerinde değildir.Şöyle ki; 1)Dava konusu ...... ili, ...... ilçesi, ...... köyü, 2402 parsel sayılı taşınmazın 76,32 m2’lik kısımda ...... lehine tesis edilen irtifak hakkının taşınmazın tamamında meydana getireceği değer düşüklüğü oranı belirlendikten sonra taşınmazın eldeki davanın konusu olan 212,08 m2’lik bölümünün bedelinden bu oranda indirim yapılarak değer biçilmesi gerektiği gözetilmeden, bu yönteme uyulmadan hesap yapan rapor doğrultusunda kamulaştırma bedelinin eksik tespiti 2)7139 sayılı Kanunla değişik Kamulaştırma Kanununun 10/8 fıkrası gereğince, bozma sonrası bankaya hak sahibi adına yatırılacak bedelde artış olması halinde bu kısım için; 7139 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik hükümlerine göre işlem yapılması gerektiğinden, Hükmün yukarıda açıklanan gerekçelerle davacı idare vekili ile davalının temyiz istemlerinin kabulü ile...
- KARAR - Davacı vekili, davalı ...Ş. den 10.04.2014 tarihinde çekici satın aldığını, diğer davalının aracın üreticisi olduğunu, aracın 19.06.2014 tarihinde arıza yaptığını, aracın tamir için 21.06.2014 tarihinde davalı şirketin ..... şubesine teslim edildiğini, araçta motor arızası meydana geldiğinin, motorun değişmesi gerektiğinin ve garanti kapsamı dışında olduğunun söylendiğini, bu nedenle aracın halen tamir edilmeyerek davalı şirkette bulunduğunu, zararının oluştuğunu belirterek aracın misli ile değiştirilmesini, mümkün değilse arızanın ücretsiz olarak giderilmesi ile bedelde indirim yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
indirim talebinin taktiri mahkemeye ait olmak üzere yerinde olmadığı belirtilmiştir....
faturası düzenlendiğini; bedelde indirim yapılmasının müvekkilin seçimlik hakkı olduğunu ve bu hakkın kullanılmasının herhangi bir gerekçe ile kısıtlanmasının hukuka aykırı olduğunu; tüm bu deliller birlikte değerlendirildiğinde davacının davasında haksız olduğunun ortaya çıktığını belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı TBK 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır....