Somut olayda ise davacı tarafından ayıp oranında bedelde indirim hakkının kullanılabilmesi için yasal koşulların mevcut olmadığı zira dava tarihi itibariyle aracın oranımının tamamlanmış olduğu ve garanti kapsamında onarımın gerçekleşmesi nedeniyle onarım bedelinin davalı satıcı/sağlayıcı tarafından temin edildiğinin kabul edilmesinin gerektiği, zira kanundaki ifadesi ile de ''bedelde indirim'' seçimlik hakkının muadili olan ''ücretsiz onarım'' hakkının kullanılmış olduğu, mahkememizce tevdii ile denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuna göre de bu hususun teknik olarak değerlendirildiği anlaşılmıştır. 6502 Sayılı Kanunun 11 inci maddesinde ''Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte 11.1.2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tazminat da talep edebilir.'' hükmü düzenlenmiş olmakla davacıya talebi 6100 sayılı HMK 31 inci maddesine göre açıklattırılmış ancak açıkca tazminat talebi olmadan açılan ve bu doğrultuda ıslah beyanı da olmayan...
Hükmü, davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmişlerdir. 1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Davacı, gerçekte 64.437,36 TL olan satış bedelinin resmi akitte 170.000,00 TL olarak gösterildiğini belirterek bedelde muvazaa iddiasını ileri sürmüş, mahkemece bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamadığından resmi akitte gösterilen satış bedeli ile tapu harç ve masrafları toplamı 175.745,00 depo ettirilerek davanın kabülüne, karar kesinleştiğinde davalıya ödenmesine karar verilmiştir....
Dava konusu payın satışına ilişkin hukuki işlemin tarafı olan davalı üçüncü kişi durumundaki davacıya karşı bedelde muvazaa iddiasında bulunamaz ise de davacı önalım hakkına engel olmak amacıyla resmi satış senedinde satış bedelinin yüksek gösterildiğini ileri sürebilir ve bu iddiasını her türlü delille ispatlayabilir. Ancak tanık delili tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir. Somut olayda, davalı vekili bedelde muvazaa iddiasında bulunmuş, 08.01.2016 tarihinde yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda dava konusu payın satış tarihindeki değerinin 146.722,00TL olduğu belirlenmiş, ancak davalının dava konusu payı 140.000,00TL'ye satın aldığını beyan ettiğinden bu miktar ile tapu harç ve masraflarının toplamı olan 141.175,00TL davacıya önalım bedeli olarak depo ettirilerek davanın kabulüne karar verilmiştir....
Davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır. Bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamaması halinde iddia edilen bedel ile tapuda gösterilen bedel arasındaki fark üzerinden davada kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta; Davacı, önalım hakkının kullanılmasını önlemek amacıyla tapuda bedelin daha yüksek gösterildiğini ileri sürerek, 10.000,00 TL üzerinden harç yatırarak bedelde muvazaa iddiasında bulunmuştur. Ancak davacı iş bu iddiasını kanıtlayamamıştır. Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, muvazaa konusunda ispatlanamadığı gerekçesiyle resmi akitte gösterilen satış bedeli ve yapılan masraflar üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir....
Bedelde muvazaa iddiasını keşif ile tespit edilen bedel tek başına kanıtlamaya yeterli değildir. Davacı tanıklarının da davalı ile pay devreden arasındaki mülkiyet nakline ilişkin bir görgüleri bulunmadığından bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamamıştır. Bu nedenle, davalıya mülkiyetin naklini sağlayan resmi senet getirtilerek TMK’nın 734. maddesi uyarınca dava konusu payın satış bedeli ile ödenmesi zorunlu harç ve masraf toplamından oluşan önalım bedeli belirlenerek hükümden önce depo edilmesi için davacıya uygun bir süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece, yukarıda açıklanan husus gözetilmeden yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....
Davacının bedelde muvazaa iddiasının kanıtlanabilmesi için dinlenen davacı tanıklarının akitte taraf olmayan, satış bedelinin ödenmesi sırasında tarafların yanında olan, görgüye dayanan bilgileri bulunan kişiler olması gereklidir. Dava konusu payın keşfen belirlenen değeri de tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir. Dosya kapsamına ve mevcut delil durumuna göre davacının bedelde muvazaa iddiası ispatlanamadığından mahkemece, davacıya akitte gösterilen satış bedeli ve satış masraflarından oluşan toplam bedel üzerinden önalım hakkını kullanıp kullanmayacağı sorularak, kullanılacağının beyan edilmesi halinde tapuda gösterilen satış bedeli üzerinden dava harcı ikmal ettirilerek, daha önce yatırılan önalım bedeli ile tapuda gösterilen bedel arasındaki farkı depo etmesi için uygun süre tanınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....
Davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır. Bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamaması halinde iddia edilen bedel ile tapuda gösterilen bedel arasındaki fark üzerinden davada kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta, davalı vekili 11.10.2012 günlü cevap dilekçesi ile yargılama sırasında davanın reddini istemesi nedeni ile davada "davanın kabulü" olgusu gerçekleşmemiştir. Bu durumda tapuda müşterek mülkiyete konu taşınmazdan pay alan davalının, önalım hakkı davasının açılmasına sebebiyet verdiğinin kabulü gerekir. Bu nedenle mahkemece, davalı tarafın yargılama giderleri ile sorumlu tutulması doğru olmuştur. Ancak, davacılar dava konusu payın gerçekte 35.000 TL olduğunu önalım hakkına engel olmak için bedelin muvazaalı olarak 90.000 TL gösterildiğini iddia etmiştir....
Tanık beyanları ve toplanan delillerle davacının bedelde muvazaa iddiası ispatlanamamıştır. Davacı vekili dava dilekçesinin deliller kısmında açıkça yemin deliline dayanmıştır. Satış bedeli ve bedelde muvazaa iddiası yönünden davalıya yemin teklif hakkı bulunan davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış, davacı davalıya yemin teklifinde bulunmuş, davalı yemin teklifini kabul ederek usul ve yasaya uygun şekilde yemini eda etmiştir. Davalı tarafından usul ve yasaya uygun şekilde eda edilen yemin, resmi senet ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde ön alım davasına konu payın satış bedelinin 120.000,00 TL olduğu, davacının bedelde muvazaa iddiasının ispatlanamadığı, davalının dava konusu hisseyi 120.000,00 TL bedelle satın aldığının kabulü gerekir....
Dava; davacı tarafça davalıdan 2. el olarak satın alınan aracın kilometresi ile oynanmış olması sebebiyle ayıplı olduğu iddiasına dayalı bedelde indirim istemine ilişkindir....
Yukarıda açıklanan nedenlerle misli ile değişim ve kabul görmez ise bedelde indirim talepleri yerinde görülmemekle, sübut bulmayan davanın reddi yönünde aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur..." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....