HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, ayıplı mal satımı nedeniyle bedel iadesi mümkün olmaz ise uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda; Yargıtay'ın istikrar kazanmış ve Dairemizce de benimsenen kararlarında terditli olarak açılan davalarda vekalet ücretine hükmedilebilmesi için terditli tüm taleplerin reddedilmesi gerekir. Nitekim Yargıtay'ın 14 Hukuk Dairesi'nin 2012 tarihli bir kararında da ''...Uygulama ve doktrinde terditli dava olarak nitelendirilen bu dava türünde iddia edilen taleplerin biri veya birkaçının reddedilmiş olması tüm kademeli talepler reddedilmedikçe karşı taraf lehine avukatlık ücreti takdirini gerektirmez. (Y.14.HD.07.03.2012.,2012/1984- 3295 E.K.)'' denilmek suretiyle aynı koşul aranmıştır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, terditli dava niteliğinde olup, terditli birinci talep iş makinesi bedelinin tahsiline ilişkin alacak davasından, terditli ikinci talep ise kira ve kullanım bedelinin tahsiline ilişkin tazminat davasından ibarettir. İstanbul . Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ... E. ... K. sayılı kararı ile, taraflar arasındaki satım sözleşmesi niteliklerine haiz ticari ilişki kapsamında eldeki davanın davalısına teslim edilen iş makinesinin ayıplı olduğu, alıcının sözleşmeden dönme hakkını kullanabileceği kabul edilerek iş makinesinin iadesi şartıyla makine bedelinin satıcıdan tahsili ile alıcıya ödenmesine karar verildiği, kararın 04.10.2022 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Anılan kararın kesinleşmesi karşısında davacının ilgili kararının hükmünü ortadan kaldıracak şekilde makine bedelinin tahsilini talep etmesinin mümkün olmadığı sonucuna varıldığından davacının terditli birinci talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. 6098 sayılı TBK'nın 228....
Davacı vekilinin yargılama giderlerine ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Davacı vekilinin 08.12.2010 tarihli dava dilekçesinde terditli taleplerinden bedel yönünden 10.000 TL'nin tahsiline karar verilmesini talep ettiği, harca esas dava değeri olarak da 10.000 TL gösterildiği, bilahare taşınmazın değerinin bilirkişi tarafından 27.500 TL olarak tespit edilmesi üzerine Mahkemece tapu iptali ve tescil talebi yönünden bu değer üzerinden harcın tamamlatılması istendiği, temyize konu kararda ise bedel yönünden davanın kısmen kabulüne karar verildiği, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden ise taşınmazın değeri olan 27.500,00 TL nin esas alındığı anlaşılmıştır....
A.Ş’nin sorumlu olduğu, emsal alınan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'ndan onaylanarak geçen dosyalar gereği, tapu iptali ve tescil yönünden açılan davanın reddine, terditli bedel iadesi talebinin kısmen kabul kısmen reddine, 107.237,74 TL iş karşılığı sözleşme bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, kira gelir kaybı, rayiç fiyat farkı ve sözleşme tarihinden itibaren ticari faiz yönünden açılan davanın reddine, manevi tazminat isteğinin koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiştir. Davacı ve davalı ... A.Ş. arasındaki 05.01.2008 tarihli adi satım sözleşmesinin incelenmesinde; daire bedeli 155.000 TL olarak kararlaştırılmış olup, ödeme şekli kısmında "155.000 TL karşılığı şap işinin yapılması" ibaresi yazılıdır. Mahkemece bilirkişi heyetinden aldırılan 16.12.2014 tarihli kök ve 05.06.2015 tarihli ek rapora göre, davalı ... A.Ş.'...
A.Ş’nin sorumlu olduğu, emsal alınan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'ndan onaylanarak geçen dosyalar gereği, tapu iptali ve tescil yönünden açılan davanın reddine, terditli bedel iadesi talebinin kısmen kabul kısmen reddine, 107.237,74 TL iş karşılığı sözleşme bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, kira gelir kaybı, rayiç fiyat farkı ve sözleşme tarihinden itibaren ticari faiz yönünden açılan davanın reddine, manevi tazminat isteğinin koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiştir. Davacı ve davalı ... A.Ş. arasındaki 05.01.2008 tarihli adi satım sözleşmesinin incelenmesinde; daire bedeli 155.000 TL olarak kararlaştırılmış olup, ödeme şekli kısmında "155.000 TL karşılığı şap işinin yapılması" ibaresi yazılıdır. Mahkemece bilirkişi heyetinden aldırılan 16.12.2014 tarihli kök ve 05.06.2015 tarihli ek rapora göre, davalı ... A.Ş.'...
Terditli (kademeli) davalar hakkında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda bir hüküm yoktur. Ancak, gerek usul, gerekse dava ekonomisi ve gerekse yerleşmiş Yargıtay İçtihatları uyarınca terditli davalar uygulamamızda kabul görmektedir. Terditli davada, davacı iki ayrı talepte bulunmakta olup, bu taleplerini kademeli (terditli) olarak yapar. Bir başka deyişle, istemlerden biri asıl, ikincisi ise yardımcı (terditli) taleptir. Davacı ilk önce asıl talep hakkında karar verilmesini, kabul edilmediği takdirde ise ikinci talebin incelenmesini istemektedir. Belirtilen nedenle; terditli davada mahkeme, ilk önce asıl talep hakkında inceleme yapar, bunu yerinde bulursa yardımcı (terditli) talebin incelenmesine gerek kalmaz. Asıl talep yerinde bulunmaz ise o zaman yardımcı talebin incelenmesine geçilir....
Öncelikli talep tapu iptal ve tescil talebi ve terditli talep ise sebepsiz zenginleşme nedeniyle bedel iadesi talebidir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesi hükmü gereğince hak düşürücü süre yalnızca tapu iptal tescil talebi yönünden uygulanabilecektir. Bedel iadesi talebinin TBK'nun 77 ve ardından gelen maddeler uyarınca Sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmekte olup Hak düşürücü sürenin bedel iadesi talebi yönünden uygulanma olanağı bulunmadığı halde mahkemece hak düşürücü sürenin esasa dair tüm talepler yönünden engel teşkil edeceği gerekçesi ile reddine karar verilmesi isabetsizdir....
Dava, ticari alım satım ilişkisine dayalı malın ya da bedelin iadesi istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nın 111. maddesinde, “Davacı, aynı davalıya karşı birden fazla talebini, aralarında aslilik ferîlik ilişkisi kurmak suretiyle, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, talepler arasında hukuki veya ekonomik bir bağlantının bulunması şarttır. Mahkeme, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’î talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz.” hükmü amir olup; yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununu, konusu bir miktar para olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurmayı dava şartı haline getirilmiştir. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi işbu dava terditli olarak açılmış olup, bedel iadesi ikincil nitelikte kalmakta, öncelikle malların iadesi talep edilmektedir....
Dava, haricen satışa dayalı tapu iptal ve tescil, mümkün olmaz ise bedel iadesi talebine ilişkindir. 1.Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığına ve özellikle uyulan bozma ilamında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2. Davalılar vekilinin yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince; Davacı vekili tarafından terditli olarak talepte bulunulduğu, terditli talebin kısmen kabul kısmen reddine karar verildiği görülmektedir. Bu halde, Mahkemece, kabul ve ret oranının davalı aleyhine hükmedilen yargılama giderlerinde dikkate alınması, ayrıca terditli talebin reddedilen bölümüne ilişkin olarak davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken bu hususların gözardı edilmesi doğru olmamıştır....
Bu duruma göre davacı, davasını terditli olarak açmıştır. Yargıtay 11. HD., 11/05/2022 tarih, 2020/8449 E., 2022/3730 K. sayılı ilamında; "6100 sayılı HMK’nın 111. maddesinde, “Davacı, aynı davalıya karşı birden fazla talebini, aralarında aslilik ferîlik ilişkisi kurmak suretiyle, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, talepler arasında hukuki veya ekonomik bir bağlantının bulunması şarttır. Mahkeme, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’î talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz.” hükmü amir olup; yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununu, konusu bir miktar para olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurmayı dava şartı haline getirilmiştir. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi işbu dava terditli olarak açılmış olup, bedel iadesi ikincil nitelikte kalmakta, öncelikle malların iadesi talep edilmektedir....