Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kişisel eşyanın iadesi DOSYANIN DAİREYE GELİŞ TARİHİ:28.09.2016 K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, ziynet eşyalarının aynen iadesi olmadığı takdirde bedel tahsili isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 26.07.2016 tarih 2016/263 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 05.08.2016 tarih ve 29792 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (3.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 07.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Mahkemece; davanın kabulü ile ... plaka sayılı dava konusu ... marka Fusion Comfort 1.4 tipindeki aracın davalılar tarafından ayıpsız misli ile değiştirilmesine karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı, davalılardan satın aldığı araçta üretim hatası bulunduğunu belirterek, aracın misli ile değişimi ya da bedel iadesi talebiyle bu davayı açmıştır. Dosyadaki bilirkişi raporundan araçta üretim hatası olduğu anlaşılmış olup, Mahkemece dava kabul edilmiştir. İlk derece yargılama makamınca dosyaya kazandırılan ek raporlarında bilirkişiler dava konusu otomobilin davacı tüketici kullanımındayken 25.09.2012 tarihli onarım faturasından anlaşılacağı üzere ön taraftan darbe almış olduğunu ve onarıma rağmen bu kazanın aracın genel değerinde 3.000,00.-TL kadar bir azaltma yaratmış bulunduğu tespitinde bulunmuşlardır. Bu kaza nedeniyle meydana gelen değer kaybı araç ayıplı da olsa ürünün satıcısına ve ithalatçısına yüklenemez....

      İlk derece mahkemesinin kararının taraflarca istinaf edilmesi sonucunda, Bölge Adliye Mahkemesince, bedel indirimine ilişkin nispi metoda göre hesaplama yapılması konusunda ek bilirkişi raporu aldırılmış ve 01.12.2020 tarihli ek bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır. 01.12.2020 tarihli ek bilirkişi raporunda ise “...dosya üzerinde yapılan incelemelerde aracın ayıplı olduğu, aracın ayıplı parçalarının değiştirilebileceği, üreticinin sözleşmeden kaynaklanan görevlerini yerine getirmediğini, araç sıfır alındığından aracın misliyle değiştirilmesinin daha uygun olacağı kanaatine varılmıştır. Yapılan piyasa araştırmalarında aracın Nispi Metot Yöntemi ile (ayıplı değer ile ayıpsız değer arasındaki farka göre) değer kaybının 30.000,00 TL olarak hesaplanmıştır. Davacının talep edebileceği tazminat tutarı 30.000,00 TL olarak hesaplanmıştır...” şeklinde görüş bildirilmiştir. 6502 sayılı Yasanın 11/1. maddesinde, malın ayıplı olması durumunda tüketicinin seçimlik hakları düzenlenmiştir....

        (Taşıt üzerindeki kusurların açık ayıp niteliğinde bulunduğu, bayiden yeni olarak satın alınan taşıtın kabulünden imtina edilebileceği, taşıttan faydalanmayı engelleyecek nitelikte kusur bulunmadığı, taşıtın bedel iadesi ya da yenisi ile değişimine hükmedilmesi halinde %20 oranında kullanım kaynaklı tenzilata gidilmesinin uygun olacağı, taşıttaki değer kaybının 4.000,00 TL bulacağına dair) *23/02/2016 tarihli bilirkişi heyet ek raporu. (Aynı kanaatleri bildirir.) GEREKÇE: Dava davacının satın aldığı araçtaki ayıp nedeni ile ayıpsız misli ile değişimi veya bedel iadesi istemine ilişkindir....

          Bu seçimlik haklar kural olarak bedel iadesi ve misli ile değişim talepleridir. Tüketici bu seçimlik hakları, satıcı ile birlikte üretici ve ithalatçıya karşı kullanabilir. Çünkü, 6502 sayılı Yasa'nın 56/3 maddesi ve yukarıda belirtilen Garanti Belgesi Yönetmeliği'nin 9. maddesi gereğince, onarım hakkı kullanılmışsa, malın garanti süresi içinde tekrar arızalanması veya tamiri için gereken azami sürenin aşılması veya tamirinin mümkün bulunmadığının anlaşılması ve satıcı tarafından da 6502 sayılı Kanun'un 11. maddesi kapsamında kalan tüketicinin bedel iadesi veya misli ile değişime yönelik talebinin reddedilmesi durumunda tüketici diğer seçimlik hakları kapsamında kalan bedel iadesi veya misli ile değişim talebini satıcı ile birlikte üretici ve ithalatçıya karşı birlikte kullanabilir....

          (X) KARŞI OY : 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 20/1-2. maddesinde; teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu belirtilmiş; aynı maddede bedel deyimi ise; malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veya bunlar adına hareket edenlerden, bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği açıklanmış, 24/c. maddesinde; vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerler Katma Değer Vergisi matrahına dahil unsurlar olduğu kabul edilmiş, 29/2. maddesinde, bir vergilendirme döneminde indirilecek katma değer vergisi toplamı, mükellefin vergiye tabi işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma değer vergisi toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki farkın sonraki dönemlere devrolunacağı ve iade edilmeyeceği...

            Dava, ayıp nedeniyle sözleşmeden dönme ve bedel iadesi istemine ilişkindir. Davacı dava dilekçesi ile davalıdan satın aldığı koltuk takımının ayıplı çıktığı gerekçesiyle misli ile değişim, olmadığı takdirde sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talep etmiş ıslah dilekçesi ile de, misliyle değişim talebinden vazgeçerek sözleşmeden dönme ve bedel iadesi istemiştir. Davalı vekili ise; ayıp iddialarının doğru olmadığını, ayıp olduğu kabul edilse dahi sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebinin orantısız güçlük doğuracağını, iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. 6502 sayılı Yasa'nın "Tüketicinin seçimlik hakları" başlıklı 11. maddesinde ayıp nedeniyle tüketicinin seçimlik hakları tek tek sayılmıştır....

            40.000,00 TL olduğunu, aracın tasfiye edildiği ve tasfiye bedelinin iade edilmediği ancak iadesinin mümkün olduğunun tespit edilmesi nedeniyle sadece el konulan aracın el koyma tarihindeki piyasadaki rayiç bedel farkının davacıya tazminat olarak ödenmesi gerektiği, davacının bedel iadesi için idareye talepte bulunulması durumunda yasal faizi ile birlikte elkonma tarihinden itibaren bedel iadesi yapılacağı anlaşılmakla; bilirkişi raporunda belirtilen 40.000,00 TL ile aracın satış bedeli arasındaki fark hesaplanmakla; 4.469,05 TL'nin (40.000,00-35.530,95=4.469,05) verilmesi gerektiğine, davacının dava dilekçesinde aracı kullanamamaktan kaynaklı kazanç kaybını talep etmiş ise de, aracın el koyma tarihindeki piyasadaki rayiç bedelinin faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerektiğinin kabul edildiğinden davacının bu yöndeki talebinin reddine karar verilmesi gerektiği belirlenerek, manevi tazminat talebinin reddine, 4.469,05 TL maddi tazminatın el koyma tarihinden faizi ile birlikte davalıdan...

              ile ilgili davalıya ihtarname keşide etmek zorunda kalmış ve ---- masraf ettiği, maddi olarak uğradığı zararın tazmini açısından davalının şimdilik ---- yasal faizi ile beraber ödemeye mahkum edilmesini talep ettiği, açıklanan nedenlerle taraflar arasında ---- tarihinde imzalanan----- sözleşmeye istinaden teslim edilen davacıya ait ----- ---------- ve teşhir kabının iadesi, bu mümkün olmadığı takdirde dolapların güncel fatura değerlerinin beş katından az olmamak üzere belirlenecek bedel ve teşhir kaplarına ----- ödenmesi, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik ------- maddi tazminatın yasal faizi ile birlikte ödenmesi ve yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmili yönünde karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür....

                Davalı; öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, bundan ayrı; davaya konu aracın dava tarihinden önce (10/10/2013) dava dışı birine satıldığını, malik sıfatı bulunmayan davacının ayıp oranında bedel indirimi talep etmesinin mümkün olmadığını, garanti süresi dolduktan sonra yapılan tamiratlar için bedel iadesi istenemeyeceğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; davacının dava tarihinden önce sattığı araç üzerinde malik sıfatı ve dolayısıyla aktif dava ehliyeti bulunmadığından husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine Yargıtay 13....

                  UYAP Entegrasyonu