DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Davacının dava dilekçesinde 18 adet cumhuriyet altını, 1 gram altın, 4 adet yarım altın, 18 adet çeyrek altının aynen iadesi, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL talep edildiği, dava harcının 1.000,00 TL üzerinden yatırıldığı, davanın bedel yönünden ıslah edilmediği, aynen iade talebinin eşyanın gerçek değerini kapsaması sebebiyle dava dilekçesinde aynen iadesi istenilen ziynet eşyalarının dava tarihindeki değeri üzerinden harcın tamamlatılması için davacıya Harçlar Kanunu 30- 32 maddesi gereğince süre verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerektiği, eğer aynen iade talebi yönünden harç tamamlanır ise davacının bedel yönünden ıslah yapmadığının da verilecek kararda gözetilmesi gerektiği, Kabule göre de, ziynet eşyalarının dava tarihindeki satış fiyatları üzerinden değerlendirme yapılmasının hatalı olduğu, ziynet eşyalarının dava tarihindeki alış fiyatları üzerinden...
YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Davacı şirketin, 2011 yılında yaptığı indirimli orana tabi işlemler nedeniyle yüklenilen ve 2012 yılının Kasım dönemi için verilen düzeltme beyannamesi ile iadesi talep edilen katma değer vergisinin ciro pirimine isabet eden 2.013.489,45 TL tutarındaki kısmının bloke edilerek bu tutar haricinde kalan kısmının düzenlenen … tarih ve … sayılı düzeltme fişi ile iadesi üzerine, iadesi istenen verginin ciro pirimine isabet eden kısmının reddine dair işlemin iptali istemine ilişkindir....
Hukuk Dairesinin 2021/10579 Esas 2022/6013 Karar sayılı ilamı dikkate alındığında münavebeye buğday yerine arpanın eklenmesi ve objektif değer artışı uygulanmaması hatalı olduğu gibi taşınmazı sulu tarım arazisi haline getiren kuyuya ayrıca bedel takdiri yerinde olmadığından Dairemizce yeniden yapılan hesaplamada: ÜRÜN VERİM FİYAT G.S.Ü.D....
Kısmi olarak yapılan kamulaştırmalarda kamulaştırmadan arta kalan kısımdaki değer kaybının % 50 oranını geçmesi halinde; davalıya % 50 oranında değer kaybı ile yetinip yetinemeyeceği sorularak, yetindiği takdirde bu miktara göre hüküm kurulması, yetinmediği takdirde davacı idareye geri kalan taşınmaz bedelinin tamamını ödemesi suretiyle taşınmazın tamamının mülkiyet hakkını kazanma imkanı sağlanması ve talebi halinde taşınmaz bedelinin tamamına hükmedilmesi, aksi halde bilirkişi kurullarınca belirlenen değer azalış oranına göre karar verilmesi gerektiği gözetilerek, taraflara yukarıda açıklanan hususlarda beyanda bulunmaları için süre verilip, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği düşünülmemesi, 3- 28.04.2018 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 7139 sayılı Yasa ile değişik Kamulaştırma Kanununun 10/8 maddesi gereğince bankaya bloke edilecek bedelin ödenmesi bakımından yapılan değişiklikler nazara alınarak işlem yapılması gerektiğinden, yukarıda açıklanan eksiklikler giderildikten...
Y A R G I T A Y K A R A R I Açılan bedel artırımı davasının niteliği gereği temyiz eden davacı tarafından ödenmesi gereken 1.665,26 TL, davalı tarafından ödenmesi gereken 3.011,85 TL nisbi temyiz harçlarının alındığına dair belgeler dosyasında bulunmamaktadır. Bu nedenle -davalı idarenin yargı harcından bağışık olmadığı da gözetilerek- davacı ve davalı taraftan temyiz harçları alınmışsa ilgili belgelerin dosyasına konulması, alınmamışsa gerekli tebligat yapılarak harçların tamamlanmasından sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere iadesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 10.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Öte yandan sözleşme gezersiz olsa da, taraflar alınanların iadesi hususunda, iade edilmesi gereken bedelin ne olduğunu kararlaştırmış iseler, iade anında ödenmesi kararlaştırılan bu bedelin geçerli olduğunun kabulü gerekmekte olup, dairemizin yerleşik uygulaması da bu yöndedir. Hal böyle olunca öncelikle, taşınmazın davacıya teslim edilememesi halinde ödenmesi kararlaştırılan 200.000 TL.nın mahiyetinin belirlenmesi gerekir. Davalının zilyetliği bir bedel karşılığında devir ettiğinin kabul edilmesi zorunlu olup. Her ne kadar sözleşmede davalıya ne kadar bedel ödendiği yazılı değil ise de, davacı tazminat olarak ödenmesi kararlaştırılan 200.00 TL.nın gerçekte davalıya ödenen para olduğunu bildirmiş bulunmaktadır....
CEVAP: Davalılar vekilleri birbirini destekler mahiyetteki cevap dilekçelerinde özetle; davacının davalı şirkete bildirimde bulunmadığını, iddia edilen ayıbın davacının hatası sonucu oluştuğunu ve dış etken kaynaklı olduğunu, araca yapılacak onarımın herhangi bir değer kaybına mahal vermeyeceğini, aracın kullanılmasını engeller mahiyette olmadığını, araçta oluşan değer kaybının davalıya ödenmesi gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuşlardır....
Bu düzenleme arsa tahsisinden vazgeçme halinde bedel iadesine ilişkin ise de katılımcının taahhütlerini yerine getirmemesi sebebiyle tahsisin iptal edildiği halde evleviyetle uygulanması gerektiği açıktır. Davacı katılımcı vazgeçme durumunda bedel iadesinin koşullarını bildiğine göre taahhüdün yerine getirilmemesi hali içinde en iyi vazgeçme halindeki gibi bedel iadesinin sağlanabileceğini öngörmesi icap eder....
Sayılı kaldırma kararıyla; "Mahkemece dava konusu taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan ve fen bilirkişi krokisinde A harfi ile gösterilen 175,75 metrekarelik kısımda %80 oranında değer azalışına hükmedilmiştir. Kısmi olarak yapılan kamulaştırmalarda kamulaştırmadan arta kalan kısımlardaki değer kaybının %50 oranını geçmesi halinde, davalıya %50 oranında değer kaybı ile yetinip yetinmeyeceği sorularak, yetindiği takdirde bu miktara göre hüküm kurulması, yetinmediği takdirde ise davacı idareye geri kalan taşınmazın bedelinin tamamını ödemek suretiyle taşınmazın tamamının mülkiyet hakkını kazanma imkanı sağlanması ve talebi halinde taşınmaz bedelinin tamamına hükmedilmesi, aksi halde bilirkişi kurullarınca belirlenen değer azalışı oranına göre karar verilmesi gerektiği gözetilerek" hüküm kaldırıldıktan sonra, mahkemece yeniden yargılama yapılarak karar verilmiştir....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafa talebinin ne olduğunun açıklattırılması gerekirken beyanı alınmadan bedel iadesi yönünde verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilerleyen zamanda davacının davasını ıslah ettiği ve 17/01/2018 tarihli duruşmada aynen "ıslah talebi doğrultusunda öncelikle aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesi, mahkeme aksi kanaatte ise güncel değerinin tarafımıza ödenmesini talep ederiz." denilmek suretiyle terditli taleplerine devam ettiğini, 6502 sayılı Kanun'un 11.maddesinde ilgili maddede belirtilen seçimlik haklarından yalnızca birinin kullanılabileceği hüküm altına alındığından, tüketiciye terditli dava açma hakkı tanınmadığını, Yargıtay 13.Hukuk Dairesi'nin emsal kararlarının da bu yönde olduğunu, nitekim yerel mahkemenin gerekçeli kararında yer verilen Yargıtay 13.Hukuk Dairesi'nin 2016/5054 E.-14055 K.sayılı kararında da ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya sözleşmeden dönerek bedel iadesi taleplerinden hangisini seçtiğini net olarak...