Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bir kimse kendi malzemesi ile başkasının taşınmazına sürekli, esaslı ve tamamlayıcı (mütemmim cüz'ü) nitelikte yapı yapmış ise ve Türk Medeni Kanunun 724.maddesine göre "yapının değeri açıkça arazinin değerinden fazlaysa iyiniyetli taraf uygun bir bedel karşılığında yapının ve arazinin tamamının veya yeterli bir kısmının mülkiyetinin malzeme sahibine verilmesini isteyebilir." Sözkonusu madde hükmünden açıkça anlaşıldığı üzere, taşınmazın mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyi inançtır. Öngörülen iyi inancın Türk Medeni Kanunun 3.maddesinde hükme bağlanan subjektif iyi inanç olduğunda kuşku yoktur.Bu kural, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşın bilebilecek durumda olmamasını, yada yapıyı yapmakta haklı bir sebebin bulunmasını ifade eder....

    Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; dosya içerisinde bulunan 29.02.2012 tarihli ziraat bilirkişisi ek raporunda davalının kendi taşınmazına diktiği zeytin ağaçlarının ileride davacı taşınmazına zarar vereceği belirtilmiştir. Somut zarar henüz gerçekleşmeden, muhtemel zarar nedeniyle komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesi istenemez. Davalı tarafından dikilen ağaçlar nedeniyle henüz gerçekleşmiş bir somut zararın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 27.02.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

      Belediyesinde belediye başkan yardımcısı olarak görevli şikayetçi ... ile telefonda görüşüp randevu alarak sivil kıyafeti ile belediye binasına gelmesi, şikayetçiye ellerinde belediyenin imar uygulamalarına ilişkin yolsuzluk evrakı bulunduğunu, yakında belediyeye operasyon yapılıp başkan, başkan yardımcıları ve encümen üyelerinin tutuklanacaklarını söyleyerek, yapımı devam eden bir bina fotoğrafı, imzasız kaçak bina ihbar dilekçesi, 29/08/2006 tarihli bina yıkım kararına ilişkin ......

        Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde bina sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Somut olaya gelince; Dava konusu 3452 parsel sayılı taşınmazın dosyada yer alan tapu kaydına göre evveliyatı dava dışı Hazine’ye ait iken 20.03.1996 tarihinde hükmen ... idaresi adına tescil edildiği görülmektedir....

          Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Bu açıklamadan da anlaşılacağı üzere, dava konusunu yapının bulunduğu taşınmaz oluşturmaktadır.Somut olayda, davacı 6 parsel sayılı taşınmazın adına tescilini istemiştir.Mahkemece, TMK.724.nun maddesinde belirlenen iyiniyet koşulu bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine, taşınmazın zemini ve üzerindeki yapı değeri toplamı üzerinden davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmiştir. 07.05.2007 tarihli inşaat bilirkişi raporunda zemin değeri 15.000,00YTL olarak belirlenmiştir....

            Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde bina sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak bina sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiasıyla ileri sürülebilir....

              Bu nedenle, davacının, haricen satılıp teslim edilen bu taşınmaza ferağının verileceği umudu ile bina inşa ettiğinin kabulü gerekir. Hal böyle olunca, davacıyı kötüniyetli olarak kabul eden mahkeme kararındaki görüşe katılmak mümkün değildir. Davacı, harici satış ve teslime istinaden zilyedi bulunduğu taşınmaza inşa ettiği bina nedeni ile 70.000.000.000 lira faydalı masrafının taşınmazın maliki davalılardan tahsilini istemektedir. Davanın yasal dayanağı Borçlar Yasası'nın 64. maddesidir. Anılan 64. maddeye göre, iyiniyetle başkasının taşınmazına el koyan bir kimsenin faydalı ve zaruri masraflarını isteyebilmesi için, yaptığı giderlerin mal varlığından çıkmış ve taşınmazı geri alan hak sahiplerinin mal varlığına geçmiş olması icap eder. Medeni Yasa'nın eski 907. maddesi (Yeni MK m. 994), zilyede malın hak sahibi tarafından alınması halinde faydalı ve zaruri masraflarını istemek hakkını vermiştir....

                Taşınmazın ilk tesisinden itibaren kamu malı niteliği taşımaması, davacının taşınmazın adına kayıtlı olduğu tarihte önceki malike ait binayı yıkarak yerine yeni bir bina yapması nedeniyle kötüniyetli kabul edilemez. Daha açık bir anlatımla davacı taşınmazın maliki olduğu düşüncesiyle üzerine iyiniyetle bina yapmıştır. Ayrıca ziraat ve inşaat bilirkişi kurulunun 05.06.2013 günlü raporunda taşınmazın zemin değerinin 21.078 TL, bina bedelinin ise 75.915 TL olduğu saptanmıştır. Taşınmazın kamu malı niteliği taşımaması, davacının iyiniyetli olması ve bina değerinin zemin değerinden açıkca daha fazla olması nedeniyle TMK’nın 724. maddesi gereğince tescil isteme koşulları oluşmuştur. Bu nedenle mahkemece davacıya taşınmaz zemin değerini malike ödenmek üzere depo etmesi için uygun bir süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....

                  Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına ... yapması halinde Türk Medeni Kanununun 684. ve 718.maddeleri gereğince ..., üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Gerekli yasal koşullar mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Bunun için her şeyden önce yapının yapıldığı taşınmazın özel mülkiyete konu olabilecek nitelikte bir yer olması gereklidir. Davacı, dava konusu 4140 parsel sayılı taşınmazı 1983 yılında köy tüzel kişiliğinden haricen satın almak suretiyle üzerine “ev ve besihane” yaptığını, bina değerinin arsa değerinden fazla olduğunu belirterek temliken tescil istemiş ise de dava konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında önce senetsizden Kırka köyü tüzel kişiliği adına tespit ve tescil edildiği, daha sonra satış suretiyle ......

                    Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; mahkemece yapılan keşif üzerine aldırılan bilirkişi raporunda davacının taşınmazına yakın (50 cm) incir ağacının davacının taşınmazına zarar verdiği belirtilmesine rağmen,zararın giderimi konusunda hangi önlem veya önlemlerin alınacağı açıklanmadığı gibi davacının taşınmazına uzak (3 metre) mesafedeki incir ağacının davacıya herhangibir zararının bulunmadığı bildirilmesine rağmen mahkemece her iki ağacın da sökülmesi suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Mahkemece, davacının parseline uzak mesafedeki incir ağacı bakımından davanın reddine karar verilmesi, yakın mesafedeki incir ağacı bakımından da bilirkişiden ek rapor aldırılarak davacının taşınmazına verdiği zararının giderimi konusunda ne gibi önlemler alınacağının tespiti istenmelidir. Mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu