Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Somut uyuşmazlıkta, kargir ev ve elma bahçesi niteliğindeki 11.456 m2 yüzölçümlü 1484 parsel sayılı taşınmazda davalılar 1/3'er pay malikidirler. Keşif sırasında dinlenen taraflar tanıklarınca, taşınmazda bulunan binanın üst katının davacı tarafından imal edildiği belirtilmiştir. Hükme esas alınan inşaat ve ziraat bilirkişi kurulunun 14.05.2014 günlü raporunda da tarım arazisi niteliğindeki taşınmazda bulunan binanın üst katının dava konusu olduğu saptanmıştır. TMK’nın 724. maddesinde başkasının arazisi üzerine bina yapımından söz edilmiş, varolan bir bina üzerine ilave kat yapılması maddede yer almamıştır....

    HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/90 KARAR NO : 2021/200 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : AKYAZI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2020/46 ESAS DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Başkasının Taşınmazına Bina Yapımı Nedeniyle) KARAR : Dairemizde bulunan istinaf başvurusunun yapılan açık incelemesi sonunda; İlgili 3. kişi Urgancıoğlu Otom. Nak. Zirai Alet Isı Sis. ve Gıda San. Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusu üzerine Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2020/46 Esas sayılı dosyası ve dava dosyasında verilen 24/12/2020 tarihli ara kararı incelendi....

    Davacı, 1913 ada 3 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalının komşu 1913 ada 40 parsel sayılı taşınmazda yapılan bina arasında bulunan boş alana beton döktüğünü, etrafını tuğla ile çevirdiğini ve bahçesini 1913 ada 40 parsel sınırlarına dahil ettiğini ileri sürerek haksız müdahalesinin önlenmesini istemiştir. Davalı iddianın yersiz olduğunu, belediyeden aldığı izin dahilinde taşınmazına bina yaptığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece kayıt maliki olmayan davalıya husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1913 ada 40 parsel sayılı taşınmazda dava dışı... Yapı İnşaat Şirketinin kayıt maliki olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı ancak davalının 1913 ada 40 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yüklenici olarak inşaat yaptığı anlaşılmaktadır....

      Davalıların murisi ..., inşaatı yaparken arazinin maliki olan ...’e karşı iyiniyetli ise, muris muvazaası nedeniyle (gerçekteki bağış sözleşmesinin şekle uygun olmaması nedeniyle) dava konusu taşınmazın tapusunun iptal edilmesi, bu iyiniyeti ortadan kaldıramaz 5/7/1944 tarihli ve 1944/12-26 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince. B) 5/7/1944 tarihli ve 1944/12-26 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe ve sonuç bölümünde; “Başkasının arsası üzerine diğeri kendi malzemesiyle bina inşa veya başkasının tarlasına biri kendi fidanını garsettikte arzın mütemmim cüzu halini alan bu muhdesatın mukadderatı, yer sahibinin bu inşa ve garsa olan muvafakat veya ademi muvafakatına göre değişir. Bu ihdasta yer malikinin muvafakati yoksa muhdesatın akıbetini Kanunu Medeninin 648 ve 649 uncu maddeleri tayin eder. 648 inci maddedeki (Malikin rızası olmaksızın) kaydı, malikin rızası olursa hükmün değişeceğine işaret eden ihtirazî bir kayıttır....

        Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Somut olayda davacı, dava konusu taşınmaz kadastronun 343 sayılı parselini teşkil etmekte iken, davalılardan 1984 yılında haricen pay aldığını, o tarihlerde zeminde mevcut olan binanın üzerine ilaveler ve iyileştirmeler yaptığını, taşınmazın 2008 yılındaki imar uygulaması sırasında 215 ada 16 parsel numarasını aldığını ileri sürmüştür. Gerçekten dosyada toplanan delillerden anlaşılacağı üzere, imarla 215 ada 16 sayılı parsel olan arazi üzerinde bir bina bulunduğu, davacının mevcut binaya ilaveler ve iyileştirmeler yaptığı anlaşılmaktadır. Esasen bu husus, mahkemenin de kabulündedir....

          e sattığı davacılara ait ağaç ile bina değerinin toprak değerinden fazla olduğu ileri sürülerek; öncelikle tapunun iptali ile davacılar adına tesciline, olmaz ise muhtesat bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesi istenilmiştir. Mahkemece, davanın tapu iptal ve tescil istemine ilişkin kısmının bütün davalılar yönünden reddine, toplam 21.080,00 YTL olan muhtesat bedelinin ise davalı ... yönünden kabulüne, diğer davalılar yönünden ise reddine karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Başkasının taşınmazına temelli ve kalıcı nitelikte yapı yapılması durumunda, Medeni Kanunun 684 ve 718. maddeleri uyarınca yapı; üzerinde yada altında yer aldığı ana taşınmazın tamamlayıcı parçası haline geleceğinden ana taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Yasa koyucu bu konumdaki taşınmaz maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi genel hükümlere bırakmamış Medeni Kanunun 722, 723 ve 724. özel maddelerinde düzenlemeyi uygun görmüştür....

            Bilirkişinin düzenlediği krokiden mülkiyeti davalı ...’ye ait 3435 sayılı parsel üzerinde davacı tarafından 1970’li yıllarda yapıldığı bildirilen bir binanın bulunduğu, bina değerinin arsa değerinden daha fazla olduğunun saptandığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle dava, Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayalı temliken tescil istemine ilişkindir. Gerçekten, bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir....

              Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Davada davacı, üzerine bina inşa ettiği 561 ve 572 sayılı parselleri satın alarak bina yaptığını ve iyiniyetli olduğunu ileri sürdüğünden, iddianın elde edilecek delillere uygun ve Türk Medeni Kanununun 724.maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. Dava, eksik inceleme ve araştırma sonucu ve sözde bazı gerekçelerle reddedildiğinden karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 20.09.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Hükmü, taraflar temyiz etmiştir. 1-Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Malzeme sahibinin Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır; Öncelikli koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır. Türk Medeni Kanununun 724.maddesi hükmünden açıkça anlaşıldığı üzere, taşınmaz mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir....

                  Diğer yandan, birleştirilen dosyada davacı ..., davalı ...’nin yaptığı tel çitin taşınmazına taşkın biçimde bulunduğunu, davalının su yolunu kapatacak biçimde yaptığı beton duvar nedeniyle ev ve ahırının zarara uğradığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi ile duvar ve çitin kal’ini, ayrıca, beton duvar ve çit yapımı sırasında ağaçlarına verilen zararın tazminini istemiştir. İnşaat ve ziraat bilirkişilerinin birlikte düzenledikleri 27.11.2008 tarihli raporda, beton duvarın şu aşamada zarar oluşturmadığı, fakat, aşırı yağışlarda göllenmeye neden olarak ev ve ahırın rutubet sebebiyle zarara uğrayabileceğini, duvara 20cm diren deliği açılması ile sorunun giderilebileceğini belirtilmişlerdir. Yargılama sırasında dava konusu duvara davalı tarafından diren deliği açılmış bulunduğundan, bu istem ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir....

                    UYAP Entegrasyonu