WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ın davacı taşınmazına tecavüzü imar uygulaması ile oluştuğundan bina bedelinin davalıya ödenmesi suretiyle elatmanın önlenmesi ve yıkım davasının kabulüne, ecrimisil istemi ile davalının temliken tescil talebinin de reddine karar verilmiştir. Karar, davalı ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dava ve birleşen dava, imar parseline elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkin olup mahkemece, bina bedelinin davalıya ödenmesi suretiyle elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesi doğrudur. davalı ...'nin sair temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Ancak, çekişme konusu parsel içinde kalan, bilirkişi rapor ve krokisinde B harfi ile gösterilen bölüm yönünden yıkım kararı verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, dava konusu 23 sayılı parsel dışında kalan bölümler yönünden de yıkım kararı verilmiş olması doğru değildir....

    Medeni kanunun 725. maddesi uyarınca tescile karar verilebilmesi için, az yukarıda açıklandığı üzere taşkın yapı sahibinin tecavüz ettiği taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesi ya da bütün dikkat ve özeni göstermesine rağmen bilebilecek durumda olmaması veya 5.7.1944 tarih 12/26 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı gibi mülkiyetin ileride kendisine geçirileceği inancıyla hareket etmesi gerekir. Davacı, taşınmaz çapa bağlandıktan sonra bina yapmıştır. Davacı taşkın yapıyı taşınmaz çapa bağlandıktan sonra yaptığından ve inşaatın yapıldığı tarihte mülkiyetin ileride kendine geçirileceği inancıyla hareket ettiğini de kanıtlayamadığından olayda iyiniyet koşulu gerçekleşmemiştir. Kaldı ki, Anılan maddede bina sahibine tanınan hak kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir....

      ın temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2- Asıl dosya davacısı- birleştirilen dosya davalılarının temyiz itirazlarına gelince; Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Malzeme sahibinin Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi için birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli; ikinci koşul, yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olmasıdır. Üçüncü koşul ise, yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesidir....

        Davalılar, taşınmazın davacı ile ortak satın alındığını ancak davacının fazla pay sahibi olması nedeniyle onun adına tescilinin yapıldığını, davacının onayı ile binanın yapıldığını, binanın yapılmasından sonra davacının sınırı belirleyen duvarı yaptığını belirterek davanın reddini savunmuşlar; karşı dava ile de iyiniyetle yaptıkları bina değerininin zemin değerinden fazla olduğunu ileri sürerek, taşınmazın tamamının veya bina ile zorunlu kullanım alanının ifrazen adlarına tescilini veya bina bedelinin alınmasını istemişlerdir. Mahkemece, asıl davanın kabulüne; karşı davanın ise davacıların iyiniyetli olmadığı ve ifraz koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle tapu iptali tescil, binanın yıkılmasının fahiş zarar oluşturmadığı gerekçesiyle de tazminat isteminin reddine karar verilmiştir. Hükmü, davalılar-karşı davacılar vekili temyiz etmiştir....

          Taraflar arasındaki uyuşmazlıkta, davacının talebi MK 723.maddesinde düzenlenen başkasının taşınmazına kendi malzemesi ile bina yapmaktan doğan tazminat istemidir. Burada borcun kaynağı esas itibariyle sebepsiz zenginleşmedir. Davacı tarafından yapılan inşaat taşınmazın mütemmin cüz'i olması nedeniyle zenginleşenin iade yükümlülüğü vardır. İntifa hakkı sahibinin ve çıplak mülkiyete sahip diğer davalının zenginleştikleri ölçüde iade borcu bulunmaktadır. İadenin kapsamı belirlenirken davalıların taşınmaz üzerindeki hakları ve taşınmaz üzerinde oturmak amacı ile yapılan binada (katta) taşınmazdan davacının uzun süre yararlanma olgusunun da düşünülmesi gerekir....

            Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiası ileri sürülebilir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ,YIKIM Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki olduğu 109 ada 313 parsel sayılı taşınmazına komşu 259 parsel sayılı taşınmaz malikleri olan davalıların ortak sınıra sıfır mesafede 2 katlı betonarme karkas bina ile 1 metre mesafede tek katlı yığma kargir binaları olup, bu iki binanın imar mevzuatının gerektirdiği bahçe mesafesi koşullarını taşımadığını ve ruhsatsız olduklarını ileri sürerek, anılan iki adet yapının imar mevzuatına aykırılık nedeniyle yıkımını istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır....

                maddesi uyarınca temliken tescile karar verilebilmesi için öncelikle bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüz’ü (tamamlayıcı parçası) nitelikte bina yapması ve binanın tamamlanmış olması gerekir. Davacı kendisine ait malzeme ile davalıya ait taşınmaza tamamlanmış bir bina yapmadığı gibi bilirkişi raporuna göre yapı değerinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olmadığı da ortadadır. Bu durumda Türk Medeni kanununun 724. maddesinde yazılı yukarıda açıklanan temliken tescil koşulları davacı yararına gerçekleşmemiştir....

                  Gerçekten, bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Ne var ki, Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde bina sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; Dava konusu 181 ada 3 parsel imar uygulaması sonucu oluşmuştur. Taşınmazın öncesinin 2670 parsel olduğu, maliki olan Hazine’nin satışı sonucu önce ... ’ya sonradan yapılan satışlarla da mülkiyetin 30.03.1998 tarihinde davacı ...’a geçtiği görülmektedir....

                    Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde bina sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Davacı, yapıyı 1993 yılında yaptığını iddia ettiğinden Türk Medeni Kanununun 724.maddesi hükmü gereğince kazandığı şahsi hakkı ancak taşınmazın o tarihteki maliki kim ise ona karşı ileri sürebilir. 21.03.2006 tarihinde açılan davada davalı gösterilen ... inşaatın yapıldığı 1993 yılından sonra taşınmaza malik olduğundan davanın bu davalıya karşı yöneltilmesi olanağı yoktur....

                      UYAP Entegrasyonu