Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; temliken tescil isteyen davacı kendi kadastral parseline bina yaparken davalının kadastral parseline tecavüz ettiğinden iyiniyetli değildir. Çapa bağlı taşınmaza inşaat yaparken gerekli özeni göstermeyen davacının iyiniyetli olduğundan söz edilemez. ... koşul gerçekleşmediğinde diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına da gerek bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece, somut olayda temliken tescil koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.12.2017 gününde oybirliği ile karar verildi....

    ün vefatı ve yakın akrabalık nedeniyle taşınmaz devrinin talep edilmediğini, ...'ün vefatından sonra eşi olan ...'ün müvekkiline bina yapması için muvafakat verdiğini, ...'ün de ölümüyle mirasçı olmaları nedeniyle taşınmazın davalılara geçtiğini, taşınmazın bir bölümünün 52 yıldır davacının zilyetliğinde olduğunu, müvekkili tarafından bina inşa edildiğini, taşınmazın ifraz edilmesi sonucunda davacının zilyetliğinde olan kısmının 7350 ada 11 parsel olduğunu belirterek İstanbul ili, .... ilçesi, hallesinde bulunan 7350 ada 11 parselin davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini, olmazsa Türk Medeni Kanunu'nun 724 üncü maddesi gereğince uygun bedel karşılığı arazinin davacıya devrini ya da rayiç bedeli ve 1.500,00 TL satış bedelinin güncel değeri tespit edilerek dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiştir. II....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı-davalı vekili tarafından, davalı-davacı aleyhine 23.08.2010 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve kal 22.04.2011 tarihli birleşen davada temliken tescil, olmazsa bina değeri veya levazım değerinin istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen 06.10.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı-davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 11.02.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

        Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir. Yeni malikler de Türk Medeni Kanununun 725. maddesinde belirtilen haklardan yararlanabilecekleri gibi borçlardan da sorumlu olur. Bu tür davalarda taşkın yapıyı yapan kişinin taşınmazı lehine, taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkı yoksa durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde taşkın yapıyı yapan kimse, taşan kısım için uygun bir bedel karşılığında irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir. Bu nedenle İDM tarafından temliken tescil isteminin yeni malike yöneltilemeyeceği gerekçesi ile sair hususlar araştırılmadan karar verilmesi yerinde görülmemiştir....

        Somut olay değerlendirildiğinde, dava konusu taşınmaz hakkında davalı tarafından açılan karşı dava ile temliken tescil talebinde bulunulduğu, ancak ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında toplanan deliller ve özellikle yapılan keşif sonrasında dosyaya sunulan fen bilirkişi raporuna ekli kroki de eklenerek Zonguldak Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğüne yazılan yazıya verilen cevap yazısı ile, dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planı 3194 sayılı İmar Kanunu ve yönetmelik hükümlerine göre ifrazını mümkün olmadığının belirtildiğinin ve karşı davacının talebinin temliken tescile yönelik olduğunun anlaşılmasına göre; temliken tescil kararı verilmesi yasal şartlarının tümünün oluşmaması nedeniyle davanın reddine ve belirlenen dava değeri olan 700.000,00 TL üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, karşı davacı T3'in istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

        DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Davacı karşı davalı T1 vekili dilekçesinde, davacının 111 ada 91 nolu parselin maliki olduğunu, davalının sera ve bina yapmak suretiyle müdahalede bulunduğunu belirterek, haksız müdahalenin men’ine ve bina ve seraların yıkılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar cevap dilekçesinde, davalı müvekkilinin serayı 2009 yılında söktüğünü, halen davacıya ait taşınmazda sadece binanın bulunduğu 250 m²’lik alanı kullandığını, ancak temliken tescil talebinde bulunduklarını, temliken tescilin mümkün olmaması halinde davacıya yapı bedelinin depo etmesi için süre verilmesini, muris muvazaasına dayalı olarak tapu iptal tescil davası açacaklarından, bunun sonucunun bekletici mesele yapılmasını talep etmişlerdir....

        Mahkemece, davacının müdahalenin önlenmesi ve yıkım talebinin kabulüne, davalının temliken tescil talebi ve davacının ecrimisil talebinin reddine; birleştirilen dava bakımından ise, müdahalenin önlenmesi ve yıkım talebinin kabulüne, davalının temliken tescil talebinin reddine karar verilmiş, hükmün davalı-birleştirilen davacı vekili ve birleştirilen davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 14....

          Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiası ileri sürülebilir....

            Bunların yanında, taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine taşkınlık nedeniyle muhik tazminat (uygun bedel) ödemesi gereklidir. Taşkın inşaatın yıkılması gerekmiyorsa, mahkemece az yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda belirlenerek takdir edilecek bedel arsa sahibine ödenmek üzere depo ettirilmelidir. 33. Bu koşulların varlığı hâlinde taşkın yapı maliki uygun bir bedel ödeyeceğini bildirerek açacağı yenilik doğurucu nitelikteki temliken tescil davası ile taşkın kısmın mülkiyetini veya üzerine bir irtifak hakkı kurulmasını isteyebilir. Ayrıca, iyiniyet savunmasının yukarda açıklanan niteliği dikkate alınıp, bu savunma içerisinde temliken tescil isteğinin de bulunduğu kabul edilerek, tescil talebi, ayrı bir davaya gerek olmaksızın açılan davada savunma yoluylada ileri sürülebilir. Esasen bu kuralın uyuşmazlıkların en kısa sürede sağlıklı biçimde çözümlenmesi ve dava ekonomisi yönünden büyük yarar sağlayacağı da kuşkusuzdur. 34....

              Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder. Malzeme sahibinin tescil istemi ile açtığı davada iyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir. b) İkinci koşul, yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olmasıdır....

                UYAP Entegrasyonu