Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 31.03.2005 gününde verilen dilekçe ile temliken tescil olmazsa muhtesatın tespiti istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 15.07.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Dava, Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayalı temliken tescil ve 115 ada 10 parsel üzerindeki bina mülkiyetinin tespiti ile kütüğün beyanlar hanesine belirtilmesi istemlerine ilişkindir. Davalılardan Bülent dışındakiler davanın reddini savunmuş, davalı ... davayı kabul etmiştir. Mahkemece, davacının her iki istemi de reddedilmiştir....

    Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder. Malzeme sahibinin tescil istemi ile açtığı davada iyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur....

      Bilindiği üzere; başkasının taşınmazına, temelli ve kalıcı nitelikte yapı yapılması durumunda, Medeni Kanun'un 684 ve 718. maddelerinin hükümleri gereğince yapı üzerinde veya altında bulunduğu taşınmazın tamamlayıcı parçası (mütemmim cüzü) haline geleceğinden ana taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Yasa koyucu bu konumdaki taşınmaz maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi genel hükümlere bırakmamış, Medeni Kanun'un 722, 723, 724. maddelerinin özel hükümleri ile düzenlemeyi uygun bulmuştur. Bir kimse kendi malzemesi ile başkasının taşınmazına sürekli esaslı ve tamamlayıcı (mütemmim cüz) nitelikte yapı yapmışsa ve Medeni Kanun'un 724. maddesine göre "yapının değeri açıkça arazinin değerinden fazlaysa iyiniyetli taraf uygun bir bedel karşılığında yapının ve arazinin tamamının veya yeterli bir kısmının mülkiyetinin malzeme sahibine verilmesini isteyebilir."...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ-YIKIM Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki olduğu 510 parsel sayılı taşınmazına komşu 524 parsel maliki davalıların taşkın bina yapmak suretiyle müdahale ettiklerini, ayrıca imar mevzuatına aykırı biçimde kendi taşınmazından tarafa pencere açtıklarını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, yıkım ve pencerelerin kapatılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuş, karşı davası ile de; temliken tescil isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, sübut bulmadığından bahisle asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'nın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü....

          Mahkemece davanın kabulüne, davalının davacı taşınmazına elatmasının önlenmesine ve tecavüzlü yapıların kaline, davalının temliken tescil talebinin reddine karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davalının diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2- Davalı tarafından, biçimine uygun harcı yatırılarak açılmış bir temliken tescil davası olmadığı halde, savunma olarak ileri sürülen temliken tescil talebi hakkında dava varmışcasına hüküm kurulması doğru değil ise de, bu husus bozmayı ve yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün H.U.M.K.nun 438/VII. maddesi gereğince düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur....

            Bunların yanında, taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine taşkınlık nedeniyle muhik tazminat (uygun bedel) ödemesi gereklidir. Taşkın inşaatın yıkılması gerekmiyorsa, mahkemece az yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda belirlenerek takdir edilecek bedel arsa sahibine ödenmek üzere depo ettirilmelidir. 33. Bu koşulların varlığı hâlinde taşkın yapı maliki uygun bir bedel ödeyeceğini bildirerek açacağı yenilik doğurucu nitelikteki temliken tescil davası ile taşkın kısmın mülkiyetini veya üzerine bir irtifak hakkı kurulmasını isteyebilir. Ayrıca, iyiniyet savunmasının yukarda açıklanan niteliği dikkate alınıp, bu savunma içerisinde temliken tescil isteğinin de bulunduğu kabul edilerek, tescil talebi, ayrı bir davaya gerek olmaksızın açılan davada savunma yoluylada ileri sürülebilir. Esasen bu kuralın uyuşmazlıkların en kısa sürede sağlıklı biçimde çözümlenmesi ve dava ekonomisi yönünden büyük yarar sağlayacağı da kuşkusuzdur. 34....

            Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; mahkemece, bina değeri arsa değerinden açıkça fazla olduğu gerekçesiyle 145 ada 163 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kalan 94,62 m2’lik kısmın tapusunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş ise de; taşkın yapı nedeniyle temliken tescile karar verilebilmesi için gerekli yasal şartlardan olan “iyiniyetin” somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak değerlendirilmemiştir. Bu durumda mahkemece, TMK'nin 725. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil için gerekli “iyiniyet” şartının gerçekleşip gerçekleşmediğinin, tarafların tüm delilleri de toplanıp birlikte değerlendirilmek suretiyle belirlendikten sonra, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş; bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 22.11.2004 gününde verilen dilekçe ile temliken tescil ve meni müdahale kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; temliken tescil talebinin reddine, meni müdahale kal davasının kabulüne dair verilen 07.09.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Davacı, mülkiyeti kendisine ait bulunan 4 parsel numaralı taşınmazına, projesine uygun inşaat yaparken temel kazısı sırasında kadastro elamanlarına yer tespiti yaptırarak işe başladığını ve sonraki bir incelemede tapu tahsis belgesi ile tasarruf ettiği anlaşılan davalı ... elindeki 3 parsel numaralı taşınmaza 3,32 m2 taşkınlık bulunduğunun tespit edildiğini bildirerek, temel atma sırasında taşkın bir inşaat...

                Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Malzeme sahibinin TMK’nun 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi için, öncelikli koşul iyiniyettir. Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder. Diğer koşullar ise, yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olması ve yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesidir. Somut uyuşmazlıkta, dava konusu tarla niteliğindeki 4516 parsel sayılı taşınmaz davalı adına kayıtlıdır....

                  Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; Davada dayanılan ve noterde düzenlenen 19.01.1994 tarihli “muvafakatname” başlıklı belge davacının davalı malikin rızasıyla taşınmazına yapı yaptığını, başka bir anlatımla yapıya mülkiyetin ileride kendisine geçirileceği inancıyla başladığını gösterir. Diğer taraftan bilirkişi 21.02.2008 tarihli raporunda toplam yapı değerini 60.714.50 YTL, arsa payı değerin ise 13.750.00 YTL olarak saptamıştır. Görülüyor ki yapının kıymeti, arsa değerinden fazladır. Kısaca somut uyuşmazlıkta davanın kabulü için aranan sübjektif ve objektif koşullar gerçekleşmiştir. Ancak davacı, taşınmazı davalıdan haricen satın aldığını ve bu işlem sırasında bedel ödediğini kanıtlayamamıştır. Ne var ki yukarıda sözü edildiği üzere davalının arsa payına karşılık gelen uygun bedel bilirkişice 13.750.00 YTL olarak saptanmıştır. Mahkemece bu bedel davalıya ödenmek üzere depo ettirilmeli, dava birlikte ifa kuralları doğrultusunda kabul edilmelidir....

                    UYAP Entegrasyonu