WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu durumda, mahkemece temliken tescil isteminin koşulları oluşmadığı halde yanılgılı değerlendirmeyle ve yazılı gerekçeyle temliken tescil isteminin kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kabule göre de; davacının öncelikli talebi olan tapu iptali ve tescil isteminin kabul edilmesine karşın, davacının terditli talepleri arasında yer alan muhdesatın davacıya ait olduğunun tapunun beyanlar hanesine şerh edilmesi isteminin kabulüne ilişkin hüküm kurulması da isabetli olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.10.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

    İ.., 66 parsel sayılı taşınmazına davalıların sınırdan tecavüzde bulunduğunu, elatmanın önlenmesi ile binanın tecavüzlü kısmının yıkılmasını istemiştir. Davalı-karşı davacı vekili, müvekkilinin inşaatını kendi arazisine yaptığı kanaatiyle ve iyiniyetle yaptığını, inşaatın yapımına bizzat davalı taraf ve ailesinin de yardımcı olduğunu ve hiçbir itirazları olmadığını ileri sürerek TMK' nın 725. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuşlardır. Mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Hükmü, davalı-karşı davacı K.. G.. vekili temyiz etmiştir. Kendi malzemesiyle başkasının taşınmazına inşaat yapan bir kişi bu inşaatını komşusunun taşınmazına taşırmış olabilir, bu durumda TMK'nın 725. maddesindeki koşullar gerçekleşmiş ise taşırdığı bölümün mülkiyetinin kendisine verilmesini isteyebilir....

      Keza taşınmazın ½ oranında adına tescilini istemek temliken tescil olarak değerlendirilemeyeceğine göre, davacının bu beyanı ile temliken tescil talebinden feragat ettiğini kabul ettikten sonra fen bilirkişisinden ifrazın mümkün olup olamayacağı hususunda 05.03.2016 tarihli rapor almakla davayı temliken tescil olarak yargılamaya zımnen devam etmiştir. Diğer yandan, gerekçede ½ payın davacı adına tescil edilemeyeceği gerekçeleri yerine temliken tescil koşullarını tartışmakla esasında ıslah ve feragat olgusunu da kabul ettiği söylenemez. Mahkemece, davacının talebine konu yerin ifraz kabiliyetini, ilgili idari birimlerden fen bilirkişisi eklenerek usulen sormak yerine fen bilirkişisinden görüş alması ve bu görüşe itibarla da hüküm kurması ayrıca hatalı olmuştur....

        Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcut ise malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. TMK'nın 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiasıyla ileri sürülebilir. Malzeme sahibinin TMK'nın 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır; a)Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 11.06.2012 gününde verilen dilekçe ile temliken tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, Türk Medeni Kanunu'nun 725. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; dosya kapsamına, toplanan delillere göre temliken tescil talebinde bulunan davacının, davalının çaplı taşınmazına yakın tarihlerde taşkın inşaat yapmış olduğu ve özellikle davalı tanıklarının beyanlarına göre davalının, tecavüze konu yere inşaat yapılması hususunda açık muvafakatı bulunmadığı anlaşıldığından davacının iyiniyetli olduğuna ilişkin gerekçe yerinde değildir. İyiniyet koşulunun gerçekleşmediği hallerde diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına da gerek bulunmadığından mahkemece temliken tescil talebinin reddine, elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....

              "İçtihat Metni" Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 01.10.2003 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, kal, birleştirilen temliken tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine dair verilen 05.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, sayılı taşınmazın, davalının da 1541 parsel sayılı taşınmaz maliki olduğunu, kendisinin il dışında memur olarak çalışırken davalının yokluğundan istifade ederek taşınmazının doğu sınırından batıya doğru yaklaşık 80-90 cm eninde ve kuzeyden güneye uzanan taşınmazının boydan boya bir bölümünü kendi taşınmazına dahil ederek el attığını, üzerine ev ve bina yaptığını ileri sürerek davalının taşınmazına olan tecavüzünün önlenmesini ve yapıların yıkılmasını...

                Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder. Malzeme sahibinin tescil istemi ile açtığı davada iyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir....

                  Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder. Malzeme sahibinin tescil istemi ile açtığı davada iyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir....

                    Bir kimse kendi malzemesi ile başkasının taşınmazına sürekli esaslı ve tamamlayıcı(mütemmim cüz)nitelikte yapı yapmışsa ve (Medeni Kanunun 724 maddesine göre),"yapının değeri açıkça arazinin değerinden fazlaysa iyiniyetli taraf uygun bir bedel karşılığında yapının ve arazinin tamamının veya yeterli bir kısmının mülkiyetinin malzeme sahibine verilmesini istiyebilir."Söz konusu madde hükmünden açıkça anlaşıldığı üzere taşınmazın mülkiyetinin yapı malikine verilebilmesi için öncelikli koşul iyi inançtır. Öngörülen iyi inancın Medeni Kanunun 3.maddesinde hükme bağlanan subjektif iyi inanç olduğunda kuşku yoktur....

                      UYAP Entegrasyonu