Diğer yandan, birleştirilen dosyada davacı ..., davalı ...’nin yaptığı tel çitin taşınmazına taşkın biçimde bulunduğunu, davalının su yolunu kapatacak biçimde yaptığı beton duvar nedeniyle ev ve ahırının zarara uğradığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi ile duvar ve çitin kal’ini, ayrıca, beton duvar ve çit yapımı sırasında ağaçlarına verilen zararın tazminini istemiştir. İnşaat ve ziraat bilirkişilerinin birlikte düzenledikleri 27.11.2008 tarihli raporda, beton duvarın şu aşamada zarar oluşturmadığı, fakat, aşırı yağışlarda göllenmeye neden olarak ev ve ahırın rutubet sebebiyle zarara uğrayabileceğini, duvara 20cm diren deliği açılması ile sorunun giderilebileceğini belirtilmişlerdir. Yargılama sırasında dava konusu duvara davalı tarafından diren deliği açılmış bulunduğundan, bu istem ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir....
Şti. vd aleyhine 28/06/2007 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10/10/2007 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Davalı K.. M..'nün temyizi yönünden; Dava maddi tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; karar davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalı idare tarafından yaptırılan yol ve emniyet sahası yapımı sırasında ortaya cıkan hafriyatın taşınmazına dökülerek çay bahçesine ve taşınmazına zarar verildiği ileri sürülerek meydana gelen zarardan davalı idarenin ve diğer davalı yüklenici şirketin sorumlu olduğu iddiasıyla bu dava açılmıştır....
Aşırı zarar doğması sebebiyle yapı yıkılamadığı takdirde taşınmaz malikinin mamelekinde sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden, taşınmaz malikinin malzeme malikine (muhik) bir tazminat vermesi gerektiği, malzeme maliki iyi niyetli değilse tazminat miktarının,levazımın en az kıymetini geçemiyeceği, aynı yasanın 723.maddesinde belirtilmiştir.Bu durumda, 4.3.l953 tarih l0/3 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararının gerekçesinde benimsenen ve uygulamada kararlılık kazanmış ilke uyarınca aşırı zarar nedeniyle yapı yıkılamıyorsa,iyi veya kötü niyete göre, haklı (muhik) tazminat veya en az levazım bedelini ödeyip ödemeyeceği, arsa malikinden sorulmalı,kabul ettiği takdirde bu bedel karşılığı yapının taşınmaz malikine aidiyetine karar verilmeli,aksi halde yıkım isteği reddedilmelidir....
Aşırı zarar doğması sebebiyle yapı yıkılamadığı takdirde taşınmaz malikinin mamelekinde sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden, taşınmaz malikinin malzeme malikine (muhik) bir tazminat vermesi gerektiği, malzeme maliki iyi niyetli değilse tazminat miktarının,levazımın en az kıymetini geçemiyeceği, aynı yasanın 723.maddesinde belirtilmiştir.Bu durumda, 4.3.l953 tarih l0/3 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararının gerekçesinde benimsenen ve uygulamada kararlılık kazanmış ilke uyarınca aşırı zarar nedeniyle yapı yıkılamıyorsa,iyi veya kötü niyete göre, haklı (muhik) tazminat veya en az levazım bedelini ödeyip ödemeyeceği, arsa malikinden sorulmalı,kabul ettiği takdirde bu bedel karşılığı yapının taşınmaz malikine aidiyetine karar verilmeli,aksi halde yıkım isteği reddedilmelidir....
Bir kamu kurumu tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında devlet malı olmayan yerlerden toprak veya kum alınması yahut böyle yerlere toprak, kum veya moloz yığılması neticesinde doğan zararların ödetilmesi istekleri, başkasının malına kamu kurumunun dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan veya projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı nedeniyle haksız eylemden doğan tazminat davası sayılır. Aynı kural ağaç kesilmesi durumunda da söz konusudur. Bundan başka yapılan işlerin plan ve projelere aykırı yapılması da idari karara aykırı bir hareketin varlığı nedeni ile yine idari kararın uygulanmasından doğan bir zarar sayılamaz ve bu bakımdan dava haksız eylemden doğan ve adli yargı yerinde bakılması gereken bir tazminat davası olarak kabul edilir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Bafra 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/227 esas, 2022/135 karar sayılı dava dosyasında verilen tapu iptali ve tescil (taşkın bina yapımı nedeniyle) talebinin reddine karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurması üzerine, dosyanın yapılan inceleme sonucunda; İddia ve savunmaya mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre; İstinaf incelemesine konu ve esas teşkil eden eldeki dava; tapu iptali ve tescil (taşkın bina yapımı nedeniyle) istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılıp bitirilen yargılama sonucunda, "...-Davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE," karar verilmiştir. Karara karşı, davacı vekili tarafından süresinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re'sen gözetilir; Yine; HMK'nun 357....
Bununla birlikte malzeme sahibinin tescil istemi reddedilmişse taşınmaz malikinin mamelekinde sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden taşınmaz malikinin malzeme malikine muhik bir tazminat vermesi gerekir. Malzeme maliki iyiniyetli değilse tazminat miktarının, levazımın en az kıymetini geçemeyeceği, aynı yasanın 723.maddesinde düzenlenmiştir. Eldeki davada, mahkemenin yeterli inceleme yapmadan davacıyı iyiniyetli kabul etmiş ve taşınmazdan ayrılarak tescili istenilen kısmın ifrazının mümkün olmaması nedeniyle davanın reddine karar verdiği halde ikinci kademedeki istem olan bina bedellerinin tazmini konusunda olumlu ya da olumsuz bir karaR vermemiştir. Somut olayda; malzeme malikinin ikinci kademe istem olarak Türk Medeni Kanunun 723. maddesi uyarınca tazminat talep etmiş olması nedeniyle davacının iyiniyetli olup olmadığının belirlenmesi önem arz etmektedir. Dosyadaki deliller davacının iyiniyetli olduğunun kabulüne yeterli değildir....
Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden 47 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, komşu 81 parsel maliki olan davalının kat karşılığı bedelsiz bina yapımı işini ihale ile dava dışı şirkete verdiğini yapılan binanın komşuluk hukukuna aykırı olacak şekilde taşınmazına zarar verdiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... ,'nun raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü....
Davacı, taşınmazına, davalı ...’nun kendi taşınmazında konut inşaatı yapımı esnasında zarar verdiğini, inşaat esnasında yapılan istinat duvarları sebebiyle manzarasını kapattığını, davalı ... Belediyesinin davalı ...’na konut inşaatı hususunda verilen izinlerde gereken denetimi yapmadığını belirterek uğramış olduğu zararın giderilmesine yönelik davalılardan maddi tazminat talep etmiştir. Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davalı ... Belediyesinin vermiş olduğu ruhsatların kanun ve yönetmeliklere uygun olduğu gerekçesiyle davalı ... bakımından davanın reddine, davalı ... bakımından alınan bilirkişi raporu doğrultusunda kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamalardan Davacının, davalı ... Belediyesi’nin davalı ...’na konut yapımı için verilen izinlerde gereken denetimi yapmadığını ileri sürdüğü dolayısıyla tazminat isteğini bu davalı yönünden hizmet kusuruna dayandığı anlaşılmaktadır....
Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiası ileri sürülebilir. Somut olayda, davacı TMK’nun 724. maddesine dayanarak tapu iptali ve tescil, bu istemin kabul edilmemesi halinde tazminat talep etmiştir. Mahkemece hükme esas alınan 21.07.2009 tarihli inşaat bilirkişi raporundan, bina değerinin zemin değerinden fazla olmadığı anlaşılmaktadır. Yapı değeri zemin değerinden daha düşük olduğundan tapu iptal ve tescil isteminin reddine karar verilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Ancak, davacı tapu iptali ve tescil isteminin kabul edilmemesi halinde tazminat isteminde bulunmuştur....