Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının 1617, davalının ise 1616 parsel sayılı taşınmazların kayıt maliki oldukları, davalının çekme mesafesine uymayarak davacının taşınmazında bulunan yapıya bitişik şekilde bina inşaa ettiği, bu şekilde Plansız Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 14/4 maddesine aykırı davrandığının 11.10.2010 ve 24.02.2011 tarihli bilirkişi raporları ile saptandığı, ancak davacının taşınmazına fiili bir elatma olmadığı anlaşılmaktadır. Salt imara aykırılığın idareyi ve idari yargıyı ilgilendirdiği kuşkusuzdur. Hâl böyle olunca; davacının taşınmazına fiili bir elatma olmadığı, salt imara aykırılığın idareyi ve idari yargıyı ilgilendirdiği dikkate alınmaksızın, yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Davalıın temyiz itirazı değinilen yön itibariyle yerindedir....

    Şti. adına katılan arasında inşaat yapımı konusunda sözleşme düzenlendiği, tarafların yükümlülükleri sözleşme ile saptandığı, sözleşme gereği katılanın sanığa toplam 11.500 TL ödemede bulunduğu, sanığın buna karşılık inşaat yapımı hazırlıklarına başlayıp temel kazım işini bitirip temel betonlarını attığı, ancak devamında belediye başkanlığının ruhsat vermemesi nedeniyle işlemlerin tamamlanamadığı ve inşaatın durduğu, bunun üzerine tarafların sözleşmeyi feshettikleri ve sanığın katılandan aldığı paraya karşılık iki adet 5.500 TL değerinde senet verdiği, ancak bu senetleri de ödeyemediği şeklinde gerçekleşen eylemde, mahkemenin; suçun, hileli davranışlarla bir kişiyi aldatıp onun veya başkasının zararına olarak kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak unsurlarının oluşmadığı, sanığın hileli bir davranışından söz edilemeyeceği, ayrıca bir zararında oluşmadığı gerekçesiyle beraat kararına yönelik kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir....

      Malzeme maliki iyiniyetli ise yani başkasının arazisine inşaat yaptığını bilmiyorsa veya bilebilecek durumda değil ise arsa malikinden istenebilecek tazminat muhik bir tazminattır. Ancak bu tazminat hiçbir zaman tam tazminat değildir. Bu hususta kullanılan malzemenin değerine ve harcanan emeğe bakmak gerekir. Arsa malikinin kusuru varsa bu kötüniyetli davranışı kuşkusuz muhik tazminatın takdir edilecek miktarını etkileyebilir. Eğer arsa maliki bir başkasının arsası üzerine yapı yaptığını görmüş, bu eyleme karşı hiçbir davranış sergilememiş ise bu gibi olaylarda Borçlar Kanununun 44.maddesinin 2.fıkrası uygulanabilir. Fakat somut olayda olduğu gibi malzeme maliki inşaatı kötüniyetli olarak yapmışsa arsa maliklerinin ödeyeceği tazminat malzemenin en az kıymetidir. Burada malzeme malikinin harcadığı emek hesaba katılmaz. Diğer yandan, tazminatın takdirinde hiç kuşkusuz Türk Medeni Kanununun 4.maddesi hakime takdir hakkı da tanımıştır....

        Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Malzeme sahibinin Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi için, malzeme sahibinin iyiniyetli ve yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olması yanında, yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesi gerekir....

          Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Malzeme sahibinin Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi için, malzeme sahibinin iyiniyetli ve yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olması yanında, yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesi gerekir....

            Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve bütünleyici parçası (mütemmim cüzü) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiası ileri sürülebilir....

              Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; mahallinde yapılan keşif sonucunda alınan Fen ve İnşaat Mühendisi bilirkişi raporlarında davalının (birleştirilen dosya davacısının) ... parselinin davacının (birleştirilen dosya davalısının) ... parseline tecavüzlü olduğu, bu tecavüzün 6,44 m2'lik bölümünde bina girişi- merdiven; 23,22 m2'lik bölümünde bina, 15,45 m2'lik bölümünde ise bahçe duvarı bulunduğu bina girişindeki betonarme merdiven ile binanın arka cephesinde inşa edilen bahçe duvarının yıkılmasının teknik açıdan mümkün olduğu, dört katlı binanın 23,22 m2'lik tecavüzünün (ön cepheden 1,78 m arka cepheden 1,49 m) kaldırılmasının (yıkılmasının) ise binanın statik güvenliği açısından tehlikeli olacağı bildirilmiştir....

                Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 4390 parsel sayılı taşınmazına komşu 4132 parsel sayılı taşınmazın malikinin mirasçılarından ... tarafından yapılıp, ... tarafından kullanılan bina ve bahçesinin taşınmazına taşkın olduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesini ve yapının kal’i ile 15.000 TL tazminatın davalılardan alınmasını istemiştir. Davalılar, davaya cevaplarında ve karşı davalarında tazminatın hukuki dayanağının bulunmadığını, davacının kullanıma itiraz etmediğini, iyiniyetli olduklarını ve yıkımın fahiş zarar doğuracağını belirterek davanın reddini savunmuş, taşkın kısımların ifraz edilerek adlarına tescilini istemişlerdir. Mahkemece, elatmanın önlenmesi ve kal isteminin kabulüne, tazminat isteminin kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir....

                  Hukuk Dairesince verilen kararın Yargıtayca incelenmesi süresi içinde davalı vekili tarafından istenmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davacıya ait konutun davalı nezdinde konut sigorta poliçesi 22/11/2013 - 22/11/2014 dönemini kapsayacak şekilde sigortalandığını, binada yangın çıkması nedeniyle binanın hasar görerek yıkıldığını, davalı şirketin yetersiz ödemesi 19.305,00 TL’yi ihtırazi kayıtla aldıklarını oysa davacı tarafından sigortalı konutun yeniden yapımı için 86.500,00 TL ödenilmek zorunda kalındığı, alınan tutar mahsup edildikten sonra 67.195,00 TL daha alacağın bulunduğunu ve meydana gelen hasar nedeni ile kira kaybı oluştuğunu belirterek bina yangın tazminat bedelinden şimdilik 9.000,00 TL ile kira kaybı bedeli olarak şimdilik 1.000,00 TL'nin talep tarihi olan 20/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile tahsilini istemiş; ıslah dilekçesi ile talebini artırmıştır....

                    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vdl. vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 22/06/2011 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25/04/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Davacı, davalı idare tarafından yaptırılan yol çalışması sırasında yol kenarında bulunan taşınmazına zarar verildiğini belirterek uğradığı zararın ödetilmesini istemiştir. Davalı, haksız ve yersiz açılan davanın reddini savunmuştur. Yerel mahkemece, istemin kabulüne dair verilen karar, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu