Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi Ramazan'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; - KARAR - Dava, bağışlamadan rücu hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir....

    Davacının talebi, örf ve adetlere göre düğünde takılan takıların ailesi ve yakınları tarafından davalının kendisiyle evlenmesi nedeniyle takıldığını, takılan takıların kendisine yapılmış bağış niteliğinde olduğunu, bu altınların kişisel malı olduğu ve davalılar tarafından alınıp kendisine tekrar verilmediği iddiasına dayanılarak bu altınların aynen veya bedelinin iadesine yöneliktir. Her nekadar bozma ilamında davacının, ziynet eşyalarının iadesine ilişkin isteği, bağışlamanın geri alınması (bağıştan rücu) niteliğinde değerlendirilmiş ise de davacının talebinin örf ve adet gereği düğünde takılan altınların kendisine takıldığı, kişisel malı olduğu iddiasına dayandığı hususu zuhulen yanlış değerlendirilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık, düğünde takılan ziynet eşyalarının davacı erkeğin kişisel malı olduğu iddiasına dayalı ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedellerinin tahsili istemine ilişkindir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ÖLÜME BAĞLI TASARRUF Taraflar arasında görülen bağıştan rücu davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, bağıştan rücu isteğine ilişkindir. Davacı, murisi...’ın maliki bulunduğu 24 ada 2 parsel sayılı taşınmazını 25.01.2012 tarihinde davalı vakfa bağışladığını, murisin bağış yapıldığı tarihte ehliyetsiz olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, alınan adli tıp raporu ile murisin fiil ehliyetini haiz olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir....

        Sayfa E bendinde de saptanmış ve bağıştan rücu davasının reddi gerektiği açıkça rapor edildiğini, zaten yerel mahkemenin de ilk hükmünde boşanma davasının "zina" veya "hayata kast" nedeniyle açılmamış olması gerekçesiyle bağıştan rücu davasını reddettiğini, *Davacının oluşturmaya çalıştığı senaryoda boşanma davası sanki zina gerekçesiyle açılmış ve sonuçlandırılmış gibi lanse edilmek istendiğini, oysa söz konusu davada müşterek çocukların fiziksel ve ruhsal gelişimleri için daha uygun olacağı düşünülerek velayetlerinin müvekkiline verilmesinin adeta davacının yersiz ve haksız iddialarına cevap mahiyetinde olduğunu, *Yasa koyucunun bu maddenin bile uygulanması için boşanma kararının TMK m. 161 veya m. 162’ye dayanılarak karar verilmesi hususunu açıkça belirtmişken olayda davacının açtığı boşanma davası Türk medeni kanunu 166/1 uyarınca karar altına alındığını ve Yargıtay da bu şekilde onayladığını, hal böyleyken açtığı ve kesinleşen boşanma davasının gerekçe ve kaynak maddesinden farklı...

        Somut olayda;Kadın tarafından açılan alacak davasında yukarıdaki açıklamalara göre öncelikle karşı davadaki bağıştan rücu şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi,karşı davada bu değerlendirmenin yapılabilmesi için de karşı davacı erkek tarafından açılan ve devam eden boşanma davasının sonucunun beklenmesi zorunludur.Böylece boşanma davasının sonucuna göre karşı davadaki bağıştan rücu şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği tespit edilebilecek ve sonucuna göre kadının davasındaki alacak hakkının doğup doğmadığı değerlendirilebilecektir. O halde mahkemece boşanma davasının sonucunun beklenmesi,sonrasında dava ve karşı dava ile ilgili değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerekmektedir....

        Mahkeme, davacıların davalılara ait eczanede toplam 36.170,00 TL'lik imalat ve malzeme yardımında bulunduğu bu bedelin davalılarca davacılara ödendiğine ilişkin dosyaya herhangi bir kayıt ve belge ibraz edilmediği gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen karar davalı ...’ın temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 27/03/2019 tarih ve 2016/7067 E.-2019/4056 K. sayılı ilamı ile; harcamaların yapıldığı tarihte davalıların, davacıların oğlu ve gelini olduğunun anlaşılmasına göre yapılan yardımın bağış amacıyla yapıldığının anlaşılmasına göre, mahkemece, davacıların bağış iradesini değerlendirip sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmiş olmasının hatalı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir....

          Geçerli bir taşınmaz bağışı bulunmadığından davacı bağıştan rücu nedenine dayanarak taşınmazın adına tescilini isteyemez. Davacı, Medeni Kanunun 634. maddesi hükmüne uygun resmi şekilde düzenlenmiş bir akdin varlığını da ileri sürmediğine göre tescil isteğinin kabulü usul ve yasaya aykırıdır.” gerekçesi ile bozulmuştur. Dava, münhasıran bağıştan dönme koşullarının varlığı ileri sürülerek açılmış olup, davacı tarafça evlilik birliği içinde edinilen malların alımına katkı iddiasından söz edilmemiştir....

            Her ne kadar davacı yan ibraz ettiği ıslah dilekçesi ile davanın hile, yanılma, aldatma ve bağıştan rücu hukuki sebeplerine dayandığını belirtmişse de dosya kapsamındaki yapılan devirlerin bağış olarak yapıldığı ispatlanabilmiş değildir. Ortada hukuki ve yasal olarak akdedilmiş bağış sözleşmesi de bulunmamaktadır....

            Mahkemece, “...tarafından açılan ve atiye terk edilen karşı dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı, kooperatifte davacı – karşı davalı adına bulunan kooperatif payının 26.6.2003 tarihinde satış yoluyla davalı kocaya devrettiği, BK. nun 234. ve devamı maddeleri gereğince yapılan bu satış ve devrin bağış niteliğinde bulunduğunun kabulü gerektiği, BK. nun 244. maddesi uyarınca bağıştan rücu konusunda açılmış bir dava ve istekte bulunmadığı, böylece davacı ...’nin kooperatif üzerinde herhangi bir hakkı kalmadığı, aracın ise davalının kişisel malı niteliğinde olduğu gerekçesiyle her iki istekle ilgili davanın reddine” karar verilmesi ve hükmün davacı – karşı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairenin 20.1.2011 gün ve 2010/4021 Esas, 2011/155 Karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti....

              Davacı taraf, dava konusu taşınmazı dava dışı üçüncü kişiden, parasını kendisinin vermek suretiyle satın aldığını, ancak bağış amacıyla davalı eski eşi adına tescil ettirdiğini, bağıştan rücu koşullarının gerçekleştiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde alacak ve ecrimisil istemiştir. Taşınmazlara veya bunlar üzerindeki ayni haklara ilişkin bağışlama taahhüdünün geçerli olması için resmi şekilde yapılması şarttır. Taşınmazlar hakkında elden bağışlama hükümleri uygulanamaz. TBK. nun 288/2. maddesi gereğince ayni hakların bağışlanması, ancak tapu siciline tescil edilmekle olur. Somut olayda; yukarıda açıklandığı gibi resmi şekilde yapılmış geçerli bir bağış ya da bağış taahhüdü bulunmadığından bağıştan rücu koşullarının gerçekleştiğinden de söz edilemez....

              UYAP Entegrasyonu