Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 20/09/2021 NUMARASI : 2020/291 ESAS, 2021/395 KARAR DAVA KONUSU : İş (Kurum İşleminin İptali İstemli) KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, çocukluğundan beri çiftçilikle uğraştığını, 01/05/2015- 30/11/2017 tarihleri arasında zorunlu tarım bağkur sigortalısı iken 27/11/2019 tarihinde emeklilik için Kuruma başvurduğunda bağkur hizmetinin usulsüz şekilde iptal edildiğini öğrendiğini iddia ederek, Kurum işleminin iptali ile zorunlu tarım bağkur sigortalılığının geçerli olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; düzenlenen denetim tutanağına göre davacının Ziraat Odası kaydının geçersiz olduğunun tespit edildiğini ve sigortalılık iptali işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir....

ödeme yükümünün işverene, tahsil yükümünün ise davalı Kuruma ait olması ile, kesinleşmiş mahkeme kararında tespite konu hizmetlere ilişkin prim borcunun ödenip ödenmediğine bakılmaksızın, hizmet tespiti kararıyla kazanılan gün sayısının Kurum yönünden bağlayıcılık kazanması nedeniyle, davanın kabulüne; davacıya prim borcu çıkarılmadığının tespit edilmesi halinde ise, hukuki yarar olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenleridir....

    Somut olayda, davacının 17.12.2014 tarihli başvurusuyla, 20.09.2001 tarihli prim tevkifatına ve ziraat odası kaydına istinaden 01.10.2001 tarihinden itibaren tarım bağkurlu olarak tescilinin yapıldığı, davacının daha öncesinde bağkur tescilinin ve prim ödemesinin bulunmadığı, davacının yeniden yapılandırma başvurusu sonrasında ziraat odası kayıtlarının geçersiz olması nedeniyle, prim tevkifatına göre 01.10.2001- 31.12.2001 tarihleri arasında tarım bağkur sigortalılığı tescilinin yapıldığı, davacının 01.01.2002- 16.12.2014 tarihleri arasındaki hizmetlerinin iptal edildiği ve davacının iptal edilen sürelerde bağkur sigortalısı olduğunun tespiti talebiyle dava açtığı anlaşılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davacının 01.10.2001- 31.12.2001 tarihleri arasında tarım bağ-kurlu olduğunun tespitine fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş karara karşı davalı kurum vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur....

    Davacı istinaf dilekçesinde özetle; bağ-kur da geriye dönük gün talebinin ve aldığı günlerin prim ödemelerini yapmak istediğini, talebinin emeklilik yolunun açılması için olduğunu bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ: Dairemizce dosya üzerinde ileri sürülen istinaf nedenleri ve HMK'nın 355. Maddesi gereği re'sen kamu düzenine aykırılık yönünden yapılan inceleme neticesinde; Dava, geriye dönük 1479 S.Y kapsamındaki sigortalılığın tespiti davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, karar davacı tarafça istinaf edilmiştir. 1479 Sayılı Yasada 506 Sayılı Yasanın paralel geçmiş sigortalı hizmetlerin tespitine imkan veren bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Davacının süresinde tescil başvurusu, işe giriş bildirgesi ve/veya prim ödemesi bulunmamaktadır. Ayrıca zaman zaman geriye dönük tescil imkanı getirilen yasal düzenlemeler çerçevesinde de süresinde başvurusu ve prim ödemesi bulunmamaktadır....

    GEREKÇE: İşbu dava Tarım Bağkur Sigortalığının Tespiti istemine ilişkindir. HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucunda; Davacı tarafça Ağustos 1986 tarihini takip eden ay başından itibaren Tarım Bağkur Sigortalığının tespiti talep edildiği Mahkemece davanın reddine karar verildiği, verilen hükmün davacı vekilince istinaf edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece verilen önceki red kararına ilişkin olarak Dairemizin 2021/69 E. 2021/419 K....

    Ancak, bu Kanuna göre zorunlu sigortalh olarak tescil edilmiş olanların sigortalılıkları, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Kuruma yazılı olarak başvurmaları ve 20.4.1982- 4.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olarak 49 uncu ve ek 15 inci maddelere göre hesaplanacak prim borçlarının tamamını, tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde, ödeme taribinde bulundukları gelir basamağının yürürlükte olan prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla bu süreler sigortallık süresi olarak değerlendirilir." hükmünün yer aldığını, 1479 sayılı Kanunda sigortalılık hak ve mükellefiyetlerinin belirli tarihlerden başlatılmasını zorunlu kılan düzenlemelere de yer verildiğini, davacının 18.04.1990 tarihinden itibaren bağkur tespitini talep ettiğini ancak davacının 01.10.2008 tarihinden önce 1479 sayılı yasa kapsamında sigortalılık tescilinin bulunmadığını, davacının geriye dönük olarak bağkur tescil talebinde bulunabilmesi için 619 sayılı...

    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 gün, 2011/10- 230 Esas 2011/319 Karar sayılı, 29.02.2012 gün ve 2011/10- 769 Esas 2012/107 Karar sayılı ve 27.06.2012 gün 2012/10- 292 Esas ve 2012/415 Karar sayılı kararlarında da açıkça belirtildiği üzere, davacının tarımsal faaliyetinin kesintisiz sürüp sürmediğinin tespiti için, mahkemece; 1- Çekişmeli dönemde davacının nerede oturduğu; nüfus müdürlüğü, ilçe seçim kurulu başkanlığı ve muhtarlık kayıtları esas alınarak belirlenmeli, 2- Dönem içinde Ziraat Bankası, kooperatif veya birlikler aracılığıyla "Tarımsal Amaçlı Kredi" kullanıp kullanmadığı araştırılmalı, 3- Dönem içinde ürün teslimatından dolayı prim kesintisi yapılıp yapılmadığı veya sigortalılık iradesini ortaya koyacak şekilde prim ödemesinin bulunup bulunmadığı araştırılmalı, 4- 25.04.2006 gün 26149 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5488 sayılı Tarım Kanunun 19. maddesi uyarınca Çiftçi Kayıt Sistemine dahil edilerek doğrudan gelir desteği alıp almadığı...

    Dosyadaki yazı ve belgelerden, davacının 20.4.l982 tarihinden itibaren l479 sayılı Yasa'ya tabi Bağkur sigortalısı olduğu, vergi kaydının l.l.l977- 3l.l2.l988 tarihleri, oda kaydının 2l.l2.l984- 4.3.l99l tarihleri, sicil kaydınında 24.l2.l984- 5.3.l99l tarihleri arasında mevcut olduğu, kayıtlarının uygun olarak Kurumca 5.3.l99l tarihine kadar zorunlu sigortalı sayıldığı, 23.3.l998- 28.2.2005 tarihleri arasındaki sürede de l479 sayılı Yasa'ya tabi isteğe bağlı Bağkur sigortalısı olduğu, l4.l2.2005 tarihinde yaşlılık aylığı talebinde bulunduğu, 20.4.l982- 5.3.l99l ve 23.3.l998- 28.2.2005 tarihleri arasında toplam l5 yıl 9 ay 20 gün sigortalılık süresinin mevcut olduğu ve prim borcunun bulunmadığı, Avusturya Sigorta merciinden gelen l.8.2005 tarihli yazı da davacının l972-l977 yılları arasında ve tekrar l.9.l989- 3l.l.2003 tarihleri arasında sigortalılık ilişkisinin bulunduğu görülmüştür....

      SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle; mahkeme kararının gerekçe bölümünün son paragrafının silinerek, “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının Kurumca 13.10.1982-11.03.1985 tarihleri arasında 868 gün 1479 sayılı Kanuna tabi, askerlik borçlanma süresi dahil 1465 gün 506 sayılı Kanuna tabi sigortalı olarak kabul edildiği, taraflar arasında bu sigortalılık sürelerine yönelik ihtilaf bulunmadığı, Konsolosluk yazısına göre davacının...’da 01.04.1979 tarihinden itibaren çalışmalarının bulunduğu ve bu çalışmalarından 01.04.1979-13.10.1982 tarihleri arasını kapsayan 1272 gün karşılığı borçlanma bedelini tahsis talep tarihi öncesi ödediği, borçlanma gün sayısı dahil prim gün sayısının 3605 gün olup, davacı yönünden tahsis şartlarının başlangıçtan itibaren mevcut olduğunun anlaşılması karşısında, Kurumun yaşlılık aylığının iptali ve buna bağlı borç tahakkuku işleminin hukuka uygun olmadığı kanaatine varılarak aşağıdaki...

        Belediye Başkanlığında çalışmaya başladığını 2009 yılına kadar kesintisiz çalıştığını, alt işveren şirketler nezdinde çalışmakla birlikte asıl işverenin davalı ... olduğunu, Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmeyen prim ödeme gün sayısının bulunduğunu ileri sürerek prime esas gün sayısının tespitini ile birlikte işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiş, mahkemece 17.12.2014 tarihli duruşmada verilen ara karar ile “ Hizmet tespiti tazminat alacakları yönünden dosyanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu 167 uyarınca görülüş usullerindeki farklılık ve temyiz mercilerinin farklı yerler olması birlikte değerlendirildiğinde tefrikine, tazminat alacakları talebinin mahkememizin ayrı esasına kaydına, ayrı esasa kaydedilen dosyaya dosyanın bir suretinin eklenmesine” dair karar verilmiş ve tefrik kararı üzerine yargılamaya hizmet tespiti yönünden devam edilerek davanın usulden reddine dair hüküm kurulmuştur....

          UYAP Entegrasyonu