WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Mudanya Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 17.12.2015 günlü yazısı ile terekenin tespiti üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 03.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi mirasçı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Terekenin tespiti, korunması ve yönetilmesi ile ilgili TMK'nin 589 ve devamı maddeleri gereğince alınması gereken önlemlere ilişkin verilen kararlar nihai hüküm niteliğinde olmadığından temyizi kabil değildir. Mahkemece yapılan işlem terekenin muhafazası ve hak sahiplerine intikal etmesini temin için alınması gereken tedbirlere ilişkindir (TMK m. 589). Davalının istihkak davası açması her zaman imkan dahilindedir (TMK m. 640). Bu nedenle kararın temyiz kabiliyeti olmadığından temyiz isteğinin reddi gerekmiştir....

    Sulh Hukuk Mahkemesince, müteveffanın borçlarını ödeyemeyecek durumda borca batık olduğunun beyan edildiği bu durumda alacaklıların tesbit edilerek ve davalı olarak davaya dahil edilerek karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. İstanbul Anadolu 23....

      Çaykara Sulh Hukuk Mahkemesinin 23.06.2021 Tarihli ve 2021/233 Esas, 2021/287 Karar Sayılı Kararı Müteveffanın son yerleşim yerinin tespiti amacıyla yapılan kolluk araştırması sonucunda müteveffanın son yerleşim yerinin Kadifekale Mahallesi ... Sokak No:3/1 İç Kapı No:19 İlkadım/... olduğunun bildirildiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. II. GEREKÇE A. Uyuşmazlık Uyuşmazlık, 4721 sayılı ... Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 609 uncu maddesi uyarınca mirasın gerçek reddi istemine ilişkindir. B. İlgili Hukuk 1....

        Şubesine aktarıldığını, belirtilen hesabın 10 yıldan uzun bir süredir resmen yönetildiğini ileri sürerek, TMK'nın 588. maddesi uyarınca anılan kişilerin gaipliklerine ve malvarlıklarının son mirasçı sıfatıyla ...ye intikaline karar verilmesi istemiyle sulh hukuk mahkemesinde dava açmıştır. ... Sulh Hukuk Mahkemesi; “...öncelikle, mal varlığı 10 yıldan uzun bir süre resmen yönetilmiş şahsın kimliğinin tespiti ve şahsın gaipliğine karar verilmesi gerektiği, bu durumda, TMK'nın 32. maddesi gereğince, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu...” gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. ......

          Sulh Hukuk Mahkemesinin 04.05.2023 Tarihli ve 2023/432 Esas, 2023/605 Karar Sayılı Kararı Murisin adres kayıt sistemine kayıtlı yerleşim yeri adresinin bulunmadığı, ancak dava dilekçesi ekinde ibraz edilen ölüm belgesinin incelenmesinde daimi ikametgah adresinin ...olduğu, yine dilekçe ekinde ibraz edilen Adli Tıp Kurumu ...Adli Tıp Şube Müdürlüğünün otopsi tutanağı ve defin ruhsatına göre ölüm yerinin ...olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. B. Fethiye 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 24.07.2023 Tarihli ve 2023/1128 Esas, 2023/977 Karar Sayılı Kararı Mirasın gerçek reddinin tespitine ilişkin yargılamada red beyanı bulunan mirasçı olan davacının oturduğu yer mahkemesi de iş bu davayı görmekle yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. II. GEREKÇE A. Uyuşmazlık Uyuşmazlık, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 609 uncu maddesi uyarınca mirasın gerçek reddi istemine ilişkindir. B. İlgili Hukuk 1....

            Bu tür davaların reddine karar verilebilmesi için miras bırakanın hiçbir şekilde yaşamadığının, böyle bir kişinin mevcut olmadığının belirlenmesi veya davacının miras bırakanın mirasçısı olmadığının tespiti gerekir. Mahkemece verilen yetki üzerine açılan eldeki davada ise davanın kabulüne karar verilebilmesi için davacının mirasçı sıfatının bulunmasının gerekmediği de kuşkusuzdur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 598. maddesine göre, başvurusu üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere, sulh mahkemesince veya noterlikçe mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verilir. 501. maddesine göre ise, mirasçı bırakmaksızın ölen kimsenin mirası devlete geçer. TMK'nun 594. maddesi ile “Mirasbırakanın mirasçısı bulunup bulunmadığı veya mirasçıların tamamı bilinmiyorsa, sulh hakimi uygun araçlarla ve bir ay ara ile iki defa ilan yapıp hak sahiplerini son ilandan başlayarak en geç bir yıl içinde mirasçılık sıfatlarını bildirmeye çağırır....

            Oysa davacı, kendisinin de mirasçı olduğunu ileri sürmüş ve bunun tespiti ile yeni bir veraset belgesi düzenlenmesini istemiştir. Bu durumda öncelikle davacının mirasçı olup olmadığının tespit edilmesi, mirasçı olduğunun belirlenmesi halinde muris Emine hakkında düzenlenen daha önceki verasetin değiştirilmesi söz konusu olacağından, bunun da murisin diğer mirasçılarının davaya dahil edilerek asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekeceğinden Seydişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verilmiştir. H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Seydişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, Dosyanın yargı yeri olarak belirlenen Seydişehir Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1- c maddesi gereğince KESİN olarak 02.07.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

            TMK'nın 330.maddesindeki düzenleme; nafaka miktarının çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçlerine göre belirlenir şeklindedir. TMK'nın 331.maddesi uyarınca da; durumun değişmesi halinde hakim nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırabilir. Somut olayda; davalı babanın Bağ-Kur emeklisi olup yaklaşık 1.200TL civarında maaşı olduğu, müşterek çocuğun 26.05.1999 doğumlu olup dava tarihinde 14 yaşında olduğu, minimal restriktif yetmezlik, kongenital el ayak rahatsızlığı nedeniyle %68 özürlü olduğu, özürlülüğünün sürekli ve ağır olduğu anlaşılmaktadır. Davacı annenin sosyal ekonomik durumunun tespiti bakımından kolluk araştırması yapılmış; davanın ev hanımı olduğu ve babasından kalma aylık 800TL maaş aldığı bildirilmiştir. Ne var ki, mahkemece; davacı annenin babasından dolayı aldığı maaşın tespiti ve davalının iddia ettiği gibi müşterek çocuktan dolayı özürlü yardımı alıp almadığı hususları usulüne uygun araştırılmamıştır....

              Bu durumda, mutasarrıf iken malik olan kişilerin mirasçı bırakmadan ölmeleri üzerine taşınmazları eski MK'nun 448.maddesi gereğince son mirasçı sıfatıyla hazineye kalmıştır. Ancak bu durum, vakıf taşınmazı söz konusu olduğunda uygun görülmemiş ve öncesi vakıf olan bu taşınmazların, vakfına-aslına rücu etmesi daha uygun olacağından 22.09.1983 tarihli 2888 sayılı yasanın 2. maddesiyle 2762 sayılı Vakıflar Kanununun 29. maddesi değiştirilmiş ve ek 2.fıkrası eklenerek genel hükümlerden ayrılarak, mülkiyeti mutasarrıfına geçmiş taşınmazlarda maliklerinin bu yasanın yürürlük tarihine kadar ölmeleri üzerine, son mirasçı sıfatıyla, hazineye intikal edipte, bu husus tapu kaydına bağlanmış bulunanlar ayrık bırakılarak, işlenmemiş olan taşınmazların mahlulen vakfına rücu edeceği hükmü getirilmiş olmakla yürürlük tarihinden sonra vakıf taşınmazlarının hazineye intikali imkanı yasal olanak kalmamıştır....

              Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden ve nüfus kayıtlarından, Muradiye ilçesinin 1976 yılında yangın geçirdiği, yangından önceki kayıtların yok olması nedeni ile 1978 yılında yerel yazım yapıldığı, yerel yazım sırasında ... hanesine davacının, Hazret'ten olma, 06.05.1963 doğumlu kızı ... olarak yazıldığı, ancak Soti'nin bekar olduğu ve bundan ayrı olarak aynı yerde ... hanesinde ve onun eşi olarak, Hasret isimli anne ile Ahmet isimli babanın evliliği içerisinde 06.03.1963 doğumlu ... olarak kayıtlı bulunduğu, bu kişinin 17.12.1976 da evlendiği fakat evlilik evrakları bulunamadığından evlenerek geldiği yerin saptanamadığı anlaşılmaktadır. Tüm bu belgeler karşısında davacının iddiasının ... ile ...'ın aynı kişi olduğunun tespiti ve buna bağlı olarak mükerrer kaydının iptali istemi olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Bu durum karşısında ... ile Suti Şahin'in aynı kişi olduğunun kabulü halinde, baba ...'...

                UYAP Entegrasyonu