SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Delil ve belgelerin kendilerine tebliğ edilmediğini, zamanaşımı itirazlarının olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında ve sigorta poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kusurun tespiti gerektiğini, müteveffanın davacıya destek olduğu hususunun ispatlanması gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte zararın tespiti için davacı tarafından elde edilen kazanımların belirlenmesi ve aleyhe hüküm kurulacak olması halinde bu kazanımların belirlenecek tazminattan indirilmesi gerektiğini, davacının ölüm nedeniyle ------ herhangi bir ödeme alıp almadığının tespiti gerektiğini, aleyhe hüküm kurulması halinde dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu tutulması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
ın terekesinin borca batık olduğunun tespitine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken mirasçı .....'in borçlu olmadığının tespitine de karar verilmesi doğru görülmemiştir. 3-Davacılar ...., ..... ve ..... yönünden işlemden kaldırılan davanın 3 ay içinde yenilenmemesi nedeniyle HMK 150/5 maddesi gereği davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Müteveffanın vefatı anında terekenin borca batık olduğunun tespiti isteği, bir eda davası niteliğinde olmayıp, mirasçıların bir irade açıklamasında bulunmalarına gerek kalmaksızın, kanundan dolayı mirasın reddedilmiş sayılması (TMK m. 584/2) sonucunu hasıl eden, "mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereği kazanırlar" yönündeki (TKM m. 539/1, TMK m. 599/1) yasal kuralın istisnasını oluşturan bir hukuki durumun saptanmasına yönelik dava türüdür. Bu niteliği gereğince maktu harca tabidir ve kabul veya reddi halinde de maktu vekalet ücretine hükmedilir....
Oysa ki; takibe dayanak çekin düzeltilen keşide tarihi yanındaki "paraf" imzası ile aynı çekin keşideci bölümünde mevcut olan keşideci imzasının mukayese edilerek, aynı el ürünü olup olmadığı yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılması, farklı olduğunun tespiti halinde, senedin keşide tarihi, tahrifattan önce yazılmış olan şekli ile kabul edilip, bu haliyle muhatap bankaya süresinde ibraz edilip edilmediği belirlenerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir. O halde; mahkemece bozma kararı gereği yerine getirilmediği anlaşılmakla keşideciye ait mukayese imzalar ile çek üzerindeki paraf imzanın karşılaştırılması suretiyle yapılan hatalı bilirkişi incelemesinin hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
olarak eşini ve dört çocuğunu bıraktığını, müvekkilinin annesi Pakize Karagöz'ün ise eşinden sonra 08/01/2004 tarihinde vefat ettiğini ve geriye mirasçı ile birlikte altı çocuğunu mirasçı olarak bıraktığını, müvekkilinin öz kardeşi Hayati Yurtseven'in ise 13/04/2008 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçı olarak müvekkili ile beraber 5 kardeşini bıraktığını, anneleri Pakize Karagöz'ün eşi İbrahim Karagöz'den sonra vefat etmesi nedeniyle müvekkilinin de diğer kardeşleri ile birlikte üvey babası İbrahim Karagöz'ün mirasında hak sahibi olduğunu, Dörtyol 2....
olarak eşini ve dört çocuğunu bıraktığını, müvekkilinin annesi Pakize Karagöz'ün ise eşinden sonra 08/01/2004 tarihinde vefat ettiğini ve geriye mirasçı ile birlikte altı çocuğunu mirasçı olarak bıraktığını, müvekkilinin öz kardeşi Hayati Yurtseven'in ise 13/04/2008 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçı olarak müvekkili ile beraber 5 kardeşini bıraktığını, anneleri Pakize Karagöz'ün eşi İbrahim Karagöz'den sonra vefat etmesi nedeniyle müvekkilinin de diğer kardeşleri ile birlikte üvey babası İbrahim Karagöz'ün mirasında hak sahibi olduğunu, Dörtyol 2....
Maddesi uyarınca mirasçı, davacıların terekeyi sahiplenmesi anlamına gelen bir davranış şekli olup, mirasçı davacıların mirası hükmen red haklarının düştüğünün kabulü gerektiği bildirilerek, davanın reddine karar verilmiştir....
Hukuk Dairesinin 23/05/2019 tarihli, 2017/12826 esas, 2019/5470 karar sayılı ilamı ile dava dilekçesinde, nüfusa kayıtlı olmayan davacının anne ve babasının tespiti istenildiği, Türk Medeni Kanunu'nun 30. maddesinin 2. fıkrasında "Nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa, gerçek durum her türlü kayıtla ispat edilir." hükmünü içerdiği,yine 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinin (c) fıkrasında, "Tespit davaları, kaydın iptali veya düzeltilmesi için açılacak davalara karine teşkil eder." ibaresini içermekle, Mahkemece açılmış bulunan davada davacının annesinin tespiti yönünden davanın nüfus kaydının düzeltilmesi ile ilgili istem olduğu ve Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesine göre asliye hukuk mahkemesinin görevinde bulunduğu dikkate alınarak annenin tespiti yönünden, ilgililer arasında DNA incelemesi yaptırılarak alınacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerektiğinin dikkate alınmaması,davacının babasının ... olduğunun tespiti...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Galleye Müstehak Vakıf Evladı Olduğunun Tespiti Gerciğinlizade ... Vakfı ile İlgili olarak taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Davacı, dava dilekçesinde, ...'te kurulu ......
E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, annenin kim olduğunun tespiti ile nüfus kütüklerinde biyolojik annenin bekarlık hanesine kaydedilme konusunda karar verilmesi talebidir. İlk derece mahkemesince davanın soy bağının kurulması davası olduğu ve aile mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, davacı tarafından görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğu gerekçesiyle istinaf yoluna başvurulmuştur. Somut olayda, davacı nüfus kaydında annesi olarak gözüken T4' ın gerçek annesi olmadığını, kendisini doğuran kadının Nurdan Sürekci olduğunu beyanla Nurdan Sürekci' nin annesi olduğunun tespiti ile evlenmeden önce kayıtlı olduğu haneye kaydedilmesine karar verilmesini talep etmiş, davalılar Ahmet ve T4 davacının annesinin Nurdan Sürekci olduğunu, kendi çocukları gibi nüfusa kaydettirdiklerini beyan etmiştir....
Somut olayda, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden mirasçı davacılardan ...’ın murise ait borç için 11.08.2003 tarihinde yapılandırma taahhüdünde bulunmuş ardından 12.08.2003 tarihinde ise 500TL ödeme yaparak terekeyi benimsemiştir. Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesi gereğince, mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçı, mirası reddedemez. Ancak davacı mirasçı ... dışındaki davacıların terekeyi benimsediğine ilişkin dosya içerisinde bilgi ve belgeye de rastlanmamıştır. O halde, mahkemece terekeyi benimsediği kabul edilerek sadece davacı ... hakkında davanın reddine karar verilmesi gerekirken, tüm davacılar hakkında davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....