Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Söz konusu değişiklikle, ana ve babaya gelir bağlanabilmesi için birinci olarak hak sahibi eş ve çocuklara bağlanan gelirlerden artan hisse bulunması, ikinci olarak ana ve babanın her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirlerden asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklardan hak kazanılan gelir ve aylıklar dışında gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması koşulu ile toplam % 25 oranında gelir bağlanacağı kabul edilmiştir. Ayrıca ana ve babanın 65 yaşın üstünde olması halinde ise hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunmasa bile ana ve babanın her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirlerden asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklardan hak kazanılan gelir ve aylıklar dışında gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması koşulu ile toplam % 25 oranında gelir bağlanacağı benimsenmiştir....

    'nın anne ve babasının boşandığı ancak velayet düzenlemesi yapılmasının unutulduğu anne ve babanın hayatta bulunduğu anlaşılmaktadır. Anne ve babanın hayatta olması halinde aslolan ergin olmayan çocukların velayet altında bulunmaları olduğundan öncelikle anne ya da babaya velayetin tevdi edilip edilmeyeceğinin tespiti gerekir. Velayetin tevdii konusunda görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Aile Mahkemesinin anne ve babaya velayetin tevdiini uygun görmemesi halinde ancak, çocuklara vasi tayini için vesayet makamına ihbar gerekecektir. Öncelikle sorun velayetin anne ve babaya tevdi edilip edilmeyeceği olduğundan Aile Mahkemesi görevlidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Keşan 1.Asliye Hukuk ( Aile M.S.) Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 11.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      D)İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin doğum yaptığı sırada bebeğin babası Ufuk Karabiber ile imam nikahlı olduğunu, o tarihte müvekkilin isminin Nazmiye Dur olduğunu, babanın doğum gerçekleştiği sırada şehir dışında askerde olduğunu, davacının doğum için acil olarak hastaneye gittiğinde yanında yaşlı kayın validesi Necmiye Karabiber'in eşlik ettiğini, babanın o sırada yanlarında bulunmadığını, hastane görevlilerinin kimlik ibrazı istemeden beyana dayalı olarak kayıt tutması sonucu müvekkilin kimlik bilgileri hastane kayıtlarına T1 olarak geçtiğini, müvekkilin doğum yaptığı tarihte aynı zamanda Yunan vatandaşlığı da bulunduğunu ve çifte vatandaş olduğunu, gerekçeli kararda açıkça raporda davacının evlilik akdi dışında oğlu Kerem'i dünyaya getirdiği ve bu sırada kızlık soyadı olan Dur olduğunun sabit olduğunu ve doğum raporunda da bu hususun doğru olduğu kesin ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde ifade edilmemiş olmasının hukuka aykırı...

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; "Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermek için yeterli olmadığı belirtilerek, çekişmeli taşınmazın kadastro tespiti sırasında hangi tarihte ve neden tespit harici bırakıldığı, kadastro tespit günü itibariyle belirlenen niteliğinin ne olduğu, imar ihyaya muhtaç bir yer olup olmadığı, çekişmeli taşınmazın ilk kez hangi tarihte imar planı sınırları içine alındığı hususlarının ilgili kurumlardan sorulup kesin olarak saptanması, komşu 8753, 8754 parsel ve 29548 ada 1 parsel sayılı taşınmazlara ait onaylı kadastro tutanak örnekleri ve dayanakları ile kesinleşmişse tapu kayıtlarının getirtilmesi ve çekişmeli taşınmazın ihdasen Hazine adına tescil edildiği 2006 yılından tescil harici bırakıldığı...

        yeni bir evlilik yaptığı, evlat edinmek istenen küçüğün T1'yi öz babası olarak tanıdığı ve gerçek babasının davalı olduğunu bilmediği hususunu gerek ilk gerekse ek sosyal inceleme raporunda belirtildiği ve gerçek durumun bir uzman aracılığı ile çocuğa anlatılması gereğinin vurgulandığı görülmüş olup baba tarafından uzman ile görüşme sırasında babanın çocuk ile görüşmek için gayret gösterdiği halde anne tarafından engellenmesi durumunun söz konusu olduğunun ifade edilip buna ilişkin bilgi ve belgelerin dosya kapsamına alındığı, bu şartlar altında gerçek babanın evlat edinmeye rıza göstermemesi hususu da dikkate alındığında evlatlık ilişkisi kurulması halinde çocuğun gerçek babası ile ilişkisinin daha içinden çıkılmaz bir hal alacağı, ileride bununla ilgili sosyal ve psikolojik sorunlar doğabileceği çocuğun gerçek babasını bilmesi ve onunla kişisel ilişki kurmasının çocuğun yüksek menfaatine olacağı kanaati ile babanın rızasının aranmaması talebinin yerinde olmadığı ve bu bağlamda babanın...

        yeni bir evlilik yaptığı, evlat edinmek istenen küçüğün T1'yi öz babası olarak tanıdığı ve gerçek babasının davalı olduğunu bilmediği hususunu gerek ilk gerekse ek sosyal inceleme raporunda belirtildiği ve gerçek durumun bir uzman aracılığı ile çocuğa anlatılması gereğinin vurgulandığı görülmüş olup baba tarafından uzman ile görüşme sırasında babanın çocuk ile görüşmek için gayret gösterdiği halde anne tarafından engellenmesi durumunun söz konusu olduğunun ifade edilip buna ilişkin bilgi ve belgelerin dosya kapsamına alındığı, bu şartlar altında gerçek babanın evlat edinmeye rıza göstermemesi hususu da dikkate alındığında evlatlık ilişkisi kurulması halinde çocuğun gerçek babası ile ilişkisinin daha içinden çıkılmaz bir hal alacağı, ileride bununla ilgili sosyal ve psikolojik sorunlar doğabileceği çocuğun gerçek babasını bilmesi ve onunla kişisel ilişki kurmasının çocuğun yüksek menfaatine olacağı kanaati ile babanın rızasının aranmaması talebinin yerinde olmadığı ve bu bağlamda babanın...

        Yine, aynı Kanun’un 21. maddesine göre, velayet altında bulunan çocuğun yerleşim yeri, ana ve babasının; ana ve babanın ortak yerleşim yeri yoksa, çocuğun kendisine bırakıldığı ana veya babanın yerleşim yeridir. Diğer hallerde çocuğun oturma yeri, onun yerleşim yeri sayılır. Nafaka davalarında kesin yetki kuralı bulunmayıp, 6100 sayılı HMK'nın 6. maddesi gereğince genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Dosya kapsamından, küçüklerin velayeti kendisine bırakılan davalı babanın ikametgah adresinin "Merkez/Sivas" olduğu ve usulüne uygun yetki itirazında bulunduğu anlaşıldığından, uyuşmazlığın Sivas 2. Aile Mahkemesi'nde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri ile 5235 sayılı Kanun'un 36/3. maddesi gereğince Sivas 2. Aile Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 25/04/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          nun 369. maddesinde, küçük ve kısıtlıların haksız davranışları ile başkalarına verdikleri zarardan ev başkanının kusursuz sorumlu olduğunun düzenlendiği, incelenen dosyada davalı babanın ailesi ile birlikte yaşadığı ev başkanlığını davalı babanın yürüttüğü, davalı anne ...'nin ev başkanlığı sıfatı bulunmadığı, küçük ...'un haksız eylemi nedeniyle, babanın ise çocuğun yetiştirilmesi konusunda görevlerini yerine getirmemesi dolayısıyla tazminatla sorumlu oldukları gerekçe gösterilerek, davalı ...'e yönelik açılan davanın reddine, davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 20.000 TL, davacılar baba ... ve anne ... için 5000'er TL, davacı kardeş ... ve ... için 2000'er TL manevi tazminatın davalılar ... ve ...'ten müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Hükmü davacılar vekili, davalılar Zöhre ve ... vekili, davalı ...(vasisi) temyiz etmektedirler....

            Türk Medeni Kanunu'nun 21. maddesine göre velayet altında bulunan çocuğun yerleşim yeri ana ve babanın ortak yerleşim yeridir. Aynı Yasanın 336/3 maddesine göre "Velâyet, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir." hükmü yer almaktadır. Çocuk Mallarının korunmasına ilişkin davada, eşlerden birinin vefatı sonucu, velayeti kullanan diğer eşin yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olacağı kabul edilmelidir ancak, somut olayda mallarının korunması istenen çocuğun beyan üzerine tescil edildiği ve baba tarafından tanınmadığı anlaşılmaktadır. Babanın beyanı yahut mahkeme kararı ile babalık hususu belirlenmeden velayetin babaya verilmesi söz konusu olmayacağından, çocuğun velayetinin askıda olduğunun kabulü gerekir....

              Dosyadaki yazılara, kanuni gerektirici sebeplere, yapılan soruşturma ve toplanan deliller ile özellikle davacı babanın uzman önündeki açıklamalarına göre; dava tarihinden kısa süre öncesine kadar babanın çocuklarla kişisel ilişkisini düzenli olarak yürüttüğünün sabit olmasına, annenin kişisel ilişkiyi engelleyici tavrının çocukları korumaya yönelik olduğunun, tazyik hapsinin dayanağının da yaz dönemi için geçici olarak Trabzon'a gidilmesinden kaynaklandığının anlaşılmasına, sonrasında cinsel istismar iddiasıyla ilgili KYOK kararı verilmiş, tazyik hapsiyle ilgili şikayetten vazgeçilmiş bulunmasına, keza davacı babanın çocukların anne yanında şiddete maruz kaldıkları yönündeki iddiasını doğrulayan somut bir delil olmamasına, çocukların bu yöndeki açıklamalarının münferit bir olaya ilişkin olduğunun, çocukların güvenliğini tehlikeye sokacak ağırlıkta bir olayın yaşanmadığının anlaşılmasına göre; velayetin kaldırılması koşulları yanında değiştirilmesini gerektirir koşulların da oluşmadığı,...

              UYAP Entegrasyonu