Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Çocuk ile anne arasındaki soybağı doğum ile kendiliğinden kurulacağından, anne yönünden soybağı tesisi amacıyla değil, sadece, çocuğu doğuran kadının kim olduğunun tespiti amacıyla dava açılabilir. Nüfusta kayıtlı anne ve baba adının gerçeği yansıtmadığı ve bu nedenle gerçek anne ve baba adının yazılması istemiyle açılacak ve nüfusa kayıtlı bulunan hanenin de değiştirilmesi sonucunu doğuracak davalarda, esasen iki iddia bulunmaktadır. Bunlardan biri, çocuğun kayden anne olan kadından değil, başka bir anneden doğduğu; ikincisi ise, kayden baba olarak gözüken kişinin genetik baba olmadığı iddiasıdır. Bu davada, kayden anne gözüken kişinin çocuğu doğurmadığı, genetik annenin başka bir kadın olduğunun tespit edilmesi halinde, yukarıda sözü edilen babalık karinesi aksi yönde işleyecek ve “genetik annenin kocası olmayan” kayden babanın, babalık sıfatı kendiliğinden ortadan kalkacaktır....

    Davacı, bakıma muhtaç olup olmadığının ve sürekli iş göremezlik oranının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün bozmaya uyarak davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi. K A R A R 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2- Dava, davacının geçirdiği iş kazası nedeniyle sürekli iş göremezlik oranının tespiti ile bir başkasının sürekli bakımına muhtaç olup olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiştir....

      Davacı, emeklisi babasından dolayı 5434 sayılı Kanun kapsamında kendisine muhtaç aylığı bağlanan davalının muhtaçlığının ortadan kalktığının anlaşılması nedeniyle yersiz almış olduğu aylıkların bedeli olan 18.925,88 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, kendisinin hukuka aykırı herhangi bir eylemi olmadığı ödemenin kurumun kendi hatasından kaynaklandığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, Bulancak İl İdare Kurulununca davalının muhtaç olmadığı dönemlerin bildirildiği, davalıya ödenmekte olan aylıkların, davalının 01/07/2001-31/12/2001 ve 01/05/2002- 30/06/2002 tarihleri arası muhtaç konumunda olmadığından, bu tarihlere ilişkin muhtaçlık aylığı ödemelerinin iadesi gerektiğinden bahisle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....

        olduğunun açıkça yazılı olduğunu, davacı müvekkilinin boşanma esnasında ve sonrasında Ordu ilinde yaşadığından çocukları ile ilgilendiğini, her türlü ihtiyaçlarını karşıladığını, maddi ve manevi olarak yanlarında olduğunu, ancak müvekkilinin akabinde işi gereği İstanbul ilinde doktor olarak çalışmaya başladığını, küçük Zeynep'in tedavisinin halen Kocaeli Darıca Farabi Hastanesinde devam ettiğini, ancak küçüğün halen babası ile Ordu ilinde yaşadığını, küçüğün tedavisinin Ordu ilinde sağlıklı bir şekilde devam etmesinin mümkün olmadığını, müşterek çocuğun hem özel ilgiye ihtiyacının olması hem de yaşı itibariyle anne ilgisine ve şefkatine muhtaç olduğunu beyanla açılan davanın kabulü ile Ordu Aile Mahkemesinin 2017/265 Esas 2017/342 Karar sayılı kararı ile velayeti davalı T4 bırakılan müşterek çocuk Zeynep Hande'nin velayetinin değiştirilerek davacı müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır....

        Ayrıca çocuğun okulunu bitirip, iyi bir işe girmesi, çocuğun olduğu gibi babanın da yararına bulunmaktadır. Buna göre, davalı üniversite mezunu ise de; dava tarihi itibariyle herhangi bir işte çalışmadığı, bitirdiği okul itibariyle ülkemiz şartlarında hemen iş bulma imkânın da olmadığı, işe girebilmek için KPSS sınavına girdiği, okulu bitirdiği tarihten hemen sonra covit-19 tedbirlerinin başlaması nedeni ile kurslara bir süre ara verildiği ve davacı babanın şimdilik yardımına muhtaç olduğu anlaşılmakla; bu durumda davacı babanın eğitimine devam eden, yoksulluğa düşmüş olan çocuğuna yardım etmesi bir zorunluluk olup, mahkemece, nafakanın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesinde ve red gerekçesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; davacının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak, buna ilişkin aşağıdaki hükmün kurulması uygun görülmüştür....

        KARAR 1 - Dosyadaki yazılara, kanuni gerektirici sebepler ile temyiz kapsam ve nedenlerine göre davacılar vekillinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, 2 - Dava, sigortalının iş kazası sonucunda vefatı nedeniyle hak sahibi anne ve babanın maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece Davalı ... Sirketi yönünden davanın reddine, davacı anne ve babanın maddi tazmimat istemlerinin reddine, davacı anne ve babanın her biri lehine 15.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 28.10.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... Turizm Seyahat ve Otobüs İşl. Tic. Ltd. Şti.ile davalı ...'den alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir....

          K. sayılı kararı) Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: "Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.11.2005 gün ve ... E.-... K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre erkek çocuklara 18 yaşın ikmal edilmesine kadar destek olunması gerektiği, ancak desteğin yardım ve bakımına ihtiyacı olduğunun tespiti halinde bu sürenin 18 yaşın üzerine çıkabileceği kabul edilmiştir. Bu hale göre davacı kolluk marifeti ile tespit edildiği üzere üniversite eğitimini bitirmiş, eğitim ve öğretim almış, öğretmen olarak emeği ile çalışan, 18 yaşını ikmal etmiş bir kişidir....

            İDDİA, SAVUNMA VE MAHKEME KARARI : Davacı, dava dilekçesinde özetle; davalı ile Salihli Aile Mahkemesinin 2019/1028 Esas, 2019/1174 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, müşterek çocukları Deniz Baykal ve Derin Ada'nın velayetinin davalı babada kaldığını, ancak çocuklardan Derin Ada'nın anneannesi yanında okula devam ettiğini, esnaf olan davalı babanın çocukla yeteri kadar ilgilenmediğini, davalı babanın yaşlı ve hasta annesi ile eşinden boşanan erkek kardeşiyle birlikte yaşadığını, ortamının çocuk için uygun olmadığını belirterek, Derin Ada'nın velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesine, ayrıca çocuk yararına 1.000,00 TL iştirak nafakası ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. Somut olayda, davacı annenin muhasebede çalıştığı, 1.200 TL aylık aldığı, annesi, iki ablası ve oğlu ile annesinin evinde kaldığı; davalı babanın ayakkabı firmasında çalıştığı, 1.750 TL ücret aldığı, kendisine ait 2007 model Peugeot marka otomobili olduğu, 600 TL kira ödediği; müşterek çocuğun ise 2005 doğumlu olduğu anlaşılmıştır....

              Anılan Kanun'un 328. maddesinde ise ana ve babanın bakım borcunun, çocuğun ergin olmasına kadar devam edeceği, çocuk ergin olduğu hâlde eğitimi devam ediyorsa, ana ve babanın durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlü oldukları düzenlemesine yer verilmiştir. Ana babanın bakım yükümünün doğal sonucu olan iştirak nafakası ise, çocuğun korunmasına yönelik olup, kamu düzenine ilişkindir ve hâkim, talep bulunmasa dahi, kendiliğinden iştirak nafakasına hükmetmelidir. İştirak nafakasının miktarının nasıl belirleneceği ise TMK’nın “Nafaka miktarının takdiri” başlıklı 330. maddesinde; “Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur. Nafaka her ay peşin olarak ödenir....

                UYAP Entegrasyonu