ın nüfus kaydına ilişkin ilk talebi nüfus kayıt düzeltme davası olup asliye hukuk mahkemesi görev alanında kalmaktadır. İkinci talep olan ...’nin çocuk ....'nin gerçek babası olduğunun tespiti talebi ise babalık davası olup aile mahkemesinin görevi kapsamındadır. Buna göre kayıt düzeltme davası yönünden dosyanın tefriki ile şimdiki gibi görevsizlik kararı verilerek asliye hukuk mahkemesine gönderilmesi, baba adının ... olduğunun tespiti açısından ise, somut talebin soybağının tespiti davası niteliğinde olduğu, bu nedenle kayıt düzeltme davasının sonucunun beklenip 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 301. maddesi gereği davanın cumhuriyet savcısı ve hazineye ihbarının sağlanmasından sonra tüm delillerin birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle her iki talep yönünden de asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş olması doğru görülmemiştir....
TMK 285.maddesi babalık karinesini düzenlemiş olup, babalık karinesinin çürütülmesi, soy bağının reddi davası ile mümkündür. Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi, nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davalarının konusudur. Yukarıda belirtildiği üzere soy bağının reddi davası babalık karinesi kapsamında yer alan dolayısıyla babalık karinesinden faydalanan çocukların soy bağının ortadan kaldırılmasını ifade eden bir davadır. Babalık karinesinden faydalanma söz konusu olmaksızın nüfus kütüğüne kaydedilen çocukla koca arasında soy bağının kurulması söz konusu olmadığı için böyle bir durumda çocukla koca arasında soy bağının bulunmadığını tespite yönelik açılacak dava soy bağının reddi davası değil, yanlış kaydın düzeltilmesi davasıdır....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 30/12/2022 NUMARASI : 2022/972 ESAS-2022/927 KARAR DAVA KONUSU : Babalık Davası KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında istinaf talebinde bulunulmakla; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili T1 davalı T3 evlilik dışı birliktelik neticesinde hamile kaldığını, müvekkilinin hamileliği sosyal medyada en çok öne çıkan konular arasına girmiş ve pek çok haber sitesine de konu olduğunu, davalının, davacıyı tehdit etmesi nedeniyle müvekkili, davalıdan şikayetçi de olmuş soruşturma T6 Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddet Suçları Soruşturma Bürosu'nun 2022/106766 sayılı soruşturma dosyasından devam ettiğini, TMK m.303' te 'Madde 303- Babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. ' düzenlemesine istinaden işbu babalık davası doğumdan önce açılmakla kamuoyunda yankı uyandıran bu durum nedeniyle müvekkili...
ın açtığı soybağının reddi davası yönünden; Dava, çocuk adına yasal temsilci sıfatıyla anne tarafından Türk Medeni Kanununun 286. maddesi uyarınca açılan soybağının reddine ilişkin olup somut olayda, davacı anne tarafından çocuğa velayeten açılan davada küçük...'ın gerçek babasının davalı ... olmadığının tespiti ile soybağının reddine karar verilmesinin istendiği ve davanın küçüğe kayyım tayin ettirilmeden karara bağlandığı anlaşıldığından; yasal düzenlemeler dikkate alındığında, her ne kadar soybağının reddi davası anne tarafından açılamayacak ise de eldeki davanın küçük ...'...
Ancak, çocuğun doğduğu tarihte, genetik annenin evli bulunmaması halinde, anne yönünden dava, kayıt düzeltim davası olarak kalmakla birlikte, genetik anne ile evli olmayan genetik baba yönünden babalık karinesi gerçekleşmeyeceğinden, genetik babanın nüfus kaydına işlenmesi talebi “soybağı davası” niteliğini kazanacaktır. Bu takdirde uyuşmazlığın, 4787 sayılı Kanun’un 4. maddesi uyarınca aile mahkemesi tarafından incelenip çözüme kavuşturulması gerekecektir. (Yargıtay HGK 2013/354- 1554, 18....
Anneliğin tespiti davası yönünden ise yapılan yargılama sonunda; Mersin 5. Asliye Hukuk Mahkemesi 2021/155 Esas 2021/246 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne, ...`in ... annesinin ... olduğunun, babasının ... olduğunun tespiti ile nüfus kayıtlarındaki anne adı, ... adı ve anne ... bağlarının bu şekilde düzeltilmesine karar vermiştir. Öncelikle tefrik sonucu asliye hukuk mahkemesinde görülen bu dava sadece analığın tespitine ilişkin olup; Mersin 4. Aile Mahkemesinin 2018/981 Esas sayılı dosyasında babalık ile ilgili hüküm kurulmuş ve kesinleşmişken, mahkemece babalığın tespiti yönünden tekrar karar verilmesi hatalıdır. Karardan sonra mahkemece bu hata fark edilerek birden fazla tavzih kararı ile düzeltilmeye çalışılmış en son 11.10.2021 tarihli ek karar ile verilen babalık hükmü ve kesinleşme şerhi kaldırılmıştır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, olayları açıklamanın taraflara hukuki nitelendirmenin hakime ait olduğu, davacıların, babalarının Yunus Arkan olduğunun tespitine yönelik taleplerinin Yunus Arkan ile soybağı ilişkisi kurulmasına yönelik babalık davası niteliğinde olduğu, babalık davasının babaya, baba ölmüş ise mirasçılarına karşı açılacağı, nüfus müdürlüğünün babalık davasında taraf sıfatının bulunmadığı, nüfus kaydının düzeltilmesi davaları ile ırsi ilişkinin kurulamayacağı, mahkemece davanın mirasçılara yöneltilmesi, taraf teşkilinin sağlanması hususunda ara karar kurulmasına rağmen davacı tarafın davalarının nüfus kaydı düzeltme davası olduğunda ısrarcı olup ara karar gereğini yerine getirmekten...
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; yerel mahkemece, anne tarafından açılan babalık davasının TMK’nın 303/1 maddesinde düzenlenen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 301. maddesi kapsamında anne tarafından çocuk adına velayeten açılan babalığın hükmen tespiti istemine ilişkindir. Dava dilekçesinde açıkça davanın çocuk adına velayeten anne tarafından açıldığı, yargılama devam ederken de TMK m. 426/2 gereği yasal temsilci ile küçüğün menfaatinin çatışması sebebi ile çocuğu temsil etmek üzere kayyım atanarak taraf teşkilinin de sağlandığı gözetildiğinde davanın çocuk adına açıldığının kabulü gerekmektedir. Türk Medeni Kanunu'nun m. 303’e göre, babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Ananın dava hakkı, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer....
TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 321 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 303. maddesinde "Babalık davası çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Ananın dava hakkı doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer" hükmü yer almaktadır. Babalık davasının açılması ile öngörülen süre hak düşürücü süre olup, ana için çocuğun doğum tarihinden itibaren başlar. İncelenen dosyada mevcut olan nüfus kaydından, küçüklerin 11.03.2000, 23.03.2002 doğumlu oldukları, dava tarihine göre bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmıştır. Kayyım tarafından çocuklar adına açılan bir dava da bulunmamaktadır....
Dosyada mevcut karar örneğine göre, davacı tarafından davalılar ... ve ... aleyhine nüfus kayıt tashihi ve babalık davasının açıldığı, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinin 1983/105-526 sayılı davasında görüldüğü, babalık davasının reddine karar verilerek sadece nüfus kaydında davacının babası hanesinde ... olarak görünen baba adının ... olarak düzeltildiği görülmüştür. Araştırmalara rağmen dava dosyasının bulunamadığı, yapılan incelemede de kararın kesinleştiğine dair bir ibarenin tespit edilemediği, mahkemenin yazı işleri müdürlüğünün 21.04.2014 tarihli yazısından anlaşılmaktadır....