Babalık davası ise 08.10.2009 tarihinde açılmıştır. Çocuğun açtığı babalık davasının ergin olduktan sonra en geç bir yıl içinde açılması gerekir. Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir (TMK m. 303). Davacı için bir yıllık süre 16.07.2007 tarihinde dolmuştur. Davacının gecikmeyi haklı kılan sebep olarak gösterdiği davalı ...'ın kendisini oyalaması olayı haklı sebep olarak değerlendirilemez. Bu nedenle ek bir aylık süre de geçmiştir. Açıkladığımız nedenlerle, hak düşürücü sürenin gerçekleşmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmek üzere, hükmün bozulması gerektiğini düşünüyoruz....
Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir.” hükmü yer almaktadır. Somut olayda dava anne tarafından açılmış olup, küçüğe kayyım atanarak yargılama yapılmıştır. Ancak dava Cumhuriyet savcısına ve Hazineye ihbar edilmemiştir. Babalık davasının Cumhuriyet savcısına ve Hazineye ihbarı zorunlu bulunduğu halde (TMK 301/son) Cumhuriyet Başsavcılığı ve Hazineye dava ihbar olunmadan, yargılamaya devamla işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır. Açıklanan nedenle kararın münhasıran bu sebeple bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir....
Ancak; Türk Medeni Kanunu'nun 333. maddesinde “Babalık davası ile birlikte nafaka istenir ve hakim, babalık olasılığını kuvvetli bulursa, hükümden önce çocuğun ihtiyaçları için uygun bir nafakaya karar verebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Dava dilekçesinde çocuk için nafaka istenildiği halde hükümde 300,00 TL nafakaya hükmedilmiş ancak kararın infazına tereddüt oluşturacak şekilde bu nafakanın davacıya verilmesine karar verilmiş olması doğru değil ise de, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 2 numaralı bendinde yer alan “Davacıya ” ibaresinden önce "Çocuk adına " ibaresi yazılmak suretiyle 6100 sayılı HMK.ya 6217 sayılı Kanunla eklenen Geçici 3. madde gözetilerek HUMK.nun 438. maddesi uyarınca hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Evlilik devam ederken doğan çocuğun babası kocadır. ( MK. md. 285/1 ) Koca ve çocuk soybağının reddine karar verilmesini isteyebilir. ( MK. md. 286 ) Kocanın davayı doğumu ve baba olmadığını öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve herhalde doğumdan başlayarak 5 yıl, çocukta ergin olduğu tarihten başlayarak bir yıl içerisinde açması gerekmektir.Bu süreler hakdüşürücü niteliktedir. ( MK. md. 289 ) Babalık davasını ise ana ve çocuk açabilir. ( MK. md. 301 ) Soybağının reddi ve hakkında babalık hükmü verilmesini isteyen ...15.10.1975 doğumludur. ...ile...’nın hanesine kayıtlıdır...tarafından soybağının reddine yönelik davası bulunmamaktadır. Davacı ... soybağının reddini isteyemez. Soybağı reddedilmediği sürece de babalığa karar verilemez....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Babalık, Nafaka ve Manevi Tazminat Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm davacı tarafından nafaka ve manevi tazminat davası, davalılar tarafından vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacının nafaka davasına ve davalılarında nafaka davasındaki vekalet ücretine yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-4721 sayılı Türk Medeni Kanununda babalık davalarından manevi tazminata ilişkin bir düzenleme yer almamıştır.Davacı kayyım Borçlar Kanununun 49. maddesi uyarınca 30.000 TL. manevi tazminat talep etmiştir. Bu talep Aile Mahkemelerinin görevine girmez. Genel mahkemelerin görevi dahilindedir....
Taraflar arasındaki babalık davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın kabulüne karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü: Babalık davası, Kanun gereği Cumhuriyet Savcısı ve Hazine'ye ihbar edilir. Hazine, müdahale dilekçesi vererek davalı yanında davaya feri müdahil olarak davaya katılmayı talep edebilir. Davaya katılma talebi Mahkemece kabul edilen feri müdahil, lehine katıldığı taraf ile hükmü birlikte temyiz edebilir. İş bu davada ihbar olunan Hazine, davaya katılma talebinde bulunmadığından Hazine'nin müdahilliği konusunda da karar verilmemiştir....
Somut olayda davacı, babalık davasıyla birlikte maddi ve manevi tazminat istemiş, mahkemece bunlar değerlendirilerek esastan reddedilmiş, davacı manevi tazminat isteğinin reddi yönünden hükmü temyiz etmiştir. Davacının babalık davasındaki manevi tazminat isteği, Borçlar Kanununun 49. maddesinde yer alan genel hükme dayanmakta olup, Aile Mahkemesinin görevine girmemekte, talep edilen manevi tazminat miktarına (125.000 TL.) göre asliye hukuk mahkemesi görev alanı içinde kalmaktadır. Görev kamu düzenine ilişkin olduğundan yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözönüne alınması zorunludur. O halde davacının manevi tazminat isteminin babalık davasından tefrik edilip, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken bu isteğin esastan incelenerek reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Dava dilekçesinde tanımanın iptali, ıslah dilekçesinde ise babalık davasında yargılamanın yenilenmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....
ın nüfus kayıtlarından silinmesi için nüfus kayıt düzeltme davası açmış olup bu dava halen derdest olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Dava; Türk Medeni Kanununun 301. ve devamı maddeleri gereğince babalığın tespitine ilişkindir. Aynı yasanın 303/.... maddesi uyarınca çocuk ile bir başka erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, hak düşürücü süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar. Dolayısıyla ...'ın kayden babası görünen davalı ... ile olan soybağı ilişkisi ortadan kalkmadıkça, diğer bir deyişle ... .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/371 Esas sayılı ...'ın anne ve baba adının düzeltilmesi davası sonuçlanmadıkça (gerçeğe aykırı beyana dayalı nüfus kaydı düzeltilmedikçe) temyize konu babalık davası sonuçlandırılamaz. Babalık davasında, yukarıda belirtilen nüfus kayıt düzeltme davası bekletici mesele yapılmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir. Açıklanan bu yönler gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....
nin çocuğu olarak kaydedildiği, bu kaydın doğruyu yansıtmadığı ileri sürülerek gerçek annesinin ..., gerçek babasının da 1918 doğumlu ... olduğunun tespit edilerek nüfus kayıtlarının buna göre düzeltilmesi istenilmiş; mahkemece dava, nüfus kayıt düzeltme davası olarak nitelendirilip davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı ... idaresi tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuş olup, temyiz incelemesi yapan Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 26.10.2017 tarih ve 2017/6025 Esas-2017/13932 Karar sayılı ilamıyla, anne yönünden nüfus kaydının düzeltilmesi davası ile babalık davası yönünden dosyanın tefrik edilmesi gerektiği, anne yönünden nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise anne olduğu iddia edilen kişi ile davacı arasında DNA testi yaptırılıp sonucu uyarınca karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir....