Dava; babalık (babalığın tespiti) istemine ilişkindir. Dava, çocuk tarafından açılan babalık davası niteliğindedir. Dairemizin 2021/159 Esas 2021/160 Karar 24/02/2021 tarihli kararı sonrası ilk derece mahkemesince, Türk Medeni Kanunu'nun 301/3. maddesi gereğince davanın Hazine ve Cumhuriyet savcısına ihbar edildiği anlaşılmıştır. Yapılan yargılama sonucunda mahkemece verilen karara karşı, davalı tarafça istinaf yoluna başvurulmuştur. Davalı taraf dava dilekçesinin ve 7. celse olan 29/29/2020 tarihli duruşma gününün kendisine tebliğ edildiğini diğer duruşma günlerinden haberdar edilmediğini istinaf sebebi yapmış ise de; 7 numaralı celsede davalı vekil ile temsil edilmeye başlanmış olup, sonraki celse olan son duruşma gününün davalı vekilinin katıldığı duruşmada belirlendiği görülmüştür. Türk Medeni Kanunu'nun 303. maddesine göre, babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Ananın dava hakkı, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer....
Türk Medeni Kanununun 304. maddesine göre; ana, babalık davası ile birlikte veya ayrı olarak baba veya mirasçılarından doğum giderlerini, doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderlerini, gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderleri isteyebileceği, yine aynı Yasanın 333.maddesinde de babalık davası ile birlikte nafaka istenir ve hakim, babalık olasılığını kuvvetli bulursa, hükümden önce çocuğun ihtiyaçları için uygun bir nafakaya karar verebileceği düzenlenmiştir. Dosyada bulunan bilgi ve belgelerden, mahkemece tayin edilen bilirkişi tarafından Türk Medeni Kanunu'nun 304. maddesi kapsamında davacının talep edebileceği tazminat miktarının 7.279,41 TL olduğu tespit edilmiş ve DNA incelemesi bakımından 1.800 TL harcamanın davacı tarafından ödendiği anlaşılmıştır....
Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir.” hükmü yer almaktadır. Somut olayda, dava, çocuk tarafından açılmış olup, babalık davasının Cumhuriyet savcısına ve Hazineye ihbarı zorunlu bulunduğu halde (TMK 301/son) Cumhuriyet Başsavcılığı ve Hazineye dava ihbar olunmadan, yargılamaya devamla işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, kararın bu sebeple de bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir. 3. Ayrıca, davalı ...'ın Uyap’ta bulunan nüfus kaydından 29.11.2020 tarihinde hüküm henüz kesinleşmeden vefat ettiği anlaşılmaktadır. Davalı vekili ile davalı arasındaki vekâlet ilişkisi ölümle birlikte kendiliğinden sona ermiştir. Bu nedenle davalının mirasçılarının davaya dahil edilerek karar verilmesi gerektiğinden kararın bu yönüyle de bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir....
Mahkemece öncelikle çocuğun velayeti konusunda düzenleme yapması gerekirken, bu yönün gözetilmemesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. 2-Davacı-davalı kadın babalık davası ile birlikte müşterek çocuk için tedbir ve iştirak nafakası talebinde bulunmuştur. Tedbir ve iştirak nafaksı talebi yıllık nafaka miktarı üzerinden nisbi harca tabidir. Başvuru harcı bu talebide kapsar. Mahkemce davacı-davalı kadına bu talebi ile ilgili harcı tamamlaması için süre verilmesi (Harçlar Kanunu 30 ve 32. m.) ve sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. 3-Davacı-davalı kadın tarafından açılan babalık davası reddedildiğine göre, bu dava yönünden davalı-davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücreti takdiri gerekirken, bu yönün gözetilmemesi de doğru değildir....
Davaya konu çocuğun, kayden babası olarak görülen kişi yönünden nesebinin reddine karar verilmeden gerçek baba olduğu iddia edilen kişinin babalığına hükmedilemeyeceği, bu nedenle davacıya, çocuğun kayden babası olarak görülen kişi yönünden nesebin reddi davası açması için süre ve imkan tanınması ve açılacak davasının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden işbu davaya devam edilerek davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Dosya içerisinde bulunan davalılar Yusuf, Yakup, Ebubekir, Necmettin ve Mehmet'in vekaletnamelerinde babalık davasını takip etmek için vekaletname genel vekaletname olup, babalık davası ile ilgili özel yetkiyi içermemektedir. Babalık davasında açılan davayı takip etmek kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanımı niteliğindedir. Bu bakımdan vekaletname de bu hususta özel yetkiyi gerektirir (HMK m.74). Dosya içerisindeki davalıların vekillerine verdiği vekaletnamede vekillere bu yönde verilmiş özel bir yetki bulunmamaktadır....
Bu davada, kayden anne gözüken kişinin çocuğu doğurmadığı, genetik annenin başka bir kadın olduğunun tespit edilmesi halinde, yukarıda sözü edilen babalık karinesi aksi yönde işleyecek ve “Genetik annenin kocası olmayan” kayden babanın babalık sıfatı, aksine bir iddia bulunmadığı takdirde, ortadan kalkacaktır. Mahkemece belirlenen genetik annenin, çocuğun doğduğu tarihte evli bulunduğunun anlaşılması halinde, TMK'nın 285. maddesinde yazılı babalık karinesi nedeniyle genetik annenin kocası olan erkek, baba sıfatını kazanacaktır. Bu durumda, soybağı ihtilafı ortaya çıkmayacağından, açıklanan muhtevadaki davalar, “Gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” davasından ibaret kalacak ve görevli mahkeme, 5490 sayılı Kanunun 36/1-a maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesi olacaktır....
Bu davada, kayden anne gözüken kişinin çocuğu doğurmadığı, genetik annenin başka bir kadın olduğunun tespit edilmesi halinde, yukarıda sözü edilen babalık karinesi aksi yönde işleyecek ve “Genetik annenin kocası olmayan” kayden babanın babalık sıfatı, aksine bir iddia bulunmadığı takdirde, ortadan kalkacaktır. Mahkemece belirlenen genetik annenin, çocuğun doğduğu tarihte evli bulunduğunun anlaşılması halinde, TMK'nın 285. maddesinde yazılı babalık karinesi nedeniyle genetik annenin kocası olan erkek, baba sıfatını kazanacaktır. Bu durumda, soybağı ihtilafı ortaya çıkmayacağından, açıklanan muhtevadaki davalar, “Gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” davasından ibaret kalacak ve görevli mahkeme, 5490 sayılı Kanunun 36/1-a maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesi olacaktır....
TMK'nın 329. maddesine göre; küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir. TMK'nın 337. maddesine göre; ana ve baba evli değilse velayet anaya aittir. TMK'nın 330.maddesindeki düzenleme, nafaka miktarının çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçlerine göre belirlenir şeklindedir. TMK'nın 331.maddesi uyarınca da; durumun değişmesi halinde hâkim,nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırabilir. TMK'nın 304.maddesinde; ana, babalık davası ile birlikte veya ayrı olarak baba veya mirasçılarından doğum giderlerini, doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderlerini, gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderlerini isteyebileceği, çocuk ölü doğmuş olsa bile hâkimin, bu giderlerin karşılanmasına karar verebileceği, üçüncü kişiler veya sosyal güvenlik kuruluşlarınca anaya yapılan ödemelerin, hakkaniyet ölçüsünde tazminattan indirileceği düzenlenmiştir....
Babalık davası, Cumhuriyet Savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir.'' hükmü yer almaktadır. Babalık davasına dair hak düşürücü süreler ise Kanunun 303. Maddesinde düzenlenmiş olup, babalık davasının, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabileceği, çocuğun açacağı babalık davası yönünden maddenin ikinci fıkrasında öngörülen hak düşürücü sürenin Anayasa Mahkemesi’nin 27/10/2011 tarihli ve 2010/71 Esas, 2011/143 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği, annenin açacağı babalık davası yönünden ise doğumdan başlayarak bir yıl içerisinde açılması gerektiği, çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık sürenin bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlayacağı, bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde de dava açılabileceği düzenlenmiştir....
Bu sebeple, mahkeme kararı ile dahili davalıların temyiz dilekçesinin Cumhuriyet savcılığına "görüldü" için gönderilmesi, Cumhuriyet savcısının karar ve temyiz dilekçesi üzerine "görüldü" açıklamasını verdikten sonra adı, soyadı ve sicil numarasını yazıp, görüldüğü tarihi yazması ve onun yönünden de temyiz süresinin beklenmesinden, 2- Dava, TMK'nun 301. maddesi kapsamında babalığın tespiti davası olup, davacı tarafından davayı açıp takip eden Av. ...'a verilen vekaletname genel nitelikte olup, babalık davası için özel yetki içermediği anlaşılmıştır. Babalık davası, şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanımı niteliğindedir. Davanın vekil eliyle açıldığı hallerde, vekile bu konuda özel yetki verilmiş olması gerektiğinden (HMK.m.74), davacı adına babalığın tespiti başvurusunda bulunan Av. ...'...