Öte yandan; başkasının taşınmazına temelli ve kalıcı nitelikte yapı yapılması durumunda, Türk Medeni Kanunu'nun 684. ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapılar üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline geleceğinden ana taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Bu konumdaki taşınmaz maliki ile muhdesatı yapan kişi arasındaki ilişki Türk Medeni Kanunun 722, 723 ve 724. maddelerinde düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 722. maddesinde; taşınmaz malikinin rızası olmaksızın yapılmış ve yıkımı aşırı zarar doğurmayan yapının yıkımını isteme hakkı tanınmış, yıkım masrafının yapı malikine ait olacağı hükme bağlanmış, Türk Medeni Kanunu'nun 723/son maddesinde ise “....yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyiniyetli değilse, hakimin hükmedeceği miktar bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir” hükmüne yer verilmiştir. Bir başka ifadeyle; başkasının taşınmazına yapı yapan, ağaç diken malzeme sahibinin iyiniyetini ispat etmesi gerekir....
Bir kamu kurumu tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında devlet malı olmayan yerlerden toprak veya kum alınması yahut böyle yerlere toprak, kum veya moloz yığılması neticesinde doğan zararların ödetilmesi istekleri, başkasının malına kamu kurumunun dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan veya projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı nedeniyle, haksız eylemden doğan tazminat davası sayılır. Aynı kural ağaç kesilmesi durumunda da söz konusudur. Bundan başka yapılan işlerin plan ve projelere aykırı yapılması da idari karara aykırı bir hareketin varlığı nedeni ile yine idari kararın uygulanmasından doğan bir zarar sayılamaz ve bu bakımdan dava haksız eylemden doğan ve adli yargı yerinde bakılması gereken bir tazminat davası olarak kabul edilir....
Yapılan bilirkişi incelemesi sonucu, davalı tarafından yol üzerine bina yapıldığı saptanmıştır. Binanın şehir içi yolları kamunun kullanımına açık tutma yükümlüğü olan belediye tarafından yapıldığı da sabittir. Yolun niteliği değiştirilmeden, dayanağı ne gibi bir işlem olursa olsun başka amaçla kullanılması olanağı yoktur. Davacılar da bu yoldan yararlanan kişiler olarak subjektif haklarının ihlali nedeniyle, yola elatmanın önlenmesini isteme hakkına sahiptirler. Hal böyle olunca davanın kabulü gerekirken, yazılı değişik gerekçelerle uyuşmazlığın idari yargıda çözülmesi gerektiğinden söz edilerek davanın reddi doğru değildir, karar bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 22.9.2006 gününde oybirliği ile karar verildi....
Getirilen bu özel hüküm ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı (bina) ile ilgilidir. Gerçekten; yapı (bina) denilince arzdan zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ayrılmasına olanak bulunmayan parçayı anlamak gerekir. Duvar ise, 3194 sayılı İmar Yasasının 18/9. maddesinde sözü edilen yapı (bina) niteliğinde değildir. Böyle olunca, davacının kal'ini istediği duvar için bir bedel ödemesi gerekmez. Somut olayda; davacı davalının duvarının taşınmaz mülkiyet kapsamı kaldığını ileri sürdüğüne ve bu taşkınlığın da imar uygulamasından kaynaklandığı bilirkişi raporu ile sabit olduğuna duvar 3194 sayılı İmar Yasasının 18/9. maddesinde sözü edilen yapı niteliği taşımadığına göre duvarla ilgili davanın, davacı tarafın bir bedel ödemesi gerekmeden kabulü gerekir....
Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/110 esas sayılı dosyasında başkasının taşınmazına tecavüz ve hırsızlık suçlarından yargılandığı, ayrıca Osmaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/106 esas sayılı dosyası ile müvekkiline karşı tapu iptali ve tescil davası açtığı, davalının müvekkili ile uğraştığı, arkası arkasına haksız kötü niyetli davalar açtığından bahisle; davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ, YIKIM Taraflar arasında görülen davada; Davacı, 126 ada 37 parsel sayılı taşınmazın kayıt maliki olduğunu, komşu parsel maliki davalılara ait binanın eklentilerinin taşınmazına taştığını, ayrıca davalıların taşınmazın bir kısmını bahçe olarak kullandıklarını, taşınmaza odun koyduklarını, yine davalılara ait mandıranın pis suyunu taşınmazına akıttıklarını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur. Davalılar, murisleri tarafından 35 yıl önce yapılan soğuk hava deposunun 1 m²'lik kısmının davacının taşınmazına taştığını, ancak gerekli çalışmanın yapılarak deponun sınırları içine çekildiğini, işlettikleri mandıranın kanalizasyon şebekesine bağlı olduğunu, davacıya ait taşınmaza odun koyulduğu ve bahçe olarak kullanıldığı yönündeki beyanların doğru olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır....
Her üç suç için yapı ve bina kavramları kullanılmıştır. TCK 184/1. maddesine de düzenlenen suçun konusu yapı ruhsatı alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapmak veya yaptırmaktır. Bu nedenle suçun maddi konusunun bina niteliğinde olup olmadığı öncelikle tespit edilmelidir. Bina ve yapı kavramları TCK 184. maddesi tanımlanmamış 3194 sayılı İmar Yasasının 5. maddesindeki tanımlar esas alınmaktadır. İmar Yasasının 5. maddesine göre Bina, "kendi başına kullanılabilen üstü örtülü ve insanların içine girebilecekleri ve insanların oturma, çalışma, eğlenme ve dinlenmelerine veya ibadet etmelerine yarayan, hayvanların veya eşyaların korunmasına yarayan yapılar olarak tanımlanmıştır. Yapı kavramı 5. maddede Yapı “karada ve suda, daimi veya muvakkat, resmi veya hususi yeraltı ve yerüstü inşaatı ile bunların ilave değişiklik ve tamirlerini içine alan sabit ve müteharrik tesislerdir” şeklinde tanımlanmıştır....
Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiası ileri sürülebilir. Malzeme sahibinin Türk Medeni Kanununun 724. ve 729. maddelerine dayanılarak tescil talebinde bulunabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki, davalılar tarafından yol yapımı çalışmaları sırasında bitişikteki taşınmazda meydana gelen toprak çökmesi ve heyelan nedeniyle binada ve zeminde meydana gelen zararın tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın; ... yönünden mahkemenin görevsizliğinden reddine, diğer davalılar yönünden kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi ..., Tekfen, ... İnşaat A.Ş vekilleri yönünden verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Dava, davalılar tarafından yol yapımı çalışmaları sırasında bitişikteki taşınmazda meydana gelen toprak çökmesi ve heyelan nedeniyle binada ve zeminde meydana gelen zararın tahsili istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Mala zarar verme, bina içende muhafaza altına alınmış eşya hakkında hırsızlık Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Sanık hakkında “Kamu Malına Zarar Verme” ve “Bina İçinde Muhafaza Altına Alınmış Eşya Hakkında Hırsızlık” suçlarından açılan kamu davası sonunda verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik yapılan incelemede, Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur.Bu bakımdan,söz konusu suç,seçimlik hareketli bir suçtur.Yıkma,yalnızca taşınmazlar için söz konusudur.Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder.Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır.Bozma,suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır.Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak...