Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiası ileri sürülebilir....
Davadaki istem, davacı taşınmazına elatılma nedeniyle bu elatmanın önlenmesi olduğu gibi ayrıca kadastrol yola da elatmanın önlenmesi ve kal olarak iki ayrı elatma istemini kapsamaktadır. Yapılan keşif sonucunda davacının parseline elatma olmadığı anlaşılmış ise de, davacının parselinin kuzeyinden geçen yol üzerine davalılar tarafından bina yapılmak suretiyle alatmanın varlığı sabit olmuştur. Fen bilirkişisinin 24.05.2007 tarihli krokisinde de bu durum açıkça gösterilmiştir. Yollar umumun kullanımına tahsis edilmiş, herkesin yararlandığı kamu malları olduğundan orada ikamet eden ve yoldan yararlanan herkes buraya yapılan tecavüzün giderilmesi için dava açma hakkına sahiptir. Buna göre, davacının kendi parseli dışında yola yapılan tecavüzün giderilmesi için açmış olduğu davanın görülmesi gerekir....
Somut olayda, tapu kayıtlarından, 1976 yılında tapulama ile tescil edilen 33.000m2 yüzölçümlü tarla niteliğindeki 1318 parsel sayılı taşınmazın tam pay olarak davacı ... adına satış nedeniyle; kat mülkiyeti kurulu 2972 parsel sayılı taşınmazdaki 23 numaralı bağımsız bölümün davalı ... adına kayıtlı olduğu görülmektedir. Taşkın bina, davalının üyesi bulunduğu S.S.Bodrum Karaincir Yapı Kooperatifi tarafından yaptırılarak davalıya tahsis edilmiştir. Bilirkişi kurulunun 06.05.2004 günlü raporunda 2972 parsel sayılı taşınmazda bulunan 23 numaralı bağımsız bölümün 1318 sayılı taşınmaza 16,36metrekare taşkın olduğu saptanmıştır. Kural olarak, çaplı taşınmazlara yapılan taşkınlık hallerinde iyiniyet iddiası kabul edilemez. Davacıya ait 1318 parsel sayılı taşınmaz 1976 yılında çapa bağlanmış olup, davalının üyesi bulunduğu kooperatifin bina yapımı sırasında gerekli özeni göstermeden inşaat yaptığı anlaşılmaktadır....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : TALEP : İhtiyati haciz isteyen davacı vekili tarafından davalılar ..., ..., ... aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açıldığı, davacı vekilinin 31/10/2022 tarihli dilekçesi ile, davacının 30/10/2020 tarihinde İzmir ilinde meydana gelen depremde taşınmazın ağır hasarlanması nedeniyle kaybettiğini, davalılar tarafından inşa edilen yapının yapım hataları taşıyan bir bina olduğunu, binanın deprem bölgesinde yapılacak yapılara ilişkin proje ve uygulama kuralına uymadığını, taşınmazın bulunduğu binanın ağır hasarlı olarak tespit edildiğini, içine sadece 10 dakika giriş izni verildiğini ve bina içindeki eşyalar ve demirbaşlar ile birlikte idarece resen yıkıldığını, yıkılan taşınmazın yıkım tarihindeki piyasa rayiç fiyatlarına göre belirlenecek yapım bedeli, eşya bedeli, hurda - enkaz bedeli ile konuttan yoksun kalma nedeniyle ödenen kira bedeline yönelik olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla şimdilik 48.150,00 TL maddi tazminatın...
Somut olayda yönetmeliğin bu hükmü göz ardı edilmiş 2215 parselle yapılan bina kuzey bitişik 2220 parsele sınır teşkil eder şekilde yapılmıştır. Bu tür yapıların zemin altını teşkil eden temel duvarları inşaatın yapıldığı sırada rutubet ve sızmalardan korunmalı olarak izole edilmeleri gerekir. Duvarın yapımı sırasında herhangi bir izolasyon işleminin yapıldığı ileri sürülmediğine göre, davalı tarafından izolasyon zayiatı yapılmış gibi bu yerde yapılacak iyileştirme işleminde izolasyon masrafının davalıya da yükletilerek hüküm kurulması doğru değildir....
Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde bina sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak bina sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiasıyla ileri sürülebilir. Nitekim, davacı ..., davacı ve davalı ...’e karşı kötü niyet iddiasında bulunmuş ve onun Türk Medeni Kanununun 724.maddesinden kaynaklanan haklarını kötü niyetle bertaraf ettiğini ileri sürmüştür....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Somut olayda; sanık ...'ın, suç tarihinde ... Köyü Çamtepe İnönü Mevkiinde bulunan 1089 parsel sayılı taşınmazına gitmek amacıyla katılan ...'...
Gerçekten, bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Görülüyor ki, davadaki istemin dayanağı Türk Medeni Kanununun 724.maddesidir. Araştırma ve incelemenin bu madde hükmü çerçevesinde yapılıp sonuçlandırılması gerekir. Kuşkusuz, davanın kabulü için 724.maddede sayılan şartların tümünün varolması halinde de dava konusu edilen taşınmaz bölümünün ifrazının imar mevzuatı dahilinde olanaklı bulunması gerekecektir. Mahkemece davalı belediyeden ifrazın mümkün olup olmadığı sorulmuş, belediyece imarın ifraz suretiyle yapıldığı, yeniden ifraz olanağı bulunmadığı bildirilmiştir. Ne var ki, keşif sonucu düzenlenen krokide davacının yaptığı binanın 233 ada 1, 2 ve 3 sayılı parselleri kapsadığı görülmektedir....
Davalılar davanın reddine savunmuş, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmü davalılar vekili temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine göre davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddi gerekmiştir. 2-Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Daha açığı dava konusu yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için gerekli arazi parçasıdır. Harçlar Kanunu’nun 16.maddesinde taşınmaz aynına yönelik davalarda taşınmazın değeri dikkate alınarak yargılama harcı alınacağı düzenlenmiştir....
Şti. arasındaki uyuşmazlığa gelince; Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Ancak, Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak kişisel hak niteliğinde olup bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Davada ise 05.12.1989 ve 10.12.1989 günlü adi yazılı satım sözleşmelerine dayanılmış inşaatın bu tarihten sonra yapıldığı ileri sürülmüştür. Davalı ise taşınmaza 06.06.2005 tarihinde tapudan satın alarak malik olmuştur. Kısaca davacının şahsi hakkını sonradan malik olan ... Yapı Plastik Ltd. Şti’ne karşı ileri sürme olanağı yoktur. Açıklanan sebeplerle davalı .......