Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bir kamu kurumu tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında devlet malı olmayan yerlerden toprak veya kum alınması yahut böyle yerlere toprak, kum veya moloz yığılması neticesinde doğan zararların ödetilmesi istekleri, başkasının malına kamu kurumunun dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan veya projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı nedeniyle haksız eylemden doğan tazminat davası sayılır. Aynı kural ağaç kesilmesi durumunda da söz konusudur. Bundan başka yapılan işlerin plan ve projelere aykırı yapılması da idari karara aykırı bir hareketin varlığı nedeni ile yine idari kararın uygulanmasından doğan bir zarar sayılamaz ve bu bakımdan dava haksız eylemden doğan ve adli yargı yerinde bakılması gereken bir tazminat davası olarak kabul edilir....

    Bir kamu kurumu tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında devlet malı olmayan yerlerden toprak veya kum alınması yahut böyle yerlere toprak, kum veya moloz yığılması neticesinde doğan zararların ödetilmesi istekleri, başkasının malına kamu kurumunun dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan veya projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı nedeniyle haksız eylemden doğan tazminat davası sayılır. Aynı kural ağaç kesilmesi durumunda da söz konusudur. Bundan başka yapılan işlerin plan ve projelere aykırı yapılması da idari karara aykırı bir hareketin varlığı nedeni ile yine idari kararın uygulanmasından doğan bir zarar sayılamaz ve bu bakımdan dava haksız eylemden doğan ve adli yargı yerinde bakılması gereken bir tazminat davası olarak kabul edilir....

      un haklı ve geçerli bir nedeni olmaksızın taşkın bina yapmak suretiyle müdahalesi saptanarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olduğuna göre; bir kısım davalıların temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 364.50.-TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 07.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Davaya konu olayda Dairemizin yukarıda açıklanan ilkelerine ve toplanan delillere göre davacının tapuda müşterek muris anneleri adına kayıtlı olan terekeye ait taşınmaz üzerinde yapı inşa etmesi nedeniyle iyiniyetli olduğu kanıtlanamamıştır. Sübjektif koşul olan iyiniyetin kanıtlanamaması halinde diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenmesine gerek olmadığından davacının Türk Medeni Kanununun 724. maddesi gereğince açmış bulunduğu tapu iptali ve tescil davasının reddedilmesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanununun 722. maddesinde bir kimsenin başkasının arazisi üzerine yapı inşa etmesinden bahsedilmekte olup Dairemizin yerleşik uygulamasına göre de kat ilavesi suretiyle yapılan inşaatlar nedeniyle temliken tescil talebinde bulunulamaz....

          Mahkemece; bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sırasında alınan 22/05/2018 havale tarihli dava konusu sulama hattının ıslahının mümkün olduğuna ilişkin bilirkişi raporu benimsenerek davacının taşınmazına isabet eden sulama hattının yapım maliyeti yönünden davalılardan...Alarko OHL G-O Ortak Girişimi yönünden istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; diğer davalı ... Genel Müdürlüğü yönünden ise davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden, mahkemece verilen ilk kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 15/01/2013 tarih, 2011/14701 esas ve 2013/7236 karar sayılı ilamı ile; "...davalı ...'ye yöneltilen davanın, hızlı tren yolu yapımı sırasında gerekli güvenlik önlemini almamak ve gerekli denetim yapmamak hukuksal nedenine dayandırıldığı anlaşılmaktadır. Yol yapımı kapsamında hızlı tren yolu yapımı, iyileştirilmesi ve bu kapsamdaki işlerin denetlenmesi ......

            mahkemesi kararında bina bedelinin tahsiline yönelik terditli talebin reddine karar verilmiş iken hükmedilen yargılama gideri ve vekalet ücretleri yönünden yapılan hesaplamanın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece davacının bina değerinin ödenmesi yönündeki talebinin reddi nedeniyle bina değeri üzerinden müvekkili lehine vekalet ücretine hükmetmesi ve yargılama giderlerinin de aynı şekilde kabul ve ret oranına göre belirlenmesi gerekirken buna aykırı olarak hüküm kurulması nedeniyle de kararın kaldırılması gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

            Şayet taraflar arasında üst hakkı tesisini amaçlayan irade birliği yoksa ve eğer bina sahibi başkasının taşınmazına rızaya dayanmadan bir yapı yapmışsa bu “haksız inşaat” olacak ve kayıt maliki Türk Medeni Kanununun 683. maddesinden yararlanarak haksız elatmanın önlenmesini dava edebilecektir. Türk Medeni Kanununun 827. maddesinde üst hakkı tesisinde resmi senet aranacağı hükme bağlandığından, üst hakkının ancak yukarıda açıklanan yöntemle resmi senetle kurulmasının mümkün bulunduğu duraksamasız kabul edilmelidir. Resmi senetten maksat ise, resmi bir memur tarafından hazırlanarak taraflar huzurunda imzalanan ve resmi memurca mühür ve imza ile onaylanan sözleşmedir. Yollar, paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edilen veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi ya da tanık sözleriyle ispat edilebilecek orta malı taşınmazlardandır....

              , karşı tarafın bilgisi dahilinde ve gözü önünde bina yapıldığını, eski binanın yerine yeni bina yapıldığını ve aradan yıllar geçtikten sonra karşı tarafın "benim arsama bina yapılmış diyerek" kötüniyetli olarak meni müdahale davası açtığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir....

              Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde malzeme sahibinin iyiniyetli olması yanında diğer bazı koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. TMK’nın 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiasıyla ileri sürülebilir....

              Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiası ileri sürülebilir....

                UYAP Entegrasyonu