Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosya içeriğinden, davacının dava konusu taşınmaza, taşınmaz çapa bağlandıktan sonra 1990 yılında bina yaptığı anlaşılmıştır. Çaplı taşınmazda iyiniyet iddiası dinlenemez. Bununla birlikte, bir kısım davalının savunmasında da belirttiği gibi davacı murisi adına kayıtlı 1712 parsel sayılı taşınmaz ile davalılara ait 1713 parsel sayılı taşınmazın tapuda karşılıklı olarak devri mümkünken davacının bu yola başvurmadan dava yoluyla tapu iptali ve tescil talep etmesi karşısında da, davacının iyi niyetli olduğundan söz edilemez. Bu durumda mahkemece, somut olayda temliken tescil koşulları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir....

    TARİHİ : 08/07/2021 NUMARASI : 2018/726 ESAS, 2021/219 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Başkasının Taşınmazına Bina Yapımı Nedeniyle) KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK'nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi....

    HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/521 KARAR NO : 2022/920 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : POSOF ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/12/2019 NUMARASI : 2018/121 ESAS - 2019/140 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Taşkın Bina Yapımı Nedeniyle) KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı dava dilekçesinde özetle; Ardahan ili, Posof ilçesi, Merkez Mahallesi 140 ada 160 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalının ise komşu parsel olan 140 ada, 159 nolu parselin sahibi olduğunu, zikredilen taşınmazını yaklaşık 1.5- 2 yıl önce davalının kardeşi olan Salih İnan'dan satın aldığını, bu taşınmazı şahsına ait ev yapmak için aldığını, satın aldığı arsa üzerinde yaklaşık 1.5 yıl önce ev yapmaya başladığını, parselizasyon yapıldıktan sonra inşaatta başlarken sınırları belirleyen kadastro taşını zeminde bulamadıklarını, bu sebeple arsanın sınırlarını davalının kardeşi Salih İnan'ın kendisi metre ile...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 01.11.2013 gününde verilen dilekçe ile ... iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.02.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, dava konusu 227 ada 60 parsel sayılı taşınmazın köy yerleşim-gelişim alanı içinde bulunduğunun tespiti ile ... adına olan ... kaydının iptali ile davacı köy tüzel kişiliği adına tescili, ikinci kademede dava konusu taşınmazın temliken tescil hükümleri doğrultusunda davacı ... adına tescili isteğine ilişkindir. Davacılar vekili, ... İlçesi, ... Köyü'nün bir kısmının meydana gelen heyelan nedeniyle ... yolu üzerinde bulunan ......

      Bu kabul doğrultusunda somut olaya yeniden bakıldığından temliken tescil davasının diğer şartlarına bakmak gerekmektedir. Alınan fen bilirkişisi raporuna göre binanın zorunlu kullanım alanı ile birlikte ifrazının mümkün olmadığı belirtilmiştir. Ayrıca bu davalarda diğer bir şart olan arazi değeri ile bina değeri arasında fahiş fark bulunması şartı da gerçekleşmemiştir. Bu durumda mahkemece temliken tescil davasının reddolunması sonucu itibari ile doğrudur. Ancak mahkemece taşınmazın gerçek değerine hükmolunması gerektiği halde asgari levazım değerine hükmolunması doğru olmamıştır. Birleştirilen dosyada T7 vekilinin elatmanın önlenmesi isteği yönünden ise dava tarihi itibari ile bu şahıs tapu maliki olduğuna göre davalıların taşınmazda oturmaları konusundaki muvafakatını kaldırarak elatmanın önlenmesi istemesi yasal hakkıdır....

      Dava, el atmanın önlenmesi ve kal isteğine ilişkindir. 4721 sayılı TMK'nin 729. maddesine göre, bir kimse başkasının fidanını kendi arazisine ya da kendisinin veya bir üçüncü kişinin fidanını başkasının arazisine dikerse, başkasının malzemesini kullanarak yapılan yapılara veya taşınır yapılara ilişkin hükümler bunlar hakkında da uygulanır. Bilindiği üzere, haksız inşaattan (TMK mad. 724) kaynaklanan temliken tescil isteklerinin müstakil davaya konu olacağı sabit iken taşkın inşaat nedeniyle temliken tescil isteklerinin (TMK mad. 725) savunma yoluyla da ileri sürülebileceği gerek yargısal uygulamada, gerekse öğretide benimsenen kuraldır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26.maddesinin 1.fıkrasında, hakimin; tarafların talep sonuçları ile bağlı olduğu belirtildikten sonra, bu talepten fazlasına veya başkasına karar veremeyeceği hükme bağlanmıştır. Açılan bir davada hakim istenilenden fazlasına veya başka bir şeye hükmedemez....

        Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 67 parsel sayılı taşınmazdaki metruk binayı 14.11.1997 tarihinde dava dışı ablası Bedriye’den satın aldığını, binayı yıkarak yeni bina yapımına başladığını, davalının açtığı tapu iptali ve tescil davası sonucunda taşınmazın davalı adına tesciline karar verildiğini, bu davadan süresinde haberi olmadığından binayı bitirdiğini, iyiniyetle yaptığı bina değerinin zemin değerinden fazla olduğunu ileri sürerek, taşınmazın adına tescilini veya bina bedeli olarak şimdilik 100.000 TL’nin faiziyle davalıdan alınmasını istemiştir. Davalı, hükmen tescil edilen taşınmaza tescil davasının açılmasından sonra bina yapımına başlandığını, davacının kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, tapu iptali ve tescil isteminin reddiyle 180.000 TL tazminatın davalıdan alınmasına karar verilmiştir....

          Somut olayda ise, önceki davada elatmanın önlenmesi istenmiş, bu davada ise temliken tescil talebinde bulunulmuştur. Bu davanın konusu olan temliken tescil istemi önceki davada irdelenmemiştir. O halde önceki dava, eldeki dava için kesin hüküm teşkil etmez. Mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 20.04.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi...

            Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde malzeme sahibinin iyiniyetli olması yanında diğer bazı koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. TMK’nın 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiasıyla ileri sürülebilir....

              Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder. Malzeme sahibinin tescil istemi ile açtığı davada iyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur....

                UYAP Entegrasyonu